Yasemin ve Sinan ilişkisi ise tam tahmin ettiğim gibi ilerliyor.
Her ne kadar ikisi de çok hercai ise de Yasemin’in Passionis’in düştüğü
çıkmazla ilgili aklına ilk gelen Sinan’ın nasıl olduğuydu. Sonrasında
ağzından dökülen kelime ise “aşkım”. Sinan’ın evine geleceğini
öğrendiğinde girdiği kıyafet krizi ise aşık olduğumuz ilk zamanlarda
hepimizin yaşadığı krizlerden. Sinan’ın Deniz’le ilişki yaşadığını
öğrendiğinde verdiği tepki ise tipik bir kıskançlık göstergesi. Bütün
bunlar bize ilişkinin nereye gittiğini gösteriyor diye düşünüyorum.
İz’e
gelince… Bence İz Ömer’le o konuşmayı yapacak, ama beklediği cevabı
maalesef alamayacak. Çok uzun zamandır İz’in gideceğini zaten
söylüyorum, ama gitmesi için de bir neden olması gerekiyor. O nedeni de
Ömer’in cevabı verecek. Sonrasında elveda İz…
Dizimizin
bilge kişisi benim için Sadri Usta, ama bu bölümde gördüm ki bir
bilgemiz daha varmış. Şükrü… Sadri Usta ile aralarında geçen bu diyalog:
-“Sihirli değneğe gerek yok. Vakti gelince kendiliğinden hallolur.”
-“Hala ümit var diyorsun yani?”
-“Görünen dağın ırağı olmaz derler.”
Gelecekte
olacakların habercisi gibiydi adeta… Biz her ne kadar bu konu
birilerinin yardımı ile çözülecek desek de; doğru zaman geldiğinde
kendiliğinden çözülebileceğini de görebiliriz. Bazen şöyle bile
düşünüyorum. Ömer Defne’ye o kadar bağlanacak, o kadar bir bütünün
parçası olacaklar ki oyunu öğrendiğinde hepimizin beklediği o büyük
reaksiyonu göstermeyecek. Olamaz mı? Olabilir^^ Şükrü’nün söyledikleri
tam bir satır arası anlayacağınız.
Ve Nihan’ın
İso ile sohbetinde söyledikleri; sizce de dizimizin bir iki cümlede
özetlenmesi gibi değil miydi? “Hayat hep çok kısa diyorlar ya. Galiba
uzun be İso. Baksana hiç bitmiyor. Sanki hep yeniden yeniden başlıyor.”
Ömer ve Defne’de sanki yeniden başlıyor. Sadece Ömer ve Defne değil her
şey yeniden başlıyor! Bu sefer, işaretlerini önceki bölümlerde aldığımız
işlerin kötüye gitmesi var sırada. Ömer ve şirket zor durumda… Bir
yandan moda dehası denilen Fikret Galo’nun Ömer’i beğenmemesi… Bir
yandan batmaya doğru giden Passionis… Ve Sinan’la Ömer… Kurtarıcıları
kim olacak sizce? Tabii ki Yasemin ve Defne! Yalnız bir sorunumuz var.
Deniz! Ben bu Fikret Galo’dan da huylanıyorum açıkçası. Anlaşılıyor ki
Fikret Galo bir kadın ve kendisini cismen hala görmememiz bir şeylerin
habercisi gibi sanki. Bizim ekip işini bilir^^ Eminim boşuna
saklanmıyordur kendisi. Neyse pek yakında anlarız:)
Yazının
sonuna gelirken Sadri Usta ve Ömer’in konuşmasından bahsetmeden olmaz.
Sadri Usta muhteşem bir karakter… Keşke daha çok görsek kendisini… O
konuşsa biz dinlesek. Nasıl da tanıyor Ömer’i. Bir bakışta tasarımların
sadece ondan çıkmadığını çözüverdi. “Başka bir ruh daha değmiş. Seni
tamamlamış.” Bir satır arası notu da buraya düşelim. O ruh sadece
tasarımlara mı değmiş? Tamamlanan Ömer’in tasarımları mı? Cevapları
hepimiz biliyoruz herhalde?
Bu diziyi
sevmemdeki en büyük nedenlerden biri gündemdeki önemli olayların
hiçbirine kayıtsız kalmaması… Bu bölümde de Eymen’in Sude’ye “Bir kadın
bu saatte dışarı çıkabilmeli ve korkamamalı” diye söylemesi Kiralık
Aşk’ın gönlümdeki tahtını daha da sağlamlaştırdı.
Ve
bölümün bence en güzel, en anlamlı cümlesi: “İnsan en çok kimsiz
kaldıysa, en çok oralı oluyor.” Üstüne laf söylenmez bence. Bu güzelliği
böyle bırakalım ve gelecek bölümlerin keyfini çıkaralım.
Son
bir not: Defne’nin makyajı bu bölüm harikaydı. Saçları da öyle, ama ne
olur şu kızı güzel giydirin yahu!
Emeği geçen herkesin eline, emeğine, zamanına sağlık…
Sevgiyle kalın efendim…