Carol: Cate Blanchett candır!

Carol: Cate Blanchett candır!
Carol (a.k.a. The Price of Salt yani Tuzun Bedeli diyebiliriz sanırım gönül rahatlığıyla), Patricia Highsmith’in Claire Morgan mahlasıyla 1952 yılında yazdığı aynı adlı romandan beyazperdeye uyarlanmış. Kitabın ve dolayısıyla filmin lezbiyen bir çiftin aşkı ekseninde ilerlediğini düşünürsek, yazıldığı dönem açısından oldukça cüretkâr bir eser olduğunu, kitabın yazarın gerçek adıyla ancak 1990 yılında yayımlanabildiği bilgisini de ekleyelim.

Kendisinden ve Amerikan halkından çok bizim necip milletimizin dert ettiğini düşündüğüm Leonardo Di Caprio bu kez şeytanın bacağını kırıp Oscar’ı alabilecek mi? Peki ayıya ne olacak? OscarsSoWhite protestoları ne derece ses getirecek? Devasa selfie bu yıl hangi marka akıllı telefonla çekilecek? Bunun gibi popüler soruların ve iddialı yapımların arasında geri planda kalmış gibi olsa da, Carol niş bir izleyici kitlesi tarafından keşfedilmiş ve sessiz sedasız 6 dalda Akademi Ödülleri’ne aday gösterilmiş:

En iyi uyarlama senaryo: Phyllis Nagy
En iyi kadın oyuncu: Cate Blanchett
En iyi yardımcı kadın oyuncu: Rooney Mara
En iyi film müziği: Carter Burwell
En iyi görüntü yönetimi: Edward Lachman
En iyi kostüm tasarımı: Sandy Powell

Açıkçası oyunculuğuyla, duruşuyla, tarzıyla çok beğendiğim bir insan olan Cate Blanchett’in başrolde olduğunu görünce “İzlenir ki bu." demiştim, 1950lerde geçtiğini öğrenince nostaljik romantik ruhum “Oh oh süper.” diye ekledi.

Safe, Velvet Goldmine, I’m Not There, Far From Heaven gibi filmlerinden tanıdığımız yönetmen Todd Haynes’in kitaba oldukça sadık kalarak çektiği söylenen film ülkemizde Şubat ayı başında vizyona girdi. Şahsen ilk sahnelerde nedense 50ler havasına giremedim, bir yapaylık vardı (belki bilinçlidir) ama film ilerledikçe kostüm ve makyajın ve film boyunca hikâyeye eşlik eden enfes jazz tınılarının da etkisiyle ikna oldum. Cate Blanchett soğuk ve cazibeli Carol’ı beklediğimiz gibi şahane canlandırmış fakat, Rooney Mara da adeta “Dostum filmin adını Carol koymuşsunuz ama Therese’in de baş karakterlikte ondan aşağı kalır yanı yok.” dercesine etkileyici ve temiz bir oyunculuk performansı gösteriyor.  Zaten “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” dalında Oscar adayı olmuşsa da, Cannes’da “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü kapmış kendisi. Hatta başıma bir iş gelmeyecekse, Carol’ı kızının velayetiyle ilgili sahnedeki dokunaklı konuşmasına kadar Therese’in gerisinde kalmış buldum ben.

Lakin lezbiyen bir çifti canlandıran oyunculara Oscar için pek şans verilmiyor anladığım kadarıyla. Oscar heykelciğine en yakın olunan kategori film müziği adaylığında gibi duruyor. Bir de dönem filmi olmasına rağmen Amerikan toplumunun o yıllarda eşcinselliğe bakış açısını belirten replikler ve Eisenhower’ın radyodan duyduğumuz konuşması dışında tarihsel pek bir şey yok filmde. Bildiğimiz aşk filmi. Hatta bir miktar da yol filmi diyebiliriz aslında.

Durgun filmler sizi sıkmıyorsa, uyarlama ve retro severim, jazz iyidir ve de Cate’in hastasıyım diyorsanız, estetik ve zarif bir film Carol.

İyi seyirler!
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER