Dizinin başından beri
eleştirilen ya da en azından benim canımı sıkan durum Hızır’ın, Nazlı ile olan
ilişkisinin bir şekilde meşrulaştırılma hali. Ailenin kadınları Hızır’ın
Meryem’i aldatmasından çok onun Nazlı’dan çocuk yapmasına takılmışlardı
hatırlarsınız. Bu durumun kendi kocalarına da yol göstereceği yönünde kaygıları
vardı. Ailenin erkekleri ise Meryem’in boşanma kararının, boşanmanın kabul
edilmediği ailede örnek oluşturacağını düşündükleri için bunu önlemeye çalışmışlardı.
Kimse Meryem’in ne hissettiğiyle ilgilenmiyor. Hatta Nazlı’da Hızır’ın eşi
olarak kabul ediliyor.
Daha da kabul edilmez olanı Nazlı'nın da -arada çıkışlar
yapıyor olsa da- bu şekilde takdim edilmekten rahatsız görünmüyor olması. Hatta
Hızır’ın masasında olan diğer arkadaşlarıyla iyi ilişkiler geliştiriyor bir
yandan. Hızır’a gelince o ne Meryem’den boşanmayı kabul ediyor, ne de Nazlı’dan
vazgeçiyor. Nazlı oğlunun hayatını tehlikeye atmamak için Hızır’la
evlenmeyeceğini söylese de Tipi’nin ablasının, Yaren’e Meryem ve Nazlı’nın
kararlarının hiçbir önemi olmadığını, Hızır ne isterse onların buna
uyacaklarını ya da uymak durumunda kalacaklarını ima etmesi aslında karar
hakkının sadece erkeğe verildiğini işaret ediyor. Bu nokta da dizinin söylemi ikinci eş olma
durumunu meşrulaştırdığı için can sıkıyor.
Olayın arkasında
Viktor’un olduğunu bilmekle birlikte, bombayı kimin koyduğunu, bu işin
arkasında kimlerin olduğunu bulmak için herkes dört bir yandan koşturdu ve
çok geçmeden CIA’dan Ünal Bey’in adını kullanarak yardım isteyen Alparslan
bombayı yerleştiren adamı ailenin huzuruna getirdi. Bombacı canını kurtarmak için
Hızır’a bir takım bilgiler verince Ünal’ın tekrar başına geçtiği masada
karıştı. Bu arada masadakilerden ihanetin ortağı İlker, Mahmut’un hayatta
olduğunu nasıl hayatta kaldığını ve abisine böbreğini verdiğini
öğrendi ve Mahmut'un sırrına ortak olmaya karar verdi. Bu durum bakalım nasıl dertlere yol açacak?
Eşkıya'nın 25. bölümünün
fragmanı da yayınlandı. Hızır, 24. bölümde boşanma kâğıdını imzalamış olmasına
rağmen fragmanda "biri beni terk etmek
istiyorsa o kişi benim için ölmüş demektir" diyor ve kendisinden boşanmak isteyen Meryem’i evden kovuyor. Onunla
görüşme girişiminde bulunacakları da öldüreceğini söylüyor ve Nazlı’yla
evlenebileceğini ima ediyor. Bu manevra akılları karıştırıyor doğal olarak.
Ayrıca Hızır’la evlenmeyeceğini söyleyen Nazlı kızımızı da oğlu kucağında gayet
mutlu, zafer kazanmış bir edayla görüyoruz.
Dizinin bir kurgu olduğu gerçeğiyle
birlikte, yine de Meryem’e yapılan haksızlık karşısında sinirlenmeden yapamıyor
insan. Hele ki Nazlı’nın hikâyenin başından beri sergilediği duruşu insanı
kızmanın bir tık ötesine geçiriyor. İzleyip göreceğiz. Yüzüğü çıkarıp atan
Meryem’in haklı kararı onun aileden aforoz edilmesine sebep olacak mı? Bakalım
neler olacak Çakırbeyli ailesinde…