Filinta: Ya herro, Ya merro!

Filinta: Ya herro, Ya merro!
Mekanınız cennet olsun.
Ne bölümdü ama! İşleyiş olarak geçen bölümlere nazaran sakin ve yavaş bir bölümdü fakat duygusal anlamda aşırı derecede yüklüydü. Bölüm öncesi hafta boyu üretilebilecek her teoriyi üretmemden ve yaptığım araştırmalardan olsa gerek ki pek fazla şoka uğramadım. Yine de bu durum gözlerimin dolmasına engel olamadı. Bıçak Ali’yi oynayan Cem Uçan oynamadı, resmen yaşadı o anları; velhasıl bizlere de yaşattı. Padişahımızın yüceliğini, mertliğini hepimiz tek yürekten hissettik. Çerkes Hasan’ın hiddetini bizler de duyduk. O kadar çok şey yaşadık iki saatte geriye söylenecek tek söz kaldı; Ne bölümdü ama!

Özellikle bu bölümden sonra dizinin tarihten referansla alınan hikayelerinin, kurgusal yanına ağır bastığını herkes kabul edecektir. Geçen bölümdeki darbenin oluşumu olsun, Murad’ın tahta çıkarılma sırasında yaşadığı krizler olsun, Abdülaziz’in haince şehit edilmesi olsun her şey tarihten alıntıydı. Hala Padişah’ın kurtulmasına dair bir umudumuz olsa dahi hepimiz içten içte şehit edileceğinin farkındayız. Gelecek bölümün fragmanında armaya akan kan ve Çerkes Hasan’ın paşalara saldırması gibi detaylar da bizlere dizinin önümüzdeki birkaç bölümde tarihe paralel gideceğinin sinyallerini veriyor. Tarih de bizlere padişahın şehit edileceğini söylüyor.


Hakikatli adammışsın be doktor!

Çerkes Hasan beni iliklerime kadar etkiledi. Anıl Yıldız’ın da ellerine sağlık, çok güzel bir Çerkes yorumu koydu karşımıza. Hiddetini hiddetimizmişcesine hissettik. Çerkes Hasan başına buyruk, öfkesinin etkisinin altında ve pek düşünmeden hareket eden bir karakter. Bunu Mustafa’yla olan tartışmasında çok net bir biçimde gördük. Yine de Mustafa'dan "kal!" demesini bekledim. Demedi. Çerkes önünde sonunda padişahının ve ablasının intikamını paşalardan çıkaracak gibi gözüküyor. Zira fragmanda keklik avlar gibi paşaları vurduğunu gördük.

Mustafa’nın ölmediğini biliyorduk elbette fakat ben kurtulmasının Mustafa’nın kendi tertibi olduğunu düşünüyordum. Meğerse doktor kurtarmış da darbecilerin eline vermemiş Mustafa’yı. Hakikatli adammış. Ölmediğini bilmeme rağmen Mustafa’nın cenazesini ‘’Çalın Davulları’’ ezgisinde alnımdan vurulmuş gibi izledim. Hele Ali’nin hüznü yüreğimi dağladı. Öncesinde Kadı Gıyaseddin’in mezarında sarf ettiği sözler ise gözlerimi doldurdu. Buralar belki Samed Aslan abimden alıntı oluyor fakat “Nefesimi aldın lan!” nasıl bir sevgidir? “Mustafa’m çok üşür.” nasıl bir şefkattir?



Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER