İnsanlık Suçu: Bir "kaderden intikam alma" hikayesi!

İnsanlık Suçu: Bir
Hayattan alacaklı…
Merve Yıldırım


Hayattan intikam almak isterken, bir yandan da ‘var olmaya’ çalışacak bir gencin hikayesi İnsanlık Suçu. Hasta babasına ilaç alamayacak kadar yoksulluğun içinde debelenirken, hem hayatı hem de amcasıyla ilişkisini sorgulayacak Cemal. Muhtemelen finalde onu affedecek ama o ana kadar da hem kendi canı yanacak, hem de Sami Gökdemir’in canını yakacak.

Cemal gibi karakterleri severim, dolambaçlıdır yolları. Hayattan alacaklıdır… Burada Hülya Çamoğlu Cevher’e de selam göndermezsem olmaz. ^^ Bulundukları konumun benzerlikleri yok değil. Cemal; o yoksul hayatın içinden çıkıp da bambaşka bir dünyaya girince, hayata bakışı nasıl değişecek göreceğiz. İlk bölümde karşımda duran o genci sevdim, Kaan Yıldırım’ın Cemal’ini de.

Bölüm, Cemal karakterinin etrafında şekillense de karşımızda duran tüm karakterlere dair önemli detaylar gördük. Özellikle Gökhan’ın, Suna’yı aldatmasını ve bunun daha ilk bölümden Suna’nın kulağına gitmesini çok sevdim. Gökhan karakterini canlandıran Serkay Tütüncü’nün ilk bölüm itibariyle kadronun en zayıf halkası olduğunu da belirtmek isterim bu arada. O konuştukça biraz dikkatim dağıldı doğrusu.

Suna’nın ‘bembeyaz’ imajının da birazcık grileşmesini isterim. Yine herkes Suna’yı sevsin ama Suna’nın da hatalarını görelim, aksi halde Suna beni peşinden sürükleyemez.

Sami Gökdemir, Emel Gökdemir, Hülya Gökdemir… Buradan sağlam bir hikaye yürümeli ki; en sevdiklerimden biridir! Bu noktada da Emel’in biraz yumuşatılmasına ihtiyaç var. Salt ‘Cemal’e üstten bakan karakter’ olmamalı ki, hikayesi keyif versin. Burada Deniz Uğur, riskli bir tercih olmuş bence. Şu anda gösterilen karakter, net Deniz Uğur’luk ama dediğim gibi Emel biraz değişmeli. İşte o zaman nasıl olur bilemiyorum çünkü Deniz Uğur’u bundan önce hep böyle karakterlerde izlediğim kazınmış hafızama.

Zaman zaman süre doldurmak için top çevrilse de hikayenin dinamiğini beğendim. İlk bölümde birçok şey anlattılar ve bunu yaparken de dikkatimi dağıtmadılar. İşin aslı, bölümü izlemeye büyük beklentilerle başlamamıştım. Hatta bir yandan çalışır, bir yandan izlerim diyordum ki; bir süre sonra bilgisayarı kapatıp kenara kaldırdım. Bu noktada en büyük pay; ilk dakikalardan inandırıcı bir dünya kuran Barış Yöş’ün. Barış Yöş’ün çektiği hiçbir dizinin düzenli izleyicisi değilmişim, onu fark ettim. Bundan sonra kendisinin işlerini daha dikkatli izleyeceğim. Ellerine sağlık!

Ve İnsanlık Suçu’nu izlemek için ekran karşısına geçmemin en büyük sebebi; Ahmet Mümtaz Taylan. Seviyorum! Sami Bey, elini kalbine götürdükçe fenalaşıp düşüverecek diye çok korktum. Sami ve Cemal arasındaki gerginlikleri ve zaman aktıkça güzellikleri izlemek için de sabırsızlanıyorum.

En nihayetinde; İnsanlık Suçu’nu kusurlarıyla birlikte sevdim. Bir sonraki sahneyi, bir sonraki bölümü merak ettim. Haftaya da kesinlikle ekran başındayım. Yalnız o müziğin sesini biraz kıssak mı? Hatta her sahnenin altına bangır bangır müzik döşemesek? Bir de figüran seçimlerine biraz daha özen göstersek. Cemal ve Hülya’nın Asaf’ın ölümü sonrası sarıldığı o duygulu sahnede arkada ağlayan kadınlar çok komikti mesela.

Herkesin emeklerine sağlık, reyting yarışında bol şans!


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER