Show TV’nin yeni dizisi Kalp Atışı 30 Haziran Cuma akşamı
izleyenlerle buluştu. Başrollerinde Gökhan Alkan ve Öykü Karayel’in olduğu dizi,
bir Kore yapımı olan Doctors’tan Makbule Kosif ve Eda Tezcan tarafından uyarlandı.
İlk bölümle ilgili bir takım
fikirlerim var elbette ama bundan önce yerli dizilerde tıbbın işlenişi ile ilgili
her zaman problemim olduğunu belirtmek isterim. Tamamı bir hastane üzerine
kurulmuş dizilerden on dakikalık bir muayene sahnesi içeren dizilere kadar
büyük çoğunluğu, söz konusu tıbbi bir an olduğunda nedense sakil olmaktan kurtulamaz. Yabancı dizilerde en karmaşık ameliyatlar yapılır, koyulması en zor
teşhisler çat diye koyulur, 3D yazıcılardan çıkartılan organlar insanları
kurtarır, hologram kalpler üzerinden ameliyat planları yapılır ve bunlar bile
çok inandırıcıdır. Yerli dizilerde ise doktorların kılık kıyafetinden
figürasyonun aşırı tutukluğuna kadar bizi o mıcizevi andan koparacak her şey yaşanır. Kurgu
yapımlarda bir belgesel gerçekçiliği arayan izleyicilerden değilim ama sonuçta
Yıldız Savaşları da izlemiyoruz, izlediğimiz şeyin ayakları bir miktar yere
bassa fena olmaz.
Kalp Atışı’nda da bu
yabancılaşmayı ilk sahnede yaşadım. Hastaneye gelen mafya tipli adamların
cümlesini eşsiz dövüş teknikleri ile yere seren Eylül, dizinin devamına da bu kuşkuyla
yaklaşmama sebep oldu. Dizinin bir uyarlama olduğunun farkındayım elbette ama
mevzunun geçtiği ülke bir miktar göz önüne alınabilirdi diye düşünüyorum. Bölüm sonunda da, aynı
hastanedeki bir diğer doktor olan, Eylül’e aşık hocasına liseden beri gönül
vermiş Bahar’ın da olanca makyajı ve topuklu ayakkabıları ile çatıdan
helikopterle gelen hastayı karşılamaya gittiğini görünce bu hastanedeki
gerçekçilik beklentimi de sıfırladım.

İzlerken zorlandığım bir diğer
konu da öğretmen-öğrenci aşkı oldu. Gökhan Alkan ve Öykü Karayel’in çift olarak
uyumlarını ne kadar sevdiysem de, dünyanın gittiği yer itibariyle öğrencisine
gönül veren bir öğretmene sempatiyle bakmama imkan kalmadı maalesef. Her ne
kadar ilk tanışmaları esnasında aralarında bir öğretmen-öğrenci ilişkisi
yoktuysa da, kendisinden neredeyse 15 yaş küçük bir lise öğrencisine bisiklet
hediye edip romantik yarışlar yapan bir adama sempati duymam için çok eski
zamanlarda yaşamalıydık. İlişkilerini erişkin yaşlarındaki haliyle
değerlendirmek istiyorum dizinin devamını izleyebilmek için.
Bunların yanında, babaannenin
yaşadığı yerin güzelliği, Esma’nın sempatikliği, birbirine yakışan bir başrol
çift olması, uzun süresine rağmen izlenebilir hale getirmiş diziyi. Bir takım
gerçek üstü öğelerle bezenmiş olsa da, yaz sezonu için iyi bir alternatif
sayılabilir diye düşünüyorum Kalp Atışı için. En azından ikinci bölümüne bir
şans vereceğim kesin. İyi seyirler dilerim.