“Nasılsın?
Herkes ‘naber?’ diye sorar ve ‘iyiyim’ deyip geçeriz. Fakat ‘nasılsın?’ın
cevabı derindir.” Malum bu
röportaj serisinde her oyuncudan bir sonraki isme sormam için soru istiyorum.
Ahsen Eroğlu’nun bu sorusu, benim son RaniniTV Ekspres 15 Soruda röportajım
olduğu için maalesef havada asılı kalacak. Fakat galiba pek çok kişinin yine
“iyiyim” diye cevaplayacağı bir soru olmaya da devam edecek. “Nasılsın?” ve
“naber?” arasında bir ayrım yapamam ama kesinlikle hayatın en basit olsa da
geçiştirmede her birimizin dünya markasına dönüştüğü soru olabilir bu.
Muhteşem
Yüzyıl Kösem ve
Anne’nin ardından
Kızlarım İçin’de rol alan Ahsen’in gelecek projeleri konusunda
herhangi bir şey diyemem ama bu röportajın ardından sabırsızlıkla astronotu
canlandırdığı kısa filmi beklediğimi söylemem gerek.
1- Canlandırdığınız karakteri özetleyecek beş anahtar kelime. Kızlarım
İçin’deki Suna için güçlü, olgun, mantıklı, çalışkan ve
ilkeli kelimelerini seçebilirim.
2- Canlandırdığınız karakterin tek bir özelliğine sahip olacaksınız;
hangisini seçerdiniz?Mantığı
devreye sokarak kararlar almak duygusal insanlar için zordur. Ben de gizli bir
duygusalım; bu yüzden canlandırdığım karakterin mantıklı oluşuna imreniyorum.
3- Oynadığınız diziyi / filmi veya tiyatro oyununu bir yemek,
canlandırdığınız karakteri de malzemelerden biri olarak düşünecek olursanız;
diziyi, filmi ya da tiyatro oyununu hangi yemeğe benzetirsiniz ve
karakteriniz olmasa hangi malzeme eksik olurdu?
Her iş biraz zeytinyağlı biber dolması değil midir? (gülüyor.) Harcını
iyi oluşturursanız tadından yenmez. Bir de hani o en son üzerine gezdirdiğiniz
mis gibi zeytinyağı… Herhalde ben o son dokunuş oluyorum. Ekibin enerjisini
tamamlayan o küçük parça…
4- İlk audition’ınızı hatırlıyor musunuz; nasıl geçmişti?
Hatırlamaz olur muyum? Hızlı kararlar almamız gereken bir iş
yapıyoruz. Karakter analizi ve audition metni geldiğinde hemen analiz edip o
role girmek gerekiyor. Sabah gelen audition’a bir gün boyunca aralıksız
çalıştım. Gecenin bir yarısı menajerimle birlikte çektik. Hunharca ağlamam
istenmişti. Kayda girdik ve tüm gücümle odaklanıp ağladım. Çıktıktan sonrasını
hatırlamıyorum (gülüyor.)
5- Bugüne kadar sette yaptığınız en komik hata nedir?
Tüm
ekip hazır ve kayıttayız. Yürümeye başladım. Partnerime bir adım kala yere
kapaklandım. Kimse “kestik” demedi. Ben de oyunu yerde vermeye devam ettim. Sahneyi
kaydettik. Rol arkadaşım muhteşem bir ciddiyetle oynadı. Neden kesmediklerini
sonradan anladım. Başından beri kadraj dışıymışım (gülüyor.)
6- Şu an / son olarak oynadığınız dizide, filmde veya tiyatro oyununda
sizin ya da başka bir karakterin söylediği, en sevdiğiniz replik
nedir?
“Kitaplar
seni hayal kırıklığına uğratmaz.”
7- Bir bölümlüğüne / sahneliğine oynadığınız herhangi bir işteki
karakterinizi ekipten başkası canlandıracak. Kimi o rolde görmek isterdiniz?
Aynı şekilde siz de başka bir karakteri oynayacaksınız. Hangisini seçerdiniz?
(Yaş, cinsiyet vb. etmenleri düşünmeden.)
Anne dizisinde Gonca Vuslateri’nin hayat verdiği
Şule karakterini canlandırmak isterdim. Yükseklerde oynamak her zaman kolay
görünür ama en zoru hep aynı tempoyu tutturmaktır. Delilik sınırında
karakterleri oynamak hep ilgimi çekiyor.
8- Ergenliğinize döndük; sevdiğiniz bir ünlünün fotoğrafını tişörte
bastıracaksınız. Bu kim olurdu? (Yerli / yabancı fark etmez.)
Odasına
posterler asarak ergenliğini geçirenlerden biri olmadım ama dönemine verdiği
ilham ve doğallığıyla Audrey Hepburn’e karşı büyük hayranlığım var. Bir de
özellikle disiplinli yaratıcılığıyla sanırım Michael Jackson, tişörtlerimin
üzerinde olurdu.
9- Karşınızda zaman makinesi var; hangi dönemde, hangi şehre
ışınlanmak isterdiniz?
Woody
Allen’ın Paris’te Gece Yarısı
filminde de vurguladığı gibi her dönem, bir önceki dönemin muhteşem yaşantısını
altın çağ zanneder. Sanırım geçmişe hep özlem duyuyoruz. Fakat bilmediğimiz şey
gelecek. Kendi zamanımdan sonrasını –eğer bir gün bilim bizi ulaştıracaksa-
uzay çağını görmek çok isterdim. Yakın zamanda bilimkurgu temalı bir kısa
filmde bir astronotu canlandıracağım; bu yüzden oldukça heyecanlıyım.
10- Bugüne kadarki en büyük çılgınlığınız nedir?
Tamamen özgür geçirdiğim
tüm anım çılgın. Çizerken kafamın içi çılgın, sahneyi oynarken de bedenim. Fakat
geçtiğimiz yaz Londra’da yaşadığım maceralara birinciliğe oturur. Harita
kullanmadan tüm Londra’yı yürüyerek dolaşmaya çalıştım. Yol üzerinde denk
geldiğim tüm müzelere girdim, parti ve davetlere katıldım. Yorulana kadar dans
ettim, kaldığım evi dört saat aradım ve bulamadım. Şehrin merkezine geri dönüp
bir posta daha dans ettim. Pes edip harita kullanmaya karar verdiğimde 22
saattir yürüyordum. Uzun zamandır böyle deşarj olmamıştım.
11- Hangi dizileri takip ediyorsunuz ve onları izlerken yanında yemesem
olmaz dediğiniz abur cuburlar neler?
Kuruyemiş
kemiriyorsam The Handmaid’s Tale. Kucağımda
bir kova patlamış mısır varsa Sense8. Güzel
bir yeşil çayın yanında meyvelere görürseniz The Crown. Söz konusu Rick
and Morty ise kesinlikle cips.
12- Güne bir kitabın dünyasında başlayacaksınız; öğlen bir dizinin,
akşamı da bir filmin dünyasında geçireceksiniz. Hangilerini seçerdiniz?
Sabah
bir Nazım Hikmet romanına uyansam, mekanlardan ve zamandan kopsam… Öğlen Extras’ın sarkastik gerçekliğinin içinde
olsam. Akşam Call Me by Your Name’in
İtalyası’nda serin bir akşa yemeği hiç fena olmazdı.
13- Oyunculuğun en çekilir ve çekilmez yanları neler?
Kendini yenilemekten daha
iyi bir his var mıdır? Oyunculuk sürekli bir yenilik, canlılık ve ışıltı
getiriyor. İnsanı dinç ve sağlıklı kılıyor. Olmazsa olmaz ama zor tarafı ise
bir süre sonra hazdan kopuyorsunuz, girdiğiniz her ortamda gözlem yapmak;
izlediğiniz her oyunda, filmde veya dizide bir ilham aramak keyif almayı
imkansız hale getirebiliyor. Bir nevi insanların kafa dağıtmak için yaptığı
aktiviteler bizim mesleğimizin bir parçası.
14- Kapitalizm, feminizm, sosyalizm, elitizm... Hadi, bunların yanına
bir tane de siz yepyeni bir “-izm”li kavram ekleyin.
Freeist. Öyle bir özgürlük
olsun ki herkes istediği gibi yaşayabilsin ve üretebilsin.
15- Bir sonraki oyuncuya sormam için senden bir soru rica etsem…
Nasılsın?
Herkes “naber?” diye sorar ve “iyiyim” deyip geçeriz. Fakat “nasılsın?”ın
cevabı derindir.
RaniniTV Ekspres 15 Soruda bölümünün önceki konuğu Batuhan
Bozkurt Yüzgüleç’in sorusu:
Oyunculuk
dışında yakın olduğun başka sanat nedir?
Dört yaşımdan
beri çizim yapıyorum. Kendimi oyunculuktan sonra en yakın hissettiğim alan
resim.
Röportaj: Cansu Uras
Fotoğraflar: Emre Yunusoğlu