Sultan
IV. Murad 14 yaşındayken, yeniçerilerin Sadrazam Mehmet Paşa’nın kellesini
istemeleri sonucu zorbaları yatıştırmak ve bir anlaşmaya varmak için ayak
divanı kurmuştur. Sadrazam Mehmet Paşa, sultanın kendisi için zorbaların
ayağına gitmesini gururuna yediremeyince "sana bin Mehmet feda olsun!" diyerek zorbaların arasına girerek orada şehit olmuştur. Bunun üzerine IV.
Murad "Allah, Peygamber korkusu bilmez alçaklar! Unutmayın ki intikam gecikir
ama asla yaşlanmaz!" demiştir. Filinta’da son birkaç bölümdür olan tam olarak
bu. Abdülaziz Han, Çerkez Hasan ve niceleri "Vatan sağ olsun!" diyerek
şehadete yürüdü. Sultan bütün bunların sorumlularının peşinde lakin planlar
sekteye uğrayıp duruyor. Bize de geriye söylenecek tek bir şey kalıyor: İntikam
gecikir ama asla yaşlanmaz!
Bir
önceki bölüm dört farklı karakterin, içinde bulunduğu dört farklı ölüm
tehlikesi ile bitmişti. Mustafa, Ali ve Farah’ın kurtulmalarını kesin gözüyle
bakıyordum, öyle de oldu. Zozan ve Galip’ten hiç emin değildim. Galip beni epey
şaşırttı. Ejder onu da ıskalamaz herhalde diyordum fakat Galip, Ejder’e rağmen
görevini gerçekleştirmeyi başardığı gibi askerler gelmese adamı da
paralayacaktı. Zozan’ı ise o sahnede öldü sayıyorum. İyi direndi fakat bir yere
kadar. Belki ilk etapta başka bir doktorun eline geçse şansı olabilirdi ama
sen git Leyla’yı bul. Hem zehirlen hem de seni kurtarması için seni zehirleyen
kadından yardım bekle. Şansa bak şansa! En azından Leyla’nın hainliğinin ortaya
çıkmasında bir payı oldu.
Çok masum görünüyor
aslında
Leyla
bu bölüm çok riskli oynadı. Hiç düşünmeden yaptığı hareketler ihanetinin
ortaya çıkmasında büyük rol oynadı. Zozan’ın en son ne yediğini öğrenen Farah,
Mustafa’ya bütün bunlardan bahsetmeye gittiğinde Mustafa zaten son operasyondaki başarısızlığın üstüne hainin peşindeydi. Farah gelip bir de bunları
söyleyince taşlar yerine oturdu. Zozan’ın zehirlenmesi, aynı çorbadan içen
köpeğin mevta olması, ha bir de planlarından hiç bahsetmeyen Mustafa’nın
Leyla’ya bahsettiği ilk planında başarısız olması.
O anda gerçekler Mustafa’ya "Fıçınkk!" diye indi. Mustafa yine de inanamadı, son bir zarf attı. Leyla’nın
en azından son zarfı yutmamasını beklerdim. Hadi Leyla yuttu diyelim. Yüce
Efendi’nin, Akbar’ın eli armut mu topluyor? Onların neden haberi yok bunlardan?
Bir sonraki bölüm bizleri büyük bir karşılaşma bekliyor. Mustafa v Farah vs
Leyla. Yine de Leyla’nın bu kadar dikkatsiz olması ağrıma gitti. Miloş’un en
büyük eseri bu mudur? Lütfen.
Ayol güldürmesene!
Yüce
Meclis tarafında Akbar ve Yüce Efendi gerilimi, daha fazla gerilerek sürüyor.
Yüce Efendi, Akbar’ı çok iyi bir biçimde okumuş. Adamın burada kalmak
istemediğini biliyor ve kalmasını o da istemiyor. "Akbar buradan ayrılmazsa,
başına kötü bir şey gelmesi kaçınılmaz olur.’’ demesinin üzerine adamın üstüne
Ali’yi saldı. Bizimkiler çok kolay galeyana geliyor fakat şimdiye kadar çok
şükür herhangi bir aksilik yaşanmadı. Akbar, Ali’nin elinden kurtulamaz gibime
geliyordu, odaya girse yine kurtulamaz diyorum hala fakat adam odaya dahi
girmedi.
Ali’yi ele veren muhtemelen silahtan gelen klik sesiydi. Akbar’ın
kulaklar epey iyiymiş. Yüce Efendi’nin Akbar’a tek meydan okumasının da bu olmadığına
her nedense eminim. Şerzan’la el ele tutuşması ve yönetmenin bunu bizim
gözümüze sokması, Yüce Efendi’nin de Akbar’ın gözüne sokmaya çalıştığına işaret
ediyor. Yüce Efendi acaba neyin peşinde?
Yazı devam ediyor...