Kiralık Aşk: Bir lokmada iki mutlu insan

Bu hafta Defne'mi Gallo'ya "yapma ne olur" diye yalvarırcasına görünce tüm şalterlerim attı! Herkesin bir tahammül noktası var. Ben tahammül noktamı o sahnede komple harcadım. Gallo'yu bu dakikadan sonra kardeşmiş, dostmuş, iyi biriymiş değilmiş bile diye artık çözmeye çalışmak istemiyorum. Bu bölüm, kendisine ve buğulu gözlerine kusura bakmayın ama yeterince gıcık oldum. Kapı önlerine dayanmalar, hesap sormalar, Ömer'in Simurg'u verdiği çocuk olduğunu duyunca transa geçmeler beni fazlasıyla yordu. Defne'nin "mavi saçlı kıza aşık olur muydun?" sorusuna "olabilirdim" diye cevap veren dürüst Ömer'i de sevemedim o sahnede. Defne'nin "iyilik perin" diye Gallo'yu kast etmesini de sevemedim. Hayır Defne!!! Öyle "bir" iyilik yaptı, "bir" Simurg verdi, küsleri barıştırdı diye birisini hemen "iyilik perisi" yapamıyoruz, canım benim. Gallo olsa olsa yaptığı iyilikleri insanın burnundan getirecek "şuursuz" bir periye benziyor, bence gidişat o yönde... Lütfen tavsiyelerimi de dikkate al, şu güne şu gün birbirinden tatlı, içten, güzel çeşit çeşit perilerim var benim. Öyle her önüme geleni de (örnek:Gallo ) peri yapmıyorum!
 
Birbirlerine duygularını açan, göz göze aşklarını sunan, neler hissettiklerini saklamadan serenat yaparcasına dile getiren çiftimizi çok sevdim. Sadece Defne'nin değil, Ömer'in de hayran hayran Defne'yi nasıl takip ettiğini anlatması, saçlarını koklaması ne güzel detaylardı. En sonunda Defne Ömer'in gözünden kendini fark etti ve nasıl sevindi. Son anda yanağa kondurulan buse de yine hoştu. Asansör sahnesine gelince; Ömer fazla zeki, kucağında taşıdığı mışıl mışıl uyuyan prensesini "o gece neler neler söyledin" blöfüyle, kandırmasına bayıldım... Çok tatlı bunlar... Defne'nin itiraflarını, aşkını tekrar tekrar ilan edişini dinlemek, mutluluklarına tanıklık etmek çok zevkliydi.
 
Mutluluk...
İki seven insanın gözlerindedir.
Ufacık dokunuşlarındadır.
Kokularını hissedebildikleri andadır.
Söyledikleri bir kelimenin içindedir.
Birlikte nefes aldıkları havadır.
Güldükleri şakadır.
Dinledikleri bir şarkının içindedir.
Paylaştıkları bir omletteki lezzettir.
Kokladıkları çiçektir.
Sildikleri göz yaşıdır.
Sarıldıkları andır.
İçtikleri sudur...
Yanağa, ele, dudağa kondurulan bir buse'dir…
 
Ne zaman Defne'mi ve Ömer'imi mutlu görsem içim pır pır ediyor, şair olup çıkıyorum! Keşke onların aşkları için hep şiir yazsam... Defne nerede olursa olsun Ömer'le yaşamaya hazır. Kafasına tek taktığı küçük problem de evdeki yatağın değiştirilmesi. İşte bu sahnede gülümse indi hepimizin yüzlerine. Defne'm ne dürüst ama. Azıcık da kıskanç! Peki Ömer, yine hınzır bir gülüş fırlatarak mest oldu.
 
Gelelim son sahneye, Elçin Sangu'nun performansına. Öyle güzel bürünmüş ki Defne karakterine, sanki rol yapmadı o anı yaşadı ve yaşattı bizlere. Defne'nin isyanı, haykırışları, hayata karşı ümidi, küçücük yaşta omuzlarına binen sorumluluk yüküyle aldığı karar, gözyaşları içimi dağladı. Bir insanın en iyi ile en kötü şeyin aynı anda başına geldiğini bilmesi nasıl bir ikilemdir. Defne sırrını açıkladığında Ömer'in yüzüne hiç bakmayacağına inanıyor. Çünkü Ömer'in nasıl bir dürüstlük timsali olduğunu biliyor. Nasıl anlatılır ki, nasıl açıklanır ki? Sonsuza kadar aşkından ayrı kalma fikri, korkusu yiyip bitiriyor Defne'yi. O yatak da sızlaya sızlaya ağlayan "seviyorum, çok seviyorum" diye içi yanan minik kediciği gördüm yine ben ve içim yandı!
 
Barış Arduç da rolünü gözleriyle başarıyla oynayabilen parlak bir oyuncumuz. Yerde kırılan bardakları, yıkılmış sandalyeleri görüp paniklemesi, kapıya yüklenmesi ve Defne diye bağırması... O da ustaca, kendine düşen Ömer rolünü hakkını verdi.
 
Ve beklenen o an, iki yüreğin tek yürek olarak atacağına tanıklık edeceğimiz sahne, fragman çıktığından beri heyecan yapılan o sahne. Defne'nin Ömer'e sanki yıllardır hiç görmemişçesine sarılması, sanki "ya bir daha böyle sarılamazsam" tarzındaydı. Ömer'in Defne'nin boynuna kondurduğu öpücük, uyumla atılan adımlar, beraberinde kapanan kapılar ve Defne'nin kedicik modundan sıyrıldığı an ve Ömer'i "bir daha hiç öpemezse" diye verdiği tutku dolu öpücüğe tanıklık ettik. Sabırla, Defne'sinin hazır olduğu anı bekleyen aşık Ömer, bir yazlık evde böylesine istekli bir karşılama asla beklemiyordu elbet. Defne, sırrına bir geceliğine mola verdi... Dünyayı durdurdu, unutmak istedi ve aşkının kolları arasına bıraktı kendini... İlk defa korkusuzca aşkını yaşamak istedi belki de. Sevdiği adama koşulsuz teslim olmak istedi. Hiç unutmamak adına... Kalbine kazımak adına...
 
Kesilen ve kırpılan sahnelerden RTÜK sayesinde çok bir şey anlamasak da, senaristimiz yazmış, oyuncularımız layığıyla oynamış, yönetmenimiz ve ekibimiz güzel çekmiş. Teşekkür ediyoruz kendilerine...

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER