Kısmetse olanlar...

Kısmetse olanlar...
Bana öyle bakma
Kısmetse Olur’da yeni hafta başlamadan önce, geçtiğimiz haftalara bir göz atmak isterim. Bir kere şu eski yarışmacıların eve girmeye başlamasına bayılıyorum, reality show dediğin yüzleşmeden olmaz. Gerçi tamamen kapalı ortamda yaşanan yarışmalarda dışarıdan birinin eve girmesi çok daha güzel, sonuçta Kısmetse Olur evinde herkes akşam işine gücüne eşine dostuna gidiyor (eşine gitmese iyi tabii), dolayısıyla yüzleşmeler de aşırı kanlı geçmiyor ama yine de güzel. Favori eski yarışmacı ziyaretlerim Demet ve Duygu’nunkiydi, ikisi de döndüklerinde Mehtap’ın damarına basmaya gelmişlerdi ki Mehtap’ın damarına basıldığında nasıl bir insan olduğunu hepimiz biliyoruz, izlemelere doyulmaz.

Evin taze çiftlerinden Hazal ve Emre umut veren bir başlangıç yaptılar, ama Hazal’ın über alınganlığının içimi sıktığını söylemeden geçemeyeceğim. Ne kadar samimi de olsalar, Ayça ile Emre’nin yan yana olmasına tahammül edemiyor bence (ki haksız da demiyorum), ama bunu da açıkça söylemek yerine manasız triplerle hem Emre’yi hem bizi yoruyor. ‘Sen neden ben verdiğimde tabağı almadın da Ayça verince aldın?’ sohbetini dört saat yapmış birinden bahsediyoruz nihayetinde, en son gördüğümde de Emre’yi kendisini o kadar da sevmemekle suçluyordu. Belki sadece normal bir insandır Emre, Hazalcım bunu bir düşün.

MBB forever

Yeni başlayan bir ilişkiden, bir türlü başlayamayan bir ilişkiye geçelim, Semih ve Melis’e. Semih, Nur’dan ayrıldıktan sonra neden bence en baştan beri istediği Melis’le olmuyor bunu anlamış değilim, üstelik Melis de bunu bu kadar çok isterken. Melis’in aşırı sürpriz doğum günü kutlamasında, Semih’in ona bir yüzük hediye etmesi de kafaları hepten karıştırdı. Bence hikayenin en güzel yeri, Nur ve Mehtap arasında geçen şu diyalogdu:

Mehtap: Neee, tek taş yüzük mü almış?

Nur: Yok canım, o kadar değil, Adnan’ın bijuterisinden almış.

Herkese oluyor mu bilmiyorum, ama yüzlerce diyalog arasında bazen bir tane böyle bütün doğallığıyla ağızdan çıkmış bir cümlecik beni benden alıyor, seyrime neşe katıyor. Lafı açılmışken, bir bijuteri dükkânı olduğunu öğrendiğimiz Adnan’dan dileyecek ufak bir özrüm var.

Ne de güzel başlamıştı

Kendisini ilk gördüğümde tipiyle yargılamış, iri yarı, kara kaşlı kara gözlü duruşuna bakıp duygusallıkla işi olmaz sanmıştım, beni büyük yanılttı. Her programda ilk ağlayan, ağladığı duyulmasın diye dertlenmeyen hep o oluyor. Tabii Eser de var ama zaten Eser ilk günden beri duygularını saklamayacağını açıkça gösterdiği için, şaşırmıyorum ona. Adnan-Ceyda ilişkisi, Ceyda’nın eski nişanlısının eve gelip anlattıklarından sonra muhtemelen geri dönüşsüz olarak bittiğine göre, Adnan’a yeni bir talip gelmesi yakındır. Ceyda’ya Serhan’ın peşinen koşup, üstelik onunla bir ayrılık yaşadığına inanacak kadar hayalperest bir insan olduğunu gördüğümden beri temkinli yaklaşıyorum, Adnan’a daha sakin bir insan dilerim.

Aşırı yakışmıyorlar mı?

Ceyda da eski nişanlısına dönebilir bence, iyi anlaşıyor gibiler. Şu klip sahnesini görünce hayallerinin fotoğrafını görür gibi olmayanlar muhtemelen reality show bağımlısı değil zaten, onları yan tarafa alalım.

Son olarak, Seda Akgül’ün bu programı sunduğu sırada evlenmesi kaderin en tatlı ağ örmesi değilse nedir? Bu vesileyle kendisine mutluluklar dilerim. İyi seyirler.
 
 


 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER