Her şeyin dijital olmadığı ve kağıt kokusuna
tutkun olduğumuz yıllar aynı zamanda mizah dergilerinin de altın çağını
yaşadığı dönemlerdi. Kötü Kedi Şerafettin o yıllarda mizah dergisi okuyucusu
olanların çok sevdiği bir karakterdi. Bülent Üstün tarafından yaratılan
Şerafettin iki yıldan uzun süren bir hazırlık ve çalışma aşamasından sonra
nihayet bugün seyirciyle buluşuyor. Senaryosu kendi yaratıcısı Bülent Üstün ve
Levent Kazak tarafından yazılan filmin yönetmenliğini Ayşe Ünal ve Mehmet
Kurtuluş yapmış. Animasyonlar ise Anima İstanbul’un eseri.
Kötü Kedi Şerafettin Cihangir’de sahibi Tonguç
ile birlikte yaşayan, zamanının büyük çoğunluğunu manzaralı terasında
rakı-balık yaparak ya da miskin miskin yatarak geçiren, ağzı bozuk, karı kız
peşinde bıçkın bir kedidir. Etrafımızda olduğunda ya da sokakta karşılaşınca
rahatsız olacağımız, herkesi rahatsız edebilecek karakterdedir aslında
Şerafettin ya da ona sıkça seslendiğimiz adıyla Şero. Kötüdür, hırsızdır,
etrafındaki diğer hayvanlara ve insanlara yalan söyler, kadınlara kötü
davranır, çok küfreder. İnsan olsa zonta diyeceğimiz bir kabadayıdır kısacası.
Ancak bir yanıyla onu severiz. Onun gibi resmedilmiş diğer
anti-kahramanlara beslediğimiz sempatiyi besleriz Şero için. Bir kedide görmeye
alışkın olmadığımız bu özellikler bize kendi içimizdeki kötülüğü,
baskıladığımız vahşiliği, hayvani yönleri yansıtır. Kimi zaman ayna olup
görmekten kaçındığımız yanları gösterir kimi zaman da toplumun dışına itilmiş,
ötekileştirilmiş hayatları anlatır.
Filmde Şerafettin ve arkadaşlarını tam da
yukarıda tarif ettiğimiz gibi görürüz. Mart ayı gelip çatmıştır ve
Şerafettin’in tek derdi bir (hatta bir sürü) hatun bulup çiftleşmek sonra da
kankalarıyla çatıda rakı içip balık yiyerek alem yapmaktır. Tam da bu işlerin
peşinde koştururken başına gelen talihsiz bir kaza yüzünden azılı bir düşmana
sahip olacak ve ondan kurtulmaya çalışıken bir yandan da gönlünü güzel bir kıza
kaptıracaktır. En yakın arkadaşları martı Rıfkı ve fare Rıza bu maceralarda en
yakın destekçisi olmaya devam ederler.
Bülent Üstün ve Levent Kazak’ın yazdığı
senaryo Şero’nun dergide yayınlanan hikayelerini değil de yeni maceraları konu
edinmeyi seçmiş. Bu, sadece dergi okurlarını değil Şero’yu sıfırdan tanıyacak
seyirciyi hedefleyen bir hamle olarak görülebilir. Kahramanımızı ve çevresini
tanırız, sonra başlarına gelen beklenmedik olaylara ve bu olayların çözülmesine
şahit oluruz. Bu aksiyonun arasına bir aşk hikayesi, aile ve/veya yakın
çevreyle yaşanan sorunlar ve onların çözümü de girer.
Çok başarılı oyuncular karakterleri seslendirdi Klasik Hollywood tarzı
bir senaryo formülünü izleyen film seslendirme kadrosuna aldığı ünlü isimlerle
de bu tarzı sürdürüyor denebilir. Başta
Uğur Yücel (Şero) ve
Demet Evgar (Misket) olmak üzere
Okan Yalabık (Çizer / Adnan),
Güven Kıraç (Rıza),
Gökçe Özyol (Rıfkı),
Ahmet Mümtaz Taylan (Tonguç),
Yekta Kopan (Cemil),
Ayşen Gruda (Hasene),
Cezmi Baskın (Şemistan) gibi isimlerden oluşan
seslendirme kadrosu oldukça başarılı. Tüm eleştirmenlerin üzerinde birleştiği
“Türkiye sinemasında animasyon filmi çekilemez” düşüncesinin bu filmle yıkıldığı
da su götürmez bir gerçek.
Animasyonlar gerçekten çok başarılı. Hem büyük bir
inandırıcılık var hem de seyircinin sempatisini kazanma açısından çok muazzam
bir iş başarılmış. Filmin geçtiği mekanlar, Cihangir sokakları, yokuşlar,
havadan gördüğümüz İstanbul tasviri o kadar başarılı ki insan izlediği şeyin
çizgilerden ibaret olduğunu unutup kendini oralarda zannediyor. Filmin
müzükleri çok güzel, temposu yüksek, iyi bir uzun metrajlı komedi-aksiyon
filminden çok bir eksiği yok denebilir. Tek eksisi senaryonun yer yer kendini
tekrar etmesi ve inandırıcılıktan uzak bazı detay denebilir ama; bu da bütününe
bakınca göz ardı edilebilecek bir durum.
Filmin bir animasyon olmasına rağmen çocuklara
uygun olmadığını ve bir yetişkin filmi olduğunu da hatırlatalım. Bu hatırlatmayı
yaparken de “aman filmde çok küfür var ıyyyy” diyenlere de kulaklarınızı
tıkamanızı önerelim. Küfür, filmde gördüğümüz karakterlerin hayatlarının bir
parçası olduğu sürece gereklidir ve sırıtmaz. Şerafettin bir salon beyefendisi
gibi konuşsaydı bu film olmamış, gitmeyin derdik zaten. Ancak bu film olmuş,
hatta iyi de olmuş.
Devamı gelsin, gelecekte çok daha iyi animasyon filmler de
izleyebilelim istiyorsanız, desteğinizi esirgemeyin ve Şero'yu izleyin. Pişman
olmayacaksınız.