Bir yandan yüzümüzde
gülümse yaratan, bir yandan da hafifçe kalbimizi sıkıştıran fragmanlarla son
zamanlarda karşı karşıyayız... Yazın yaklaşmasıyla birlikte herkesin kafasında
‘sezon finali mi, yoksa dizi bitiyor mu’ soruları dolandığından herhalde
fragmanların bizde bıraktığı etki hafif bir burukluk oluyor. İtiraf etmek
gerekirse, ben şu anda diziye veda edip etmeyeceğimizi düşünmek yerine
izlediğimin keyfini çıkarmayı tercih ediyorum. (İnancım zaten bitmeyeceğinden
yana, oyun çıkacak diye illa finale gidecek diye bir şart yok. Ben en baştan
beri oyunun bu sezon çıkacağını düşünmüştüm. Daha fazla sakız gibi uzaması
saçma olur) Özellikle de heyecanın ve aşkın bu kadar dorukta olduğu bölümler
sırayla her hafta karşımıza çıkarken.
Nerede kalmıştık?
Beyaz atlı prensimiz balonlarla
doldurulmuş Maserati’siyle kornalara basarak mahalleye gelir ve uyuyan güzeline
“Doğum gününüzün son birkaç saatini benimle geçirir misiniz Defne hanım?” diye
sorar. Uyuyan Güzel ise doğum gününü hatırlamadığını sandığı prensine içine
çekere sarılır ve gecenin karanlığında bu özel günü kutlamak adına kaybolup
giderler.
Kaç günden oluşuyor?
Kıyafet analizlerim yoğun
bir şekilde gün sayısını keşfetmek için devam ederken, bu bölüm sanki davet söz
konusu olduğundan bir gün içerisinde farklı kıyafet giyme durumları söz konusu.
Bu nedenle dedektiflik yaparken hafif zorlandığım doğrudur. Tahmin ettiğim
kadarıyla doğum günü gecesini de sayarsak dört günden oluşuyor. Doğum günüyle
başlayan bölüm, bir iş günüyle devam ediyor ve ardından iki günlük düğün mekanı
maceralarımız başlıyor. Düğünde biterse 4 gün, eğer gösterilmeyen bir günümüz
daha varsa ise beş gün olabilir. Ancak bahsim dört üzerine...
Zaman çizelgesi:
Geçen hafta zaman
çizelgesi konusunda tahminlerimde fena çuvalladım. Bu hafta
1. Geçtiğimiz hafta bölüm
ilk kez uzun bir zamandan sonra Haziran 2016’daki düğünle başlamamıştı.
Açıkçası o sahnelere pek kafa yormak istemediğimden midir nedir çok da fazla
üzülmedim. Bu haftada büyük ihtimalle bir düğün sahnesi görmeyeceğimizi
düşünüyorum. Bölüm kaldığı yerden arabayla doğum gününe giden ya da varan Ömer
ile Defne ile başlayacaktır. Doğum günü akşamına dair her şey Defne kadar bize
de sürpriz oluyor. Pek heyecanlı...
2. Defne ile Ömer’in Şükrü
abiyle arabada işe gittiği ve Ömer ile Sinan’ın da basketbol oynadığı bir gün
var fragmanda. Bunun düğün ile doğum günü arasında bir gün olduğunu düşünüyorum
nedense Defne’nin teknede Ömer’e “o gün” diye doğum gününden bahsettiğinden.
Bir gün önce olsa dün derdi gibi...
3. Bu hafta pek ofis
sahnesi görmeyeceğiz gibi. Özette de belirtildiği gibi bir düğün var. Gelen
tüyolar Alp ile Şebnem’in düğünü olduğuna dair. Zaten yakında evlenecek olan
bir onlar vardı. 3.günde Ömer, Defne’yi evinden alıyor ve sonra herkes hep
birlikte tekneyle düğün mekanına gidiyor. Günü orada geçiriyorlar ve akşam
orada kalıyorlar.
4. Düğünün ertesi günü
düğün mekanında bölüm devam ediyor. Artık ne olacaksa orada olacak bölüm sonu.
Tahminler:
Doğum gününe dair her şey
sürpriz gibi saklanıyor. Özette Ömer’in Defne’nin ayaklarını kestiği yazılıyor.
Fragmanda ve fotoğraflarda ise o akşama dair hiçbir şey yok. Buna ne kadar
seviniyorum anlatamam. O sahnelerin sürpriz olması pek bir hoş olacak. Bakalım
beyaz atlı prensimiz, uyuyan güzeline nasıl bir gece hazırlamış. Hediyesi ne
olmuş. Dans ayakkabısı sohbetinden dolayı herkesin tahmini o yönde. Ancak Ömer,
Defne’nin doğum günü olduğunu biliyordu. O konuşma ise bir önceki gece oldu.
Öncesinde kendisi de bir hediye düşünmüştür. Kutuya bakışından bunun bir
ayakkabı olduğunu anlıyoruz ama Tap Dance ayakkabısı çıkar mı pek bilemedim.
Ancak hediyesini verme şeklini, ne yaptığını ve Defne’nin doğum gününü hangi
güzel sözlerle kutlayacağını cidden merak ediyorum. Belki hayalimdeki o 38.
Sonundaki “ağlarken, gülerken ben varım” sahnesinin farklı cümlelerle bir
yansımasını görebiliriz. Ömer, Defne’nin doğum günü kutlarken her daim artık
birlikte olacağını dile getirir. Defne’nin teknedeki konuşmasından anladığım
ise o gecenin teknede geçtiği. Teknede kalırlar mı bilemedim ama orada
kutlayacaklarına eminim. Öyle bir gece olacak ki hatta o doğum günü gecesi
Defne her tekneye bindiğinde o muhteşem günü hatırlayacak. Yine aşk, hep aşk!
Özette bu cümle sayesinde gözümden kalpler fışkırdıysa, içim ondan pek bir
rahat.
Doğum günü sonrası ise
tahminim bir iş günü göreceğimiz. Defne ile Ömer’in arabada olduğu gün işte o
gün. Defne’nin panik halleri ve arabada şükrü abinin de olması göz önünde
olunca herkes Ömer’in mektubu sorduğuna dair bir panikler yaşamış. Valla Ömer
herhalde o kadar salak aşık değildir diye inanmak istiyorum. Defne’nin Fikret
Gallo hakkındaki düşüncelerini çok açık net biliyor. Fikret’in kendisine aşık
olduğunu ve Defne’nin mektuplarını da karıştırdığını da... Bu konuda onunla
kavga etmişti. Ortada bu kadar kritik konular varken Ömer eğer Defne’nin
yanında o mektubu hatırlayıp sorarsa bildiğiniz kaşınmış olur. Canı Defne ile
arası bozulsun istiyor demektir. Ben o mektup işinin bir daha gündeme pek
geleceğini sanmıyorum. Gelirse de Defne’nin olmadığı bir anda belki Ömer
soracaktır ama gündem o kadar karışık ki, sıra gelmez. Tahminim o sahnede
Defne’nin klasik şapşikliklerinden biri yaptığı. Zaten sahne sonundaki ifadesine bakarsanız da
mahcup olmuş bir hali var. Üstelik yine ön koltukta oturuyor, belki ondandır.

Defne ile Ömer’in aşkı
son gaz devam ederken görünüşe göre Sinan ile Yasemin cephesinde ufak bir
karışıklık var. Sinan’ın evlenme mevzusuna dair aldığı sinyaller, Yasemin’in
nesi çok geç diye alınması falan onları istenmeyen bir pozisyona getirecek
gibi. Zaten ben o aşktan bir şey anlamadım ya, içime pek sinmiyor ya neyse.
Sinan en baştan beri ona aşıktı kabulüm. Defne’ye farklı diye ilgi duydu,
Sude’nin ise yalnız olduğu bir anda yoğun ilgisinden etkilendi. Ancak İso ile
bu kadar şey yaşayan Yasemin’in bir anda böyle aptal aşık kadın rolüne
bürünmesini pek anlayamıyorum. Hele şimdi bir de evlenme heveslisi haline
gelmesine. Kısmet, aşk değiştirir zaten değil mi? Belli ki Yasemin “nesi erken”
düşüncesiyle Sinan’a trip atıyor. Bizimkiler bir basketbol maçı yapıyor. Erkek
muhabbeti gerçekleşiyor.
Bu arada aynı gün onlar
ofisteyken görünüşe göre bir süredir kayıp olan Hulusi bey amcamız da ortaya
çıkıyor. Valla kendisinin kıyıda köşede doğru zamanda ortaya çıkmak adına
beklemede olduğunu biliyordum. Boşuna mahalleye gelmedi ve Defne’den
kendilerini barıştırmalarını istemedi. O konu biraz arka planda kalmıştı. Ancak
Defne’nin bu konuya da el atması şart. Neriman’ın Hulusi Bey’den korkacağı bir
durum söz konusu değil. Adam ne istediyse yaptı. Sonuçta Ömer ile Defne tam da
dedenin istediği gibi evleniyor. Ayrıca dede, Defne’nin ailesinin kim olduğunu
da biliyor. O konuda Neriman yalan söylemişti. Ancak kimse bir tepki
göstermedi. Dede pek sevdi aileyi kabullendi. Bu nedenle Neriman’dan isteyeceği
bir şey zarardan çok faydalı olabilir. İki düşüncem var. Biri Defne’ye
söylediği gibi artık düğün öncesi Ömer ile barışmak istemesi, ikincisi ise bir
türlü başlamayan düğün hazırlıklarını başlatması. Ancak ilki ağırlık basıyor.
Bakalım, o cephede neler yaşayacak.