The Messengers: Gökten düşen melek

The Messengers: Gökten düşen melek

2014-2015 televizyon dönemi, The CW kanalına pek şanslı geldi diyebiliriz. Kanal sezona üç yeni proje ile başladı: The Flash, Jane the Virgin, ve iZombie. Seyircilerden gelen tepkiye bakılırsa kanalın bu üç projesi de seviliyor ve izleniyor. Kanal bu projelere yeni bir tane daha ekledi: The Messengers. Vampirlere, süper kahramanlara ve kurt adamlara ek olarak The CW kanalı bu karışıma melekleri de ekledi.

Birinin geçmişi, bir başkasının kozu olabilir .

Dizinin ilk bölümü gökten meteorumsu bir şeyin yeryüzüne düşmesi ile başlar. Bu şey dünyaya çarptığında oluşan ışığımsı dalga, birbiri ile alakası olmayan beş kişiyi etkiler ve onları bayıltır. Bu beş kişi uyandıklarında gelecekte keşfedecekleri doğaüstü güçlerle uyanırlar: geleceği görme, Hulkvari bir insan gücü, iyileştirme, vb.

Bu beş kişi içerisinde roket bilimcisi Vera (Shantel VanSanten), bekâr anne Erin (Sofia Black-D’Elia), sorunlu ergen genç Peter (Joel Courtney), aranan bir suçlu olan Raul (JD Pardo) ve tele-evangelist Joshua (Jon Fletcher) vardır.  Her karakter birbirinden farklı. Her birinin derinlikli bir hikâyesi ve geçmişi olduğu hissini verdi ilk bölüm. Dizinin omurga hikâyesini kadın karakterler oluşturacak diyebiliriz (Vera ve Erin). Her bir kadın karakter karmaşık, dramatik ve duygusal hikâyelere sahipler. Ancak ilk bölümden benim favori karakterim Raul oldu. İlerleyen bölümlerde her birinin sahip oldukları güçleri nasıl kullanacağını göreceğiz sanırım. Sonuçta mutlak güç yozlaştırabilir.

Şeytan mı, melek mi ?

Post-Lost zamanı diye adlandırabileceğimiz, Lost dizisi sonrası pek çok dizide karşımıza çıkan şey bu dizide de mevcut. Birbirleri ile alakası olmayan sıradan insanların bir “olay” ile birbirlerine bağlanması ve hiç birinin bu olay hakkında net bir bilgisi olmaması. The Messengers dizisinde de meteorumsu şeyin dünyaya çarpması sonrası yayılan dalgaya maruz kalan bu beş kişinin, bir şekilde birbirlerine bağlandığı bir hikayeyi görüyoruz. Ancak Lost dizisinde haftalar boyunca teoriler ürettiren hikayenin aksine, bu dizinin ilk bölümü gizem yaratacak olayı hemen bize gösterdi. Ne olduğunu, niye olduğunu merak ederken; ilk bölüm pat diye dünyaya çarpanın bir gök taşı değil, bir melek olduğunu söyledi. Hatta bu meleğin, The Man (Diogo Morgado), büyük ihtimalle “şeytan” (Lucifer) olduğunu da anlıyoruz. Umarım dizi bizi şaşırtır. Çünkü ilk bölümden çok kör gözüne parmak kötülük fışkırıyordu karakterden. Dizinin dinsel öğeleri ilerleyen bölümlerde yorucu olabilir gibi geliyor.

Savaşa hazır ol !

Gökten düşen adamın, melek mi şeytan mı olduğunu ilerleyen bölümlerde anlayacağız. Ancak şimdilik kafasında bir plan ile dünyaya çarptığını anladık. İlerleyen bölümlerde bu beş kişiyi kendi planı için kullanacağını izleyeceğiz gibi. Bu noktada elde ettikleri gücü iyiliğin tarafında mı yoksa kötülüğün tarafında mı kullanacaklarını bilmiyoruz. Ya da bu beş kişi gibi başka insanlar var mı? Bu beş kişi birbirlerini bulabilecek mi? Bu melek niye dünyaya düştü? İlk bölüm bu anlamda merak uyandırdı. Dahası dizinin müzikleri hikayeye uygun olmuş. Hikayenin merak uyandıran unsurlarının bir kısmı ilk bölümden verilmiş olsa da fona konan müzik sizi o atmosfere yine de sokuyor.

Tüm bunlara rağmen, iyilik ve kötülüğün bilmem kaçıncı kez izleyeceğimiz savaşına ihtiyaç var mıydı diye düşünmeden edemedim. Supernatural gibi çıtayı çok yükseğe koyan bir dizi varken; melekler-şeytan-Tanrı, iyilik-kötülük savaşını konu alan bir dizinin çok iyi çalışmış olması lazım. Bakalım The Messengers bunu başarabilecek mi?

 



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER