Güneşi Beklerken hayatımıza girdiğinde hepimiz Zeynep ve Kerem arasındaki çekimi fark etmiş ve bu enerjiye kapılmış, her hafta onların arasında neler yaşanacak diye merak etmeden duramaz olmuştuk. Hatta dizi içinde pek çok cephe olmasına rağmen ZeyKer cephesinin önlenemez yükselişi karşısında MelKer ve ZeyBar’ın esamesi okunmamıştı. Hele fanlar arasında öyle bir kitle oluşmuştu ki damarlarını kessen Zeyker akacaktı. Zeynep ve Kerem’in aşkı çok ama çok sevilmişti çünkü iki karakter de inatçı, hırçın ama çok sevimliydi.

Zeynep-Kerem aşkının en önemli dinamiği ise yaşlarının getirdiği gençlik ateşiydi. Kerem-Zeynep diyaloglarını, olay örgüsünü başka bir yaş grubunda izleyemezdik yani biz bu ergenlik buhranlarını sevmiştik bu dizide; okul çıkışı kaçamaklarını, hocalardan azar yemelerini, sinirlendiklerinde atarlanmalarını. Ama sonra olaylar karışıp, liseli gençlerin aşkı büyük dramlarla sınanmaya başlandı. Zeynep ve Kerem de bize 18 yaşında olduklarını unutturdular. Onların aşkımızı gizli yaşamalıyız halleri 30’larındaki Behlül-Bihter’i hatırlatmaya başladı. “Siz beraber olamazsınız” diyen aile büyükleri zaman makinası ile Yeşilçam’dan gelmiş gibiydiler. Karakterler de kendi yaşlarını unutmuştular; bu yüzden Kerem’in, Zeynep’e doğum gününde yaptığı evlilik teklifi normalde çok abuk duracakken, biz seyirciler olağan karşılamış, hatta sevinmiştik bile.

Hiçbir zaman karakterinin çizgisini bozmayan Can ise Kerem’e söylediği şu söz ile aslında bu evlilik teklifinin mutlu bir hadise değil de acı bir hadise olduğunu vurguladı: “ Yazık olacak, size çok yazık olacak, daha çok erken”. Ve gerçekten de öyle olmuştu. Evet, bu evlilik teklifi sahnesi çok ama çok keyifliydi; gerek Kerem’in kendi bez bebeklerinden yaptığı gelin arabası gerek ise kendi tarzında önce ayrılacakmış gibi korkutup sonra evlilik teklif etmesi, sonra Zeynep’in Kerem’in kollarına bayılması hepsi o anda içimizi ısıtmıştı. Ama Zeynep’in nikah masasında elinde gelin çiçekleri ile kalakalması ile bu evliliğin, bu yaşta baştan hata olduğunu yüzümüze çarptı.