Gelelim bugünlerdeki favori dizilerimden biri olan Hayat Şarkısı’na ve tabii ki Hülya ile Kerim’in aşka beş kalan oyunlarına. Bizim iyi mi kötü mü hala karar veremediğim esas kızımız gri Hülya daha çocukken Kerim ile evlenmeyi kafasına koydu. Çocukluk aşkı mı, zengin koca hayali mi bilinmez amacına ulaşmak için oynamadığı oyun kalmadı. Oynadığı oyunlar sonucu babasının ölmesine, ablasının bütün köye rezil olmasına neden oldu ama amacına da ulaştı. Kerim ile evlendi.
Ama Hülya vazgeçmedi. Bir yandan Kerim’e ders vermek ve kendisine bağlamak, diğer yandan ailede ki yerini garanti altına almak için oyun içinde oyunlar oynadı. Kerim’in peşinden Almanya’ya gitti, Kerim’i oynadığı oyunla önce üniversitedeki işinden attırdı. Sonra haline üzülüp yeni bir oyun oynayarak kaybettirdiği itibarını tekrar kazanması için yeni bir şans yarattı. Her seferinde çekirge yakalanır mı dedim ama şimdilik yakalanmadı. Önce yıktı Kerim’in düzenini, sonra pişman oldu, şimdilerde yeniden kurmaya çalışıyor.
Oyun içinde oyun!!!
Hülya’nın bu az iyi, çok acımasız halleri ona kızmamı gerektirse de şeytan tüyü var herhalde, kızamıyorum. Bir yandan özellikle konu ablası olduğunda acımasızlığına kızıyorum diğer yandan da Kerim’den aşkının karşılığını bulsun mutlu olsun istiyorum. Son iki bölümdür Kerim’in kısmen yakın davranışları bu evcilik oyununu karşılıklı bir aşka dönüştüreceğe benziyor.