15. !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali bu yıl açılışını Charlie Kaufman’ın Anomalisa’sıyla yaptı. John Malkovich Olmak ve Eternal Sunshine of the Spotless Mind gibi filmlerin senaryo yazarı olarak tanıdığımız ve sevdiğimiz Charlie Kaufman ilk yönetmenlik denemesini 2008 yılında Synecdoche New York ile yapmıştı. İkinci filmi Anomalisa bir animasyon. Üstelik Venedik’te Büyük Jüri Ödülü’ne kavuşmuş ve Altın Küre’de En İyi Animasyon Filmi ödülü için adaylık kazanmış bir film. Bu sene her ne kadar Oscar'larda Inside Out önde gibi görünse de Anomalisa da animasyon dalının güçlü adaylarından.
Filmin gösterimine giden yolda ilginç bir hikâyesi de var. Kaufman filmi önce bir tiyatro oyunu olarak yazıyor. Filme dönüşüm süreci kullanılan stop motion tekniğinin gerektirdiği hazırlık nedeniyle iki yıl sürüyor ve finansmanı da bir “kick starter” projesi olarak yapılıyor; yani toplanan bağışlarla çekiliyor. Stop motion filmlerde kuklalar kullanılıyor animasyon öğesi olarak. Yani Anomalisa alıştığımız türden sevimli çizgilerden oluşan bir çizgi film değil. Kuklaların daha gerçekçi bir görüntüsü var ve hareketleri kesik kesik, kimi zaman durağan. Bu durum aslında filmin konusu ve söylemeye çalıştığı şeyle örtüşse de seyirciyi yabancılaştırabilecek bir unsur haline gelebiliyor. Belki de Kaufman aslında zaten bunu arzuluyor. Filmin R rated olduğunu, yani yetişkin seyircilere yönelik çekildiğini de belirtelim.
Michael Stone karakterini David Thewlis seslendiriyor
Sıradan hayatların içinde olağanüstü şeyler görmek konusundaki yeteneği tartışılmaz olan
Charlie Kaufman bize yine sıradan bir adamın sıra dışı hikâyesini anlatmış. Evli ve bir çocuk sahibi 50 yaşlarındaki Michael bir müşteri hizmetleri uzmanıdır ve yazdığı kitap hakkında bir konuşma yapmak için Cincinnati’ye gider. Kitabının adı “Onlara Yardım Etmenize Nasıl Yardım Edebilirim” dir ve işi temelde insanların sorunlarını çözmektir. Filmin acı ironisi de burada başlar zaten çünkü Michael’ın kitabına başlık olarak seçtiği soruya vereceği “bilmiyorum” dan başka bir cevap yoktur. Çevresindeki herkesin sesini aynı duymaya, yüzlerini birbirinden ayırt edememeye başladığı bir hastalığa tutulmuştur ve bu durumu ona bir kâbus yaşatmaktadır adeta.
Konuşma yapmak için gittiği şehirde bindiği taksinin şoförü, kaldığı otelin görevlisi, görüşmek istediği eski sevgilisi, hatta karısı ve oğlu bile ona aynı kişiler yani tek bir kişi gibi gelir. Bir tek konuşma yapacağı konferansa katılmak için kendisiyle aynı şehre ve otele gelmiş Lisa dışında. Filmde kadın sesine sahip tek kadın Lisa’dır, geri kalan her kadını bir erkek seslendirir. Daha doğrusu filmde herkesi tek bir kişi seslendirir. Biraz kafa karıştırıcı olsa da Michael’ın durumunu en iyi açıklayacak tercihin bu olması kaçınılmaz. Lisa’dan çok etkilenen Michael kendi anormalliğiyle Lisa ismini birleştirip Anomalisa diye seslenir ona. Büyüsüne kapıldığı bu kadınla kaçıp yeni bir hayat kurmak ister ama bunu başaramaz. Kısıldığı kapandan çıkmak o kadar kolay olmayacaktır.
Uçalım mı? Filmi izlerken orta yaş bunalımı yaşayan 50 yaşındaki bir ergenle karşı karşıya olduğunuz duygusuna kapılabilirsiniz. Ancak Kaufman filmlerine aşina olanlar durumun bu kadar basit olmadığını anlayacaktır. Sene olmuş 2016; her şey harika, her şey çeşit çeşit, değişik değişik diye düşünürken aslında giderek tek tipleştiğiniz duygusuna kapıldınız mı hiç? Ben sık sık düşünüyorum bunu kendi adıma. Teknolojik gelişmeler, muazzam iletişim olanakları bizi birbirimize yaklaştırmak yerine uzaklaştırıyor sanki. Giyimde kuşamda çeşitlilik modaların, trendlerin baskısında aynılaşıyor.
Popüler kültür bize kendimiz gibi olmamızı salık verirken belli kalıplara girmemizi istiyor. Aynada farklı farklı yüzlere bakıyoruz ama giderek büyük bir bütünün parçası oluyoruz sanki. O bütüne bir hayli benzeyen. Kaufman’ın kahramanı Michael bu durumun yaratabileceği hezeyanları bünyesinde toplamış. Lisa’yı sesini duyarak fark ediyor; herkesinkinden farklı duyduğu, ona ayrıksı gelmesinden etkileniyor. Michael boğulmuş, hepimizin kimi zaman boğulduğu gibi. İşi insanlara yardım etmek ama kendi derdini nasıl çözeceğinden bihaber. Filmde kuklaların kullanılması çok yerinde olmuş çünkü Anomalisa metaforların filmi. Bir kukladan daha iyi bir metafor düşünülemez zaten.
Filmin yönetmeni Duke Johnson
Bu alışılmadık animasyon basit kurgusunun altında inceliklerin filmi aslında. Charlie Kaufman’ın insan ruhuna dokunabilen yeteneğinin ağır başlı, sakin bir örneği. Bir gün adı Eternal Sunshine of the Spotless Mind ya da John Malkovich ile anılacak mı bilmem ama güçlü ve insanı aynaya baktırıp ben kimin diye sorgulatacak bir film olduğu kesin. İyi seyirler.