Melissa McBride: ''Carol daha çok satranç oyuncusu gibi...''

Melissa McBride: ''Carol daha çok satranç oyuncusu gibi...''
Variety.com sitesinden Geoff Berkshire, ‘Walking Dead’ dizisinden Melissa McBride ile Carol’un kurabiyelerini, Daryl’i ve Alexandria’da çevirdiği gizli kapaklı işleri konuştu. Volkodav Reyiz de sizin için çevirdi.

The Walking Dead’de Carol’a bulaşmamak gerek. Melissa McBride’ın canlandırdığı ve hayranların favori karakterlerinden olan Carol önce zorba kocasını atlattı, kızının zombiye dönüşmesine maruz kaldı ve pek çok dostunu kaybetti (Lori, Tyreese, T-Dog, Hershel), grubundan sürgün edildi, sosyopat bir çocuğu (Lizzie) öldürmek zorunda kaldı ve bir araba kazasına uğramasına rağmen hayatta kaldı. Şu aşamada The Walking Dead’de yenilmez olarak görülebilecek birisi varsa bu Carol’dur.

İşte tam olarak bu nedenle Carol’un Alexandria’da sergilediği mutlu, zavallı ev kadını rolüne bürünmesi çok komik bir hamle olarak göründü. Ta ki 13. bölüme kadar. Carol'un Alexandria silah deposunda zavallı bir çocuğa karşı sergilediği monolog inanılmazdı. “Eğer gördüğünü herhangi birine anlatırsan, aylaklar geldiği zaman kaçamayacaksın, çığlıkların duyulmayacak ve canlı canlı yiyecekler seni ya da sessiz kalacaksın ve kurabiye yiyeceksin bir sürü kurabiye” okurken bile tüyleriniz diken diken olmuyor mu?

Variety, "Peki Carol ne tarz kurabiyeler pişiriyor" diye sormuş, röportajda, “Küçük bir parça çikolata ve gizli hammaddeler ile kıyamet kurabiyeleri” diyor cevaben Mc Bride. Variety Dergisi, 13. bölüm yayınlanmadan önce Mc Bride ile o sahnede Carol’un aklından geçenleri, Daryl’in son dakikada karar değiştirmesini Alexandria’da sergilediği karakteri ve Tyreese’in ani kaybını konuştu. Buyurunuz!

S: Carol’un Jessie’nin oğlunu tehdit ettiği sahne tam “Vay Canına” dedirten bir andı. Daha önce Karen ve Lizzie’yi öldürdüğünü biliyoruz peki kendisini kurtarmak için masum bir çocuğa zarar verebilir mi?
Aslında tehdit etmiyor, başına bunlar gelebilir diyor. Ama bunu söylerken vücut dili tam olarak bunları yapabileceğini ifade ediyor. Yakalanırsa o kadar zor bir duruma düşecek ki çocuğu iyice korkutmak zorunda. Bu dünyada silahsız dolaşmamaları gerek, aslında çocuğa gerçek dünyadaki tehlikeleri anlatıyor bir yerde. Başına bunlar gelebilir diyor. Burada tehlike hem zombiler hem de diğer insanlar bu söz konusu olduğunda Carol gerçekleri olduğu gibi söylüyor. Sulandırmadan, şekerle kaplamadan. Bunu yaparken de çocuğu tehdit etmekten gocunmuyor.

Bu bana Hapishane'de yaşarlarken Carol’un çocuklara kendi kendilerini korumayı öğretmesini hatırlattı. O olay da Sophia’nın kaybından sonraydı yanılmıyorsam.
Evet, orada “Oh bir çocuk daha” duygusu var, O sahne çin Bear McCreary’nin yarattığı müziğe bayılıyorum. Rüya gibi ve bazı yerlerde de kabus. Oldukça hipnotik.

Beth ve Tyreese’in ölümlerinden sonra Carol, Daryl’e ben hissedemem ama sen üzüntünü yaşamalısın diyordu. Sence Sophia’nın, Mika ve Lizzie’nin kaybından sonra içine mi kapandı? Bir şekilde ördüğü duvarı yıkacak mı?
Kesinlikle, bir savunma mekanizması geliştirdiği ve olayları ayrıştırdığı kesin. Yapması gerekenleri yapabilmek için duygularını bir kenara bırakması gerek. Aslında çok duygusal bir insan. Bu şekilde hayatta kalabiliyor. Sürekli hareket halinde, sürekli ileriye doğru koşarak. Belki de duracağı br zaman da gelecek. Alexandria’nın temsil ettiği değerleri seviyorum ve bu noktaya gelene kadar attığımız adımlardan da memnunum.. Bir şeyi bir kere öğrendin mi artık onu unutamazsın. Carol bunu biliyor. Gerçek olduğunu düşündüğün her şeyin bir anda yalana dönüşmesi mesela. Carol bunu da çok iyi biliyor. Ed bunu gösterdi, Terminus bunu gösterdi böyle bir duyguya tutunarak ilerlemek mümkün mü?

İleride Daryl ve Carol arasında fikir ayrılıkları olacağa benziyor, özellikle Daryl "silah gerekmiyor" dedikten sonra. Daryl’in bu cevabı hakkında görüşü nedir?
Bence ne düşünmesi gerektiğini bilemiyor. “Bir dakika ne oldu şimdi?” der gibi bir hali var. Daryl tehditleri ve riskleri biliyor. Herkesin çabalaması konusunda hemfikirken Daryl bir anda fazladan koruma istemediğine karar veriyor. Bu çok huzursuz edici bir durum.

Alexandria hikayesini okuduğun zaman ne düşündün? Çamurda debelenmekten sonra çok büyük bir değişiklik.
Tam olarak “Şunu bir daha anlatın, çekimleri yaptığımız şehirde bir kasaba mı inşa ediyorsunuz?” tepkisiydi, o bölgeyi biliyorum, çok güzel bir mahalle. Ana kampın nerede olacağını sordum, hemen dibinde dediler. Hey dedim, hem çok temiz hem de çok uygun. Bu harika bir his ama konforlu olması garip geldi, tıpkı dizideki karakterlere garip geldiği gibi.

Bu Carol’un duyguları konusunda yardımcı olmuştur sanırım. İki farklı insan türü var Michonne gibi Alexandria kurtuluşumuz olacak diyenler ve Carol gibi temkinli tedbirli yaklaşanlar.
Neyin ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Elbette bütün bu sefaletin bitip başka bir hayatın başlaması yönünde bir istek var. Normale dönme isteği, yaşama isteği. Ama aynı zamanda normal olan ne? Kimin normali? Normallerimiz aynı değil ki. Alexandria halkı naif mi? Yoksa biz mi fazla travmatize olmuşuz? Ve neden bize bu kadar güveniyorlar?

Neden Carol ev kadını taktiği uyguluyor? Sanki irticalen yapılıyor ve Rick ile konuşulmamış bir plan?
Evet, bence de bu onun kararıydı. Başımıza tüm bu gelenlerden sonra Alexandria’da olan biteni anlamanın en iyi yolu belki de kimsenin korkmayacağı bir insan rolü oynamak. Bu sayede her yere girip çıkabiliyor, ortada hala bir tehdit var ve bu ölüler değil hayatta kalanlardan geliyor.

Daha önce defalarca gördüğümüz gibi...
Evet defalarca gördüğümz gibi. “Buraya gelenler hayatta kalır”? Mmhmm, tabii ya. Her şey görüntü, görüntüler aldatıcı, Carol da bunu biliyor ve kullanıyor.

Carol’un yeni kıyafetleri çok komik. Daryl’de geçen hafta "komik olmuşsun" demişti. Kıyafetleri ilk gördüğünde ne dedin?
İçimden "Wow!" dedim. Senaryoyu önceden vermedikleri için habersizdim. Ne oluyor, dedim, kıyafet tasarımcısı, "tebdili kıyafet olacaksınız" dedi. Hmm dedim, bu ilginç olabilir. Peki ne kadar sürecek bu iş?

Andrew Lincoln’u ilk kez sakalsız görmek nasıldı? Onu sinek kaydı traşlı görünce tepkin ne oldu?
Sahneyi bitirdiklerinde oradaydım. Çok garipti. Onun da yadırgadığını söyleyebilirim. Sakaldan kurtulduğu için mutlu ama aynı zamanda hala Rick gibi. Wow, herkes çabalıyor. Michonne’u elbise giyerken görmek de garip mesela.

Çok sert değişimler bunlar
Evet ama hepsi normalleşme temasıyla uyumlu aslında.

Carol’un Deanna’nın mülakatı sırasında “O muhteşem şapşal adamı her gün özlüyorum” derken, korkunç eski kocası Ed ile ilgili yalan söylediğini biliyoruz.
Tam olarak gerçeği söylemiyor!

Doğru. Peki bunda gerçek payı var mı? Ed’i düşünmek ona acı mı veriyor?
Sanırım pişmanlık var. Hiç bir şey göründüğü gibi değil, Carol her şeyini verdiği bir adam tarafından o kadar aldatılmış ki mülakatta bahçevanlık yaptım, çamaşır yıkadım, Ed’e yemek pişirdim diye anlatıyor. Elbette bu doğru, o insanlarla iyi geçinen birisi, ama kişiliğinin bir yanı Ed’in zalimliği yüzünden yara alıyor. Muhtemelen ilk başlardaki şapşal, muhteşem adamı özlüyor zalim olan Ed’i değil. Yalancı olan gülümsemesi.

Deanna poker oyuncusu olduğunu söylemişti, Carol’un blöfünü görüyor mu? Yoksa Carol iyi bir blöfçü mü?
Bunu göreceğiz… Ama Carol daha çok satranç oyuncusu gibi.

Carol Tyreese’in öldüğü bölümde geri plandaydı, ve onun tepkisini göremedik. Bu senaryoda böyle miydi yoksa senin düşündüğün bir detay mı?
Bu konuda yazılı bir şey yoktu, ama ortada çok büyük bir kayıp vardı. Carol bu kayıplara çok üzülüyor ve öfkeleniyor, tavrı “Lanet olsun” tavrı, sevdiklerini kaybetmekten hoşlanmıyor. Bu nedenle duygularını baskılıyor. Daryl öyle değil, onun vicdan azabı var ve bununla yüzleşmeli. 10. Bölümde Maggie’nin arabanın bagajındaki aylakla ilgili söylediği bir söz var. “Bagajı kapattım ama hala orada” işte kapat kapatma hep orada olacak bununla yüzleşmek gereğini yapmak zorundasın.

Chad L. Coleman’ın (Tyreese) son bölümünde sette miydin?
Evet, çalışmasını izledim ve hayran kaldım. Mükemmel biri. Onu çok özlüyorum ve başka işlerini görmek istiyorum. Oyunculuğu beni bambaşka düzlemlere taşıdı.

Peki Brighton Sharbino (Lizzie) and Kyla Kenedy (Mika) tamamlayıcı cameo rollerini oynarken orada mıydın?
Onları kasabada göremedim ama daha sonra buluşmalarda karşılaştık. Onları 5. Sezonda flashback ile görmek iyi oldu.

10. Bölümde samanlık sahnesinde herkesin fırtınadan aylaklara karşı kapıyı tuttuğu sahneyi nasıl çektiniz? Nasıl bir histi?
O sahneye bayıldık. Kollektif bir efordu kamp gibi. Oyuncular arasında o kadar büyük bir sevgi ve paylaşım var ki. Herkesin kafası diğerinin bedenine gömülmüş vaziyette dışarıdaki kötülüğe karşı birleştik. Çok yakınlaştığımız bir sahneydi. Ve herkesin ayrı ayrı duygusunu yakalamak için sahneyi defalarca çektik, herkesle aynı gerçekliği yaşamayı hiç bu kadar hissetmemiştim. Hem karakter hem de aktris olarak. Çok yorucuydu ama çok çok güzeldi.


Kaynak: Variety
Röportaj: Geoff Berkshire
*Çeviri: Volkadov Bey tarafından yapılmıştır.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER