Hayal gerçek olur mu, Maral bu panelde tutunur mu?

Luna’nın ışıkları Merkür’ü ne çabuk unutturdu, değil mi Maral!
İşte bunlar hep Merkür!
İclal Tuna
 
 
Maral’ın ana mekânı Luna’da çok güzel bir dünya yaratılmaya çalışılmış ve görsel olarak da çok hoş göründüğünü söyleyebilirim ancak yine de gözümde dizi seti olmaktan ileri gidemedi Luna. Hikâyenin içinde İstanbul’un en seçkin mağazalarından olduğu üstüne basılarak söylenen, yönetimine geçmek için türlü ayak oyunları döndürülen bir mekânın çok daha dolu dolu ve çok daha hareketli görünmesini beklerdim. Mesela, Maçka Palas olduğunu öğrendiğim o muhteşem binada, Luna’nın kapısının iki yanına iki basit tabela koymak yerine, çok daha gösterişli bir giriş yapılabilirdi.

Hikâyenin üzerine kurulduğu ana mekândan istediğim heyecanı alamayınca, hikâyeye de bir türlü ısınamadım. Mesela Deniz; Luna’da söz sahibi olmak için son derece ustaca taktiklerle, kızı ile babasının arasını bozmadan kendine yer açmaya çalışıyor. Ancak zaten başarılı bir kariyeri olduğunu yaptığı fotoğraf çekimi ve verdiği röportajdan tahmin ettiğim Deniz’in, Luna’yı adeta bir Galeries Lafayette’miş gibi istemesini, kurulan Luna’ya baktığımda inandırıcı bulamadım.

Hazal Kaya’ya ba-yıl-dım. Bir tane mimiği bile kaçırmaz mı insan! Gönlünü vermiş Maral rolüne bürünebilmek için ve o kadar da çok yakışmış ki, büyük keyifle izledim. Aras Bulut İynemli’yi izlemekse bir parça zor oldu, çünkü kendi sesiyle seslendirme yapıldığını tahmin ettiğim, değilse de öylemiş gibi duran, diğer konuşmaların arasında kulağıma batan konuşması izlememi zorlaştırdı. Gümeç Alpay’ın içi gülen gözleriyle can verdiği Aslı’nın arkadaşım olmasını isteyecek kadar gerçek buldum. Hep iyi ve anaç rollerde görmeye alıştığımız Ceyda Düvenci’yi ise entrikacı müstakbel üvey anne rolünde garipsedim. Zaten Deniz rolünü yukarıda bahsettiğim sebepten inandırıcı bulamadığım için de, Ceyda Düvenci’ye Deniz rolünü bir türlü oturtamadım.

Bölüm süresince çalan müziklerin hepsi birbirinden güzel ve hikâyenin masalsı havasıyla çok uyumluydu. Kullanılan pastel renk tonları, sinema filmi havasındaki çekimler, müzik ve hikâyeyi de birbirleri ile aynı şekilde uyumlu buldum. Emeği geçen herkesin ellerine ve gönlüne sağlık. Perşembe akşamları düzenli olarak takip ettiğim bir dizi olmadığı için Maral’a iç ferahlatan renkleri ve müziği hatırına arada bir bakarım diye düşünüyorum ama bir sonraki bölümünü merakla bekleyecek kadar bağlanamadım.

Yolu açık, reytingi bol olsun.  

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER