2014 Cannes Film Festivali Belirli Bir Bakış Bölümü Jüri Ödülü, 2015 Altın Küre Ödülleri Yabancı Dilde En İyi Film Ödülü ve 2015 İsveç Yabancı Dilde En İyi Film Ödülü Turist'in yönetmeni ve YouTube hayranı, Ruben Östlund filmin çekim
aşamasından Titanik filmindeki gibi kahraman erkek hikayelerinin
birer mit olduğundan bahsetti. İşte meraklısı için çok özel Ruben Östlund röportajı. Bu arada unutmayınız film, 6 Şubat'ta sinemalarda..
Film yapımcısı, İsveçli yönetmen Ruben Ostlund özellikle dördüncü
uzun filmi Force Majeure- Turist'te çatışmayı yansıtmaktan korkmuyor. 5 milyon
dolara en büyük bütçeli ve 50’den fazla ülkeye dağıtımı yapılan filmi,
dünyada her zaman tartışılan cinsiyet sorumluluklarını ve beklentilerini
ele alıyor.
Youtube videosunda çığ düşmesi sırasında bir ailenin kayak
merkezindeki görüntüsünden esinlendiği filmde, yönetmen konuyu başka bir
noktadan bir baba figürünün örnek koruyucu rolünü terk edişiyle ele
alıyor.

“Toplum ve Hollywood hala erkeği aksiyon filmi kahramanı olarak,
ailesinin başı dertte olduğunda onlar için savaşan biri olarak ele
alıyor. Hayatta kalma içgüdülerini incelemek çok etkileyici ve eşinizin
istediğiniz, beklediğiniz şekilde davranmadığı fikri oldukça ilginç”
diyor.
‘Araştırmalara göre felaketlerden ve rehin alınma gibi trajik olaylardan kurtulan çiftler genellikle boşanıyorlar.’
Yaptığı çalışmalar sırasında yönetmen Östlund, sosyolojik
araştırmalara göre silahlı soygundan kurtulan çiftlerin genellikle
boşandıkları sonucuna ulaşmış. Costa Concordia’da ve diğer gemi
facialarında genellikle erkek yolcular ve mürettebat, kadınları ve
çocukları kendilerini korumak için terk ediyorlar.
“Titanic bir mit. İnsanlar stresli durumlarla karşılaştıklarında
aptalca şeyler yapabilirler. Bu olayda çığ, hayatta ve ilişkilerde
karşılaştığımız günlük mücadeleleri bitiriyor, bu mükemmel çekirdek aile
kavramını yerle bir ediyor”
Filmde rol alan oyuncular da çok önemli bir yer tutuyor: Lisa Loven
Kongsli’yi (Anne Ebba) ve Johannes Kuhnke’yi (Baba Tomas) bulmak
Östlund’ün bir yılını almış. Elemelerde ve provalarda oyuncular en
gerçekçi biçimde İsveç’in ideal çiftini oynaması için zorlanmışlar.

“Oyunculardan diyalogları doğru bulmadıklarında bana söylemelerini
istedim, bu yüzden senaryonun üstünde birlikte çalıştık. Benim için,
önemli olan şey konuşmaların zorlama gibi hissedilmemesi ve konuşmanın
doğal bir biçimde akıp gitmesi. O yüzden de senaryoyu, prodüksiyon ekibi
ve oyuncularla birlikte değiştiririm”.
“Bir erkek karakterini bu şekilde görmeye alışık değiliz. Bunu çekmesi gerçekten benim için de çok zordu.”
Tomas’ın garip ağlama sahnesi film seyircisi ve yapımcıları arasında
büyük bir etki yarattı. Test gösterimi Fransa’da yapıldığında bazı
seyirciler bu sahnenin atılmasını istediler. Ama Östlund, bu tarz
rahatsız edici sahnelerin onun filmlerinin imzası olduğunu düşünüyor.
YouTube fanatiği olduğunu itiraf eden yönetmen Google’da “dünyanın en
kötü erkek ağlaması” diye aratarak esin kaynağı bulmaya çalıştığını
belirtiyor. “Seçmeleri yaparken, erkeklere derinlere inmelerini ve
acınası bir karakteri canlandırırken rahat olmalarını söyledim”.

Yönetmenler genelde bir sahne için her açıdan 40 çekim alırlar.
“Yapabilirsin” ve “Sakın vazgeçme” gibi motivasyon verici cümleler
genelde oyuncuları cesaretlendirmek için çekim günlerinin sonunda
kullanılır, Östlund’un en iyi performansı açığa çıkaracağı zamanlar ise
bu zamanlardı.
Ama Östlund için bile, bir adamı gözyaşları içinde seyretmek hiç
kolay değildi. “Bir erkek karakteri bu şekilde görmeye alışık değiliz.
Bunu çekmesi gerçekten benim için de çok zordu. Provalar için çok fazla
zaman harcadık. Johannes’e dedim ki: ‘Vücudundaki gücü kontrol etme,
bırak gitsin’. Yaptı, aslanlar gibi yaptı!”
Çekim programı yönetmenin tercihi doğrultusunda karmaşık
kompozisyonları ve çerçeveyi kabul ettirmek için tek kameraya göre
belirlendi. Kilit sahneler, Ebba’nın sarhoş bir halde Tomas’a olan
öfkesini kustuğu yemek sahnesi dahil dört gün sürdü, duyguların doğru
seviyeye ulaşmasına yardımcı olması için her oyuncuya bir gün verilecek
şekilde ayarlandı.
Filmi doğal hisleri verme konusunda güçlendirebilmek adına Östlund ve
ekibi British Kolombiya’da ve Kanada’da gerçek çığ düşüşünü filme
alarak bunu desteklendirdiler. Kayak evindeki aile sahnesi,
“İsveçlilerin kaymak için üşüştüğü” Les Arcs’ta Fransız Alplerinde
çekildi.
Bu iki çekim Göteborg Stüdyoları’nda çok az özel efekt kullanılarak birlikte yerleştirildi.

“Dram ve komedi el ele giden şeylerdir.”
Göteborg’un bir diğer yerli yeteneği Roy Andersson’a nazaran, Östlund
komedi ve dramın birbirine geçen, kriz anlarında bile el ele giden bir
şey olduğuna inanıyor. Detaylı abes sahneler, çığ düşmeden önce
“Parmesan peyniri var mı?” sorusu gibi ya da Ebba ve Tomas’ın
tartışmasının arasında Mats( Kristofer Hivju)’in komik tesellisi
Andersson’ı andıran absürd, kara komedi anları.
“Andersson’ın reklamlarını ve filmlerini izleyerek büyüdüm. Her zaman
bana ilham vermiştir; özellikle de sosyal ve siyasi konular olsa bile
İsveç’i filmlerimize entegre etmeye çalışmamız, ya da bizim dramın
yüzüne karşı gülebilmemiz gibi.”
Bu tatlı rekabet, Östlund’un da yer aldığı ve “yaşlı adam”ın son
filmi olan İnsanları Seyreden Güvercin filmiyle Venedik Film
Festivali’nde Altın Aslan almasıyla paylaşıldı.
Bu, iki yönetmenin aynı anda filmlerinin yayınlandığı ilk sefer.
Force Majeure Cannes’da Un Certain Regard (Belirli Bir Bakış Bölümü)
jüri ödülünü aldı, en iyi yabancı film Golden Globe adaylığında ilk
beşte yer alıyor ve Oscar’ın yabancı dilde aday filmleri arasında aday
adayı olarak 9 filmlik seçkide yerini aldı.

“Amerika’dan teklif aldım ama doğru projeler değildi”
Ostlund şu an yeni bir proje üzerine yoğunlaşmış durumda.
“Amerika’dan birkaç teklif aldım, ama doğru projeler değildi, pek çoğu
aşk ve romantizm merkezliydi.”
“Eğer benim için Amerikan film endüstrisine sokabileceğim bir içerik olma ihtimali olsaydı, bu ilginç olabilirdi” diyor.
“Burada İsveç’te, İsveç Film Enstitüsü ve özellikle Film i Vast ile çok
güçlü iş ilişkilerim var. Onlar bana ve yapımcı şirketlerime yaratıcı
kontrol vadediyorlar ki bu benim için çok önemli bir şey.”
Östlund, bütçesi artınca İngilizce filmlerde olduğu gibi yapımcı
ortaklıklarla devam etme seçeneğini göz ardı etmedi. “Yapımcı ortağım,
Erik Hemmendorff, bu riskli bütçeleri (YouTube videosu) Şangay
Kulelerine tırmanan iki adama benzetiyor” diyerek espri yapıyor.

Bir sonraki filminin merkezi; kent meydanı
Yönetmenin bir sonraki filmi kent meydanlarını konu alacak; İsveç’in
artan evsiz nüfusu ve bunun yarattığı sonuçları inceleyen, artan
güvenlikli yaşam alanlarıyla ilgili bir film olacak. Yazım aşamasının
başlarında olduğu senaryo, insanların diğerlerine yardım etme konusunda
alacakları sorumluluklara dair nerede zorlanacaklarına değinecek.
“Eskiden insanlarla sokaklarda konuşurduk, birbirimize yardım ederdik.
Şimdi bunu yaptığında bir tehdit olarak algılanıyorsun. Bu kavramı
farklı yollarla nasıl değiştirebileceğimizi inceleyeceğim. Eğer
yorgunsanız, açsanız, ağır bir bavul taşıyorsanız, kent meydanında
durabilirsiniz ve insanlar size umutla yardım eder. Bu toplum için bir
metafor. Başkaları için empati kurmak gerektiğinde ne tür kurallara
sahip olmalıyız?”