Başrolde Uhtred (Alexander Dreymon) var. Adamımız, Saxon bir soylunun oğlu iken çocukluk döneminde Vikingler tarafından kaçırılıp büyütülüyor. Uhtred serpilip eli kılıç tuttuğunda, Saxon kanı taşıyan ama Viking kültürü ile büyütülen bir genç olarak sahneye çıkıyor. Uhtred’in bu ikilemi, İngiltere’yi birleştirerek Vikinglerden kurtarmayı isteyen zeki ve dindar Kral Alfred ile İngiltere’deki “bir nebze evcillemiş ama hala istilacı” Vikingler arasında kalmasıyla giderek büyüyor.

Bir yanda vatanı varken diğer tarafta çocukluk arkadaşları (ve tabii ki de çocukluk aşkı) ile baba diye bildiği Vikingler var.  Bu arada Essex kralı Alfred’i oynayan  David Dawson olağanüstü bir oyunculuk çıkartıyor (Vikingler’deki Kral  Ecbert’i oynayan Linus Roache de müthiş bir oyunculuk sergiliyor, adamlar kral rolünü oynayacak oyuncuyu iyi seçiyor diyebiliriz)

Uhtred bazı olaylar sonucunda kendini Vikingleri İngiltere’den atmayı amaçlayan Kral Alfred’in (zorunlu) hizmetinde buluyor. Ancak Vikingler ile gönül bağı devam ediyor ve bu ikilem diziye çok güzel bir ritm veriyor.

Dizide savaş sahneleri, kostümler ve atmosfer son derece başarılı. Bu saydıklarım Vikingler’deki kadar Hollywoodvari değil ama, asla mini Avrupa dizilerindeki gibi düşük bütçe ürünü de değil. Hatta hikaye örgüsü, entrika düzeyi ve sürpriz gelişmeler baz alınırsa, dizi bazı yönlerden Vikingler’in önüne bile geçiyor.

Sonuçta Viking istilasını İngiliz gözüyle anlatan bir dizi, Vikingler ise (adı üzerinde) olayları Vikingler tarafından yansıtmayı seçmiş bir yapım.

İlk sezonu 8 bölüm süren dizinin ikinci sezonu da planlanmış durumda. Bu sezonda Kral Alfred’in İngiltere’yi Hristiyanlık bayrağı altında birleştirip Vikingleri kovma çabalarını, Uhtred’in “kendini bulma” mücadelesini, Vikingler'in kılıca dayalı direnişlerini ve Essex krallığının entrikalarını izleyeceğimizi ve çok keyif alacağımız düşünüyorum.

Tarihi dizileri sevenlere (hele Vikinglerin müptelası olanlara)  “The Last Kingdom”u şiddetle öneriyorum.