Azat Şadoğlu. Şadoğlu Konağı'nın biricik varisi (düne kadar),
annesinin prensi, hepimizin duygusal biriciği. Gönül Aslanbey ise dominat,
hoyrat, asi bir o kadar da alımlı, güzel gelinimiz. Evet, Gönülcüğüm erkek
tarafıyım. ^^
İlk sezondan beri dört gözle beklediğim ama ancak
vedalarında şip olabildikleri için ikisine böyle veda etmem en doğrusu olacaktı
sanırım. Ne de olsa artık resmi şekilde Azat& Gönül Şadoğlu oldu. Oldular
olmasına da çok geç geldiler bize, hanemize. Bir o kadar kolay veda ettiler.
Oysa ne badirelerden geçtiler. Oysa neleri atlattılar. Oysa hangi uzun
yollardan bugüne geldiler. Ne dağları deldi kendi içinde Azat ne savaşlar verdi
kendi içinde Gönül.
Ne yaralar aldılar ikisi ayrı ayrı. Ne sırlar saklandı
ikisinden de. Ne sorular vardı akıllarında birbirlerine düğümle bağlanan. Ne
yangınlar gördü ikisi de. Ne sorunlar aştılar ayrı ayrı ve beraberce... Sevgiyi
yanlış yerde aradılar uzun zaman. Ne zaman fark ettiler ki bir elmanın iki
yarısı olduklarını duramadılar koca yangının ortasında. Kocaman bir uçurum
vardı Azat'ın ve Gönül'ün gördüğü ve
sürekli o uçurumdan atlama isteği. İşte uçurumun kenarından tuttular
birbirlerini tam da son dakikada.
HALA yarım kalan bir şeyler var ah'lara karışan...
Çok isterdim ilk sezonda olduğu gibi Azat'ın annesiyle uzun
uzun konuşmasını.
Çok isterdim Handan'ın Gönül'e kayınvalidelik yapmasını.
Çok isterdim Azat'ın görkemli düğünü olmasını.
Çok isterdim Cihan'ın Gönül'e babalık yapmasını.
Çok isterdim Şadoğlu Konağı Azat'ın merhametli çocuklarıyla
şenlensin.
Çok isterdim nikah şahitleri olan Reyyan ve Miran'la uzun
uzun gece sohbetlerini.
Gönül neler ister işte de şansa bi' nikah bi' duvak bi' de ağız
dolusu kahkaha düştü.
Veee kısa, öz ama çok anlamlı mektup... Veda mektubu Azat'tan
babasına, annesine...
Oğullar annelerine düşkündür derler ve bunu duygusal prens
Azat'ın vedasında da gördük...
Ahh be Handan daha neler olacaktı neler... Bi' sarılaydınız iyiydi... Paralel evrende artık...
"Ben gidiyorum ana, hayatta tek derdi evlatları olan
bir kadına, anama böyle veda etmek değildi niyetim. Bu satırların üzerine
düşecek yaşlarını (Allah'ım burada bile anasını düşünen evlat) hayal ettikçe,
yüreğim acıyor benim." (Handan'ın
omuzlarında ağladığı, sırtını Handan'a dayanağı zamanlar ah be burnumda tüttü,
gözlerim yaşlarla doldu.)
Ben onları kavgadan, yalandan, savaştan uzak güzel yerlere
gönderdim. Gece üzerlerine düşen hüznü sabah açan çiçeklerin kapattığı yere.
Gün içinde akla geldikçe sevdikleri, bulundukları yerdeki barışa sarıldıklarını
farz ettim. Sabah uyandığında demlenmiş çayı Gönül'üne götüren Azat hayal
ettim. Ben onlara öyle veda ettim. Belki bir gün bir yerlerde tüm düşmanlığa
inat sevgiyle buluşursunuz ailenizle. Ama en çok da Azat ve Handan Şadoğlu. ♥ Ve Şadoğlu bebeleri. ^^ (Hayal de kurmayalım)
Azat ve Gönül karakterine can veren Ahmet Tansu Taşanlar ve Oya Unustası'na
emekleri için teşekkürler. Ben Azat'ın mektubuyla veda saydım gidişlerini ve
her sonun yeni bir başlangıç olduğunu düşünüyorum. Daha daha güzelleri
karşılasın sizi, bambaşka karakterlerle karşılayalım sizleri. Açık olsun yolunuz,
şansınız...
Sevgiler...