İlişki Durumu Karışık: Kördüğüm gibi, çözdükçe dolaşacak...

Dikkat: Bu bir “olgun” romantik komedidir!
Duygu Tombak

Evet, rekabet arttıkça kalite de artıyor, NET! Ardı ardına başlayan yaz dizileri de bu durumun ispatı. "Örnekle." derseniz de "İlişki Durumu Karışık’ı izleyin, anlarsınız." derim.

İlk fragmanı çıktığından bu yana ne anlatacağını az çok tahmin ettiğim bir işti. Ama televizyon ekranında ne anlatmanın değil; nasıl anlatmanın önemli olduğunu düşünenlerdenim. Hele ki romantik komedilerde... Hal böyle olunca meraklarım, bilgisayarım ve ben geçtim televizyonun karşısına.

En başta şunu söylemeliyim ki İlişki Durumu: Karışık’ın ekrana gelmeden yönetmen değiştirdiğini ve hikâyenin Bülent İşbilen’e emanet edildiğini duyunca pek bir sevindim. Oldu Teşekkürler’den bu yana kendisini takipteydim. İyi bir iş çıkaracağına hiç şüphem yoktu. Güvendeydim, uçak havalanır havalanmaz kemerlerimi çözdüm.

Başladığı ilk saniyeden itibaren özellikle romantizm unsurlarını çok beğendim. Peki, ama neden? Cevabı basitti: Çünkü İlişki Durumu: Karışık, Türkiye televizyonlarında görmeye çok alışık olmadığımız “olgun” bir romantik komediydi ve anladığım kadarıyla ulaşmak istedikleri seyirci kitlesi sadece genç hanımlar değildi. “Anne, baba, abi, abla, erkek/kız kardeş, sevgili, kanka cümbür cemaat izleyin!” diyorlardı.

İlişki Durumu: Karışık’ın hikâyesinde ise oyuncular 3+1 ile oynuyor. 3 yakın arkadaş: Can (Berk Oktay), Murat (Pamir Pekin) ve Elif (Eda Ece). Hoca, 1 yabancı hakkını da Ayşegül’den (Seren Şirince) yana kullanıyor. Çok da güzel yapıyor. Zaten “aşk” sizi öyle normal normal buluyorsa pek bir kıymeti olmuyor. Böyle, kendinizi bir anda aşk üçgenlerinin içinde bulmacalı, maceralı, üzünçlü, sevinçli olacak ki tadı çıksın.

Ne derler bilirsiniz: Yüzeye çıkmak için en dibe vurmayı beklemeniz gerekir. Ayşegül’ün arkadaşlarından yediği kazıklar onu en dibe vurdurdu. Artık mesele yüzeye en güvenli ve en güzel nasıl çıkarız. Peki, Can’ın Elif’e; Elif’in ise Murat’a gönlünü kaptırdığı bu hikâyede Ayşegül hep yedek kulübesinde mi bekleyecek? Tabii ki hayır! Zaten karışık olan durumlar, varsın daha da karışsın.

İçeriği bir kenara bırakırsak beğendiğim başka bir şeyden daha bahsetmek istiyorum. Son zamanlarda “styling” dediğimiz giyim-kuşam hadisesi. Ne yalan söyleyeyim, günlük giyim tarzları bile moda dergilerinden fırlamış profillerden de o kadar sıkılmıştım ki İlişki Durumu Karışık bu anlamda kızgın kumlardan serin sulara atlamış gibi hissettirdi. Evet, modacı Elif’in kostümleri dâhil. “Abartıdan uzak, sade şıklık” kalp ben!

Büyük resme baktığımda ise akışın bazen yavaş bazen de çok hızlı olduğunu fark ettim. Mesela hızlı geçen yerler gerçekten çok hızlı; yavaş geçen yerler ise “O kadar yavaş ki dikkatim dağıldı.” seviyesindeydi. (Bu yavaşlığın uzun dizi süreleriyle bir bağlantısı olmalııııı!)
Son olarak oyuncu seçimlerine gelelim. Seren Şirince, Pamir Pekin, Berk Oktay’a bayıldım. Gerek görünüşleri, gerekse duruşları ile kurulan dünyaya çok yakıştırdım. Tam dozunda, abartmadan oynadıklarını hissettim ve karakterlerine inandım. Ama Eda Ece’yi, hikâye için çok genç buldum. Çocukluk arkadaşları arasında resmen kuşak farkı olmuş.

Son söz olarak “Gözüme çarpan ufak tefek şeyler var ama rahatsız etmiyor. Olmuş bu iş, ben bu izlerim.” dediğim ilk bölüm için duamızı edelim ve tüm ekibe bol şanslar, güzel reytingler dileyelim: Tanrı, onları reyting canavarından korusun; emeklerini boşa çıkartmasın.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER