Sex and the City’e dair şaşırtıcı 40 bilgi

26.     Şu anda tüm dünyada fenomen olan ve İstanbul’da da jet-setin vazgeçilmezi olan Soho House hayatımıza ilk olarak Sex and the City ile girdi. Soyunma kabinden gizlice çaldıkları üyelik kartıyla kulübün çatı katındaki havuzuna giden dörtlü, daha sonra bir garsonun onların gerçek kimliğini anlamasıyla kovulmuşlardı. Yapılan dedikodulara göre o sahne çekimleri sırasında Victoria ve David Beckham çifti de havuzun keyfini çıkarıyormuş.

27.     Dizideki meşhur Carrie’nin post-it ile ayrılma sahnesi bölümden birkaç hafta önce senaryo ekibinden birinin başına gelen bir olay üzerine yazıldı.

28.     İkinci sezonun final bölümünde Mr. Big ile Natasha’nın Plaza Hotel’deki nişanına giden Carrie, Mr.Big’e Barbara Streisand ile Robert Redford’un efsanevi “The Way We Were” filminden bir replik söylemişti. Bu bölümün yayınlamasının ardından film yeniden “En Çok Satılanlar” arasına girmiş.


29.     Sex and the City’nin sosyal medyada en çok paylaşılan sözü: “They say nothing lasts forever... Dreams change, trends come and go, but friendship never go out of style/ Hiçbir şey sonsuz değildir. Hayaller değişir, trendler gelip geçer ancak dostluk her zaman daimdir.”

30.     Mr.Big karakterinin asıl ismi ‘John’ dizinin final bölümünde ilk kez açıklandı. Altı sezon boyunca Carrie arkadaşlarıyla konuşurken hep ondan “Mr.Big” olarak bahsederken, yüz yüzeyken hiçbir hitap şekli kullanmadı. Karakterin isimsiz olmasının nedenini ise kitabın yazarı Bushnell, “New York’ta kendine güvenen o büyük erkeklerin hepsinden özellikler taşıyıp onları sembolize ettiğinden tek bir isimle karakterize etmek istemedik” diyerek açıklıyor.

31.     Dizi tarihinin en ikonik erkek karakterlerinden biri olan Mr.Big’e hayat veren Chris Noth ise çıkış noktalarını verdiği bir röportajda karakteri şu şekilde anlatmış: “Karakterimin başlangıç noktası kusursuz bir playboy erkeğin idealleştirilmesiydi. Çok hoş tavırlı, rahat ve aynı zamanda tarafsız biriydi. Kesinlikle böyle birini canlandırmak istemiyordum. Bu yüzden sürekli Darren ile tartışıyordum. Şov benim etrafımda dönüyordu ve ben o kadar düzgün bir erkek olmaktan hoşlanmıyordum. Kadınların tüm ihtiyacını gideren bir erkek örneği olmak sıkıcı. Aptalca davranmak daha eğlenceli ve doğal. Çünkü öyle bir erkek yok. Böylece benimle oynamaya başladılar. Carrie’nin iskemlesine demode bir yastık koyması ya da o çirkin çantayı hediye etmesi kusursuzluğumu bozdu.”

32.     Carrie’nin evindeki ilaç dolabı dizi daha gündemde yokken Sarah Jessica Parker tarafından bir bit pazarından satın alınmış. Daha sonra ise Parker, oynayacağını karakteri öğrendiğinde bu dolabın Carrie’nin evine uygun olduğunu düşünerek sete getirmiş.

33.     Üçüncü sezonda Carrie’nin politikacı sevgilisini canlandıran Roger Sterling bu dizide göründükten sonra teklifler almaya başladı. Kendisini Mad Men’dan mutlaka hatırlayacaksınız. Eğer Jennifer Aniston’ın eşi Justin Theroux’yu da ilk hangi yapımda gördüğünüzü düşünüyorsanız, bu sorunun da cevabı yine Sex and The City. Üstelik kendisi bir değil, iki kere dizide karşımıza çıktı. İlk bölümde tek bir kadınla idare etmenin imkansızlığını anlatan Jared karakterini, üçüncü sezonda ise ailesini özel hayatına dahil eden Vaughn Wysel adlı bir yazarı canlandırdı.

34.  Escape from New York bölümünde karşımıza çıkan Matthew McCanoughey’nin rolünü ilk önce Alec Baldwine’e, ardından o reddedince George Clonney ile Warren Beatty’e teklif etmişler.

35.  Altıncı sezon Carrie Bradshaw’un Rus sevgilisini canlandıran Mikhail Baryshnikov’un sanat koleksiyonu çok meşhurdur. Ünlü baletin bu koleksiyonu filmde canlandırdığı Aleksandr Petrovsky’nin evinin dekorasyonunda da kullanıldı.

36.  Dizinin beşinci sezonu Sarah Jessica Parker’ın hamileliğinden dolayı sadece sekiz bölümden oluştu. Altıncı sezonda ise Parker’ın oğlu bir sahnede Carrie’nin eski sevgilisi Aidan’ın çocuğu olarak kamera karşısına geçti.


37.  Miranda ile Carrie’nin dizide dertleşmek için sürekli uğradıkları Bleeckee Sokağı’ndaki Magnolia Bakery, Sex and The City’de yer aldıktan sonra şehrin en popüler cupcake dükkanı haline geldi. Aradan 18 yıl geçmesine rağmen hala şehrin ikonik adresleri arasında ilk sırada yer alıyor.

38.  Dörtlünün her buluşmasında içtiği Cosmo her ne kadar hayatımıza Sex and the City ile girmiş gibi görünse de aslında 1930’lı yıllarda kadınların tek tükettiği içkiymiş. Hem içerisinde az votka oluşundan, hem de pembe renginden tarih boyunca hep kadın içkisi olarak anılmış. Sex and the City ile de kendi ayakları üstünde duran özgür kadının sembolü haline geldi.

39.  Sex and the City arkadaşlık ve ilişkiler üzerine kurulu olduğundan dört karakterin ailesinden hiçbir zaman bahsedilmemiş. Altı sezon boyunca sadece aile bireyi olarak Miranda’nın ablasıyla tanıştık.

40.  Bu maddelerin arasından en komiği ise hiç şüphesiz Sarah Jessica Parker’ın Sex and the City öncesi dizide Standford Blatch karakterini canlandıran Willie Garson ile ‘blind date’ çıkmış olması. Daha sonra kendisiyle yeniden sette bir araya geldiklerinde bu herkesin eğlence konusu olmuş.

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER