Çocukluğum
ve tiyatro kavramlarını yan yana getirirsek ortaya çıkacak manzarada
başrollerden biri şüphesiz Otogargara olur.
Beşiktaş Çarşı’ya ilk defa adım atmış ve o yıllar kıyıda köşede kalmış gibi
gözükse de sonra komedinin amiral gemisi olacak BKM’de ilk defa bir oyun
izlemiştim. Aradan yaklaşık 20 yıl geçti ve BKM, hâlâ söz konusu komedi
olduğunda unvanını koruyor. Hatta korumakla yetinmeyip elinde tuttuğu bayrağın
daha güçlü dalgalanması için çalışıyor. Bu yıl ikincisi düzenlenen İstanbul
Komedi Festivali de bu çabanın en son ve de canlı örneklerinden. Amacı sadece
hayatın keşmekeşi içinde insanlara kahkahayla nefes aldırma olmayan, turizmin
gelişmesi açısından ciddi bir misyon da üstlenen Komedi Festivali’nin
arifesinde BKM Genel Müdürü Zümrüt Arol Bekçe’yle bir araya geldik. Ana mevzu 18
Kasım’a kadar devam eden festival olsa da, “Neden BKM’den sağlam bir dram veya
aksiyon filmi izlemiyoruz?” sorusuyla birlikte Türkiye’de sinemanın rakamsal
gidişatı ve BKM Mutfaklar’ı büyütme fikri sohbetin uğrak noktaları arasında yerini
aldı.

● İstanbul Komedi Festivali’nin bu yıl ikincisini
gerçekleştiriyorsunuz. Bu serüvene çıkış noktanızdan başlasak sohbete…
BKM,
kurulduğu günden bu yana komediye ev sahipliği yapan bir kurum. Yılmaz’ın
(Erdoğan) bir sözü vardır çok sevdiğim; “Bizim tiyatromuz belki de içinde en
çok kahkaha atılan binadır Türkiye’de.” Gerçekten de doğru bu. Tabii ki
istisnalar olmuştur ama stand-up yapıp yolu BKM’den geçmeyen herhalde
olmamıştır bugüne kadar. Bizim kapımız her zaman yeni ve de genç yeteneklere
açıktır. Malum kendileri gelmese bile Yılmaz onları keşfedip yetiştiriyor
biliyorsunuz (gülüyor.) Çok Güzel
Hareketler Bunlar, bu gerçeğin en canlı ve güncel örneğiydi. İşin komedi
tarafının sağlamlığı zaten ortada. Bir de baktığınızda BKM’nin organizasyon
tarafı oldukça kuvvetli. Madonna’dan Justin Timberlake’e, Rihanna’dan
Shakira’ya ve Maroon 5’a sayısız dünyaca ünlü yıldızı Türkiye’ye getirdik. Son
üç yıldır malum üzücü sebeplerden ötürü Türkiye’ye yurt dışından sanatçılar pek
gelmediği için biz de ara verdik. Fakat bu süre zarfında yurtdışıyla
bağlantımız işsel anlamda hiç kopmadı. Avrupa’ya hep gidip geldiğimizde bu tür
komedi festivallerine denk geliyorduk. İstanbul bence dünyanın en güzel
şehirlerinden biri. Durum böyle olunca İstanbul da böyle bir etkinliğe ev
sahipliği yapsın istedik. Açıkçası bu festival için kolları sıvadığımızda
hayalim, “İstanbul’da Komedi Festivali var. Kasımda bir haftasonu İstanbul’a
gidelim” denilmesini sağlamak. Kültür turizmi dediğimiz kavram tam olarak da
bu. Dünyanın dört bir yanında bu yönde seyahat paketleri satılıyor. İstanbul
Komedi Festivali için de bunun yaşanmasını istiyoruz. Belediyenin, Kültür
Bakanlığı’nın da destekte bulunacağı, gerçekten çok büyük bir etkinlik hayal
ediyoruz. Beş yılın sonunda sadece bir haftayla sınırlı olmaması, bir ay
sürmesi gibi bir hedefimiz de var. İleriki yıllarda yurt dışından da
seyircileri Türkiye’ye, İstanbul’a çekebilmek için yabancı kısmını ağırlıklı
hale getireceğiz. Önceliğimiz yerel, sonra da yabancı turizm. Edinburgh Fringe
Festivali’ne baktığınızda 47 yıllık bir festival söz konusu. Ve sadece
geçtiğimiz yıl 3000’i aşkın etkinlik vardı; katalogu da iki parmak
kalınlığındaydı. Biz de hızla bu yönde yol alma niyetindeyiz.
● Bu yılki programdan biraz bahsedebilir misiniz?
Yelpazenin
geçen yıla göre daha da genişlediğini söyleyebilirim. Tamamen kadın üzerine
mizah yapan komedyenimiz de var, çocukların fazlasıyla ilgi gösterdiği Bubble
Show da. Alper Kul sağolsun festivale Hamileyim
adlı gösterisini yetiştirdi. Eşi Aylin (Kontente) hamileyken kendi
yaşadıklarını anlatıyor. Yepyeni bir oyun ve inanılmaz başarılı. Çocuk bekleyen
herkesin Alper’in anlattıklarına gözlerinden yaş gelerek güleceklerine emin
olduğum gibi arkadaşları bebek sahibi olan izleyicileri de Alper bu oyuna
çekecek. Yılmaz yine Münaşaka ile
sahnede. Eser Yenenler’den Yasemin Şefik’e, Hayrettin’den Alpay Erdem’e; pek
çok farklı ismin yolu bu yıl da İstanbul Komedi Film Festivali’nden geçecek. Mizah
olarak kim ne anlatmak istiyorsa her birine kapımız sonuna kadar açık. Hepimiz
aynı şeylere ağlasak da güldüklerimiz farklı. Bu nedenle de belli bir
standardımız yok. Londra’da Brexit şakası yapan bir komedyen izlemiştim.
Baktığınızda o kişiyi buraya davet edemezsiniz. Keza ABD’de incitmeden,
aşağılamadan ırkçılık üzerine mizah yapan dünyaca ünlü komedyenler de öyle. Çok
popülerler ancak bizde o kültür olmadığı için haliyle de o şakalar bize
geçemez. Evrensel olması tek kriterimizdi, “Ben gülüyorum”dan yola çıkmadık ve
buna göre bir program yarattık yine.
● İlk yıl biraz sessiz sedasız gerçekleşti İstanbul
Komedi Festivali, keza bu yıl da öyle. Tanıtım çalışmaları pek yapmıyorsunuz
galiba. Bilinçli bir tercih mi bu? Kulaktan kulağa yayılma, en iyi tanıtımdır
diyenlerden misiniz?
Aslında
birincisi için planladığımız tarihten vazgeçmiştik seçimlere denk geldiği için.
Fakat sonradan seçtiğimiz dönem de siyasi açıdan gergindi. Bu nedenle de
herhangi bir PR çalışması yapmadık basın bülteni yayınlamak dışında. Projeyi
programladık ve bıraktık. Size şu kadarını söyleyebilirim; hayatımda pek çok
filmlere imza attık, konserler düzenledik ama hiçbirinde Komedi Festivali’ndeki
gibi sıfır eleştiri alarak bu kadar çok “Ne kadar iyi ettiniz de böyle bir şey
yaptınız, elinize sağlık” yorumuyla karşılaşmadık. Halbuki iki yıldır sadece
yapılan etkinlikleri duyurduk o kadar. Herhangi bir mecrayı arayıp “İstanbul
Komedi Film Festivali’ne de yer verir misiniz?” demedik. Büyük bir sükunet
içinde işleri koyduk ortaya ve geri çekildik. Sabahtan gelip akşama kadar
çocuklarınızla etkinliklere katılıp akşam da onları yatırarak Uniq BKM Mutfak’a
gelebileceğiniz bir festival oldu (gülüyor.)
● Hazır Uniq BKM Mutfak’tan söz açılmışken, kale
hâlâ Beşiktaş olsa da başka bir mekânda BKM Mutfak açma fikri nasıl gelişti?
Her zamanki
gibi Yılmaz’dan gelişti (gülüyor.) Yılmaz’ın BKM Mutfakları büyütme fikri var.
İstanbul’da toplamda 4 tane BKM Mutfak olmasını planlıyoruz. Tabii bunu hangi vadede
gerçekleştiririz bilemiyorum. Uniq’teki BKM Mutfak’ta mutfak kısmı daha güçlü.
Beşiktaş’taki malum Comedy Club olarak faaliyet gösteriyor. Ancak Uniq’te
mutfağın da sanatı var. Yılmaz uzun zamandır çiftlikte yaşıyor biliyorsunuz. Yetiştirdiği
mahsullerle sürekli yeni lezzetler hazırladığı ve denediği için bunu Uniq BKM
Mutfak’a da yansıttık. Yılmaz’ın çiftliğinden peynir, yağ, mısır, portakal ve
daha pek çok ürün geliyor. Biz de pişirerek keşfediyoruz. Bu durumu açacağımız
diğer BKM Mutfaklarda da sürdürmeyi planlıyoruz. Bakalım, Anadolu Yakası’na
geçmeyi de düşünüyoruz ama önce Maslak’taki mekân tam otursun.
● 2017-2018 sezonunda BKM yapımı kaç filmi
beyazperdede göreceğiz?
Vizyona
girmemiş 9 filmimiz var: Aile Arasında,
Deliha 2, Cebimdeki Yabancı, Sen Kiminle Dans Ediyorsun, Acı Tatlı Ekşi, Bizim
Köyün Şarkısı, Cici Babam, Düğüm Salonu, Kral Şakir.
● Filmleri seçme aşamasında nasıl bir sistem söz
konusu?
Aslında
herhangi bir sisteme uyamıyoruz çünkü filmleri belirleme de bir müzik festivali
line-up’ını oluşturma ile aynı kapıya çıkıyor. Bu sene hedeflediğiniz bir
müzisyen bir iki yıl sonra gelebiliyor. Sinemada da misal Cebimdeki Yabancı’yı ele alalım. Aslında bu filmi konuştuğumuzda
Ferzan, İstanbul Kırmızısı’nın
prodüksiyonuna yeni başlamıştı. Arada Napoli’yi
çekti. Uzun süredir kafamızdaydı yani bu film. Deliha 2’yi de ilkinden kısa süre sonra çekmek istedik. Ancak araya
hem Görümce girdi hem de Gupse’nin
hazırlanması gerekiyordu. Bize kalsa hiç ara vermezdik (gülüyor.) Bu tür
dengeler söz konusu olduğu için biz de bir sisteme oturtmuyoruz.
● Son beş yılın gişe rakamlarına ve de gelen
izleyici yorumlarına dayanarak sizi olumlu anlamda en şaşırtan BKM yapımı
filmin hangisi olduğunu söylersiniz?
Son beş yıl
ile sınırlamadan bu soruya direkt genel bir cevap verebilirim: Düğün Dernek. Düğün Dernek’ten 7 milyon
beklemediğimizi açıkça söyleyebilirim. Bu noktada gişe konusuna da değinmek
isterim. Türkiye Box Office’inde son üç yıldır ciddi bir arıza oldu. Terör
saldırılarından ötürü alışveriş merkezleri, sinemalar vb. toplu yerlere
gitmemek üzerine geçti hafta sonları. Bizde de sinemalar, alışveriş
merkezlerinde olduğu için satılan bilet sayısı 2014 sonu 60 milyon, 2015 sonu
60 milyon 460 bin, 2016 sonu ise 58 milyondu. Tüm yapım şirketleri paylarına
düşeni kaybettiler. Bu yıl biraz toparlanma oldu ve umarım bozulmaz da. Her
şeyin daha da iyiye gitmesi için sinema sezonunun uzaması lâzım. Geçtiğimiz
günlerde Mehmet Çalışkan yazmıştı yazları insanlar sinemaya gitmiyor diye.
Maalesef bu, kültürümüzdeki büyük bir problem. Eskiden ekim ila nisan arası 25
film vizyona girerdi. Neden? Ancak şimdi bu rakam 160’a ulaştı. Sen bu kadar
kısa bir zaman dilimine fazla film sıkıştırırsan bir çare bulamazsın. Doğal
olarak böyle bir düzensizlik varken iyi ve kötü film ayrımını yapamazsın. Bununla
birlikte “Büyük yapımcı yer buluyor, küçük yapımcı yer bulamıyor” düşüncesine
de inanmıyorum. İşte, o noktada iyi film devreye giriyor. Sinemadaki gidişatı
belirleyen seyircidir, patron odur. İyi filmin önünde ne sinemacı ne de dağıtımcı
durabilir.
● Komedi, BKM’nin belkemiği evet ama sinema
dünyasında bu kadar güçlü bir kurumken neden sağlam bir dram veya aksiyon filmi
izleyemiyoruz BKM’den?
Sizin de
dediğiniz gibi komedi tabii vazgeçilmezimiz. Bu kulvarda iyi olduğumuz için
ödün de vermeyeceğiz. Sürekli komedi yaptığımız için diğer janrları
düşünmüyoruz gibi gözükse de hepsi hedefimizde var. Bu türlere de ihtiyaç
duyuyoruz ve en azından önümüzdeki sezonlar için çeşitlenmeye gitmeyi
amaçlıyoruz.