Demet Özdemir: Setteyken kendimi bir çocuk gibi hissediyorum

Demet Özdemir: Setteyken kendimi bir çocuk gibi hissediyorum
Demet Özdemir’i anlatmak için nokta atışı yapmak istersek "Hayatımıza bir girdi pir girdi" deyimini kullanabiliriz. Dram, gençlik ve fantastik türleri harmanlayan Sana Bir Sır Vereceğim adlı dizide karşımıza çıkan bu kömür karası saçlara ve de gözlere sahip genç kadın, kısa sürede fenomene dönüştü. Ardından Çilek Kokusu dizisiyle de deyim yerindeyse bu unvanı kendi kariyerine çiviledi. Şu anda Fox Türkiye’de yayınlanan No: 309’da Lale karakterinde izlediğimiz Demet’le buluşmadan önce kendisi hakkında en çok duyduğum yorum son derece mütevazı ve de muazzam bir set disiplinine sahip olduğuydu.

Nadir repo günlerinden bir cumartesi, Karaköy’deki 10 Karaköy Hotel’de bir araya geldiğimiz oyuncu için yapılan bu yorum belki az bile kalır. Pembe ve mavi tonlarında spor kış montu ve altında parlak mavi sneaker’larıyla otele giriş yapan Demet’in elinde bir tek anne kurabiyesi eksikti desem abartmış olmam. Tüm sıcaklığıyla herkesle tanıştıktan sonra kendini tamamen çekim ekibinin ellerine bırakan oyuncu, kendi rahatından çok herkesin işini son derece kolaylıkla yapmasına odaklandı. Onun için hazırlanan kombinleri giydikçe hepimizin hayran bakışlarına ürkek ceylan misali bakışlarla karşılık veren Demet Özdemir’in adının sonuna eklediğimiz ‘fenomen’ sıfatını sadece yetenek ve güzelliğiyle değil, tevazu ve sıcak enerjisiyle uzun yıllar taşıyacağı oldukça aşikâr. O zaman onunla sizin aranıza daha fazla girmeden ben çekileyim.



● No: 309 ile resmen izleyiciyi hipnotize ettiniz. Çarşamba günü yayınlanan güçlü yapımlara da kafa tutuyorsunuz. Nedir bu dizideki şeytan tüyü?
Şeytan tüyü gerçekten doğru tanım olabilir. Biz çok şanslıyız ki yapım şirketinden senaristine, kamera arkasından oyuncu kadrosuna kadar tadından yenmez bir ekip olduk. Hepimiz projeye en güzel ve pozitif enerjimizi kattık. İşte tüy burada (gülüyor).
 
● Bu iş hangi özellikleriyle seni kendine çekti? Çilek Kokusu’nun ardından farklı türde rol alma gibi bir isteğin oldu mu?
Bir sonraki rol alacağım dizi için dram projelerine öncelik vermeyi düşünüyordum ancak yapımcımız Faruk Bey (Turgut) beni arayıp No: 309’un senaryosunu okumamı istediğini söyledi. Senaryo okumaktan ayrıca keyif aldığım için severek kabul ettim ve okuduğum sırada yurt dışında olduğum halde acil şekilde arayıp bu projede yer almak istediğimi ilettim. İçime o kadar sinmişti ki başkası oynasaydı gerçek anlamda üzüleceğimi hissettim.

● Yönetmen seni deyim yerindeyse yoğurmadan önce sen Lale’nin hamurunu yoğurup onu ilk set gününe nasıl hazırladın?
Lale’nin dizide birçok karakterle oldukça önemli bir etkileşimi var. Özellikle annesiyle arasındaki iletişimi oldukça kuvvetli. Lale, dışa dönük, sosyal bir karakter olduğu halde annesi için kendi hayatından fedakârlıklar yapabilecek bir yapıya sahip. Ona karşı olan hassasiyeti oldukça yoğun. Sumru Yavrucuk gibi usta bir oyuncu ve yönetmenimiz Hasan Tolga Pulat’ın sayesinde ortak bir çalışma sonucu Lale karakterini seyirciye sunabildik.
 
● Sumru Yavrucuk’la anne kızı oynamak senin için büyük şans olmalı. Onu ve de partnerin Furkan’ı (Palalı) nasıl tanımlarsın?
Gerçekten de Sumru Yavrucuk benim en büyük şansım. Onun enerjisi ve karaktere olan inancı beni çok etkiledi ve de çok yardımcı oldu. Hepimize oyunculuk anlamında katkılar büyük. Furkan ise zaten deneyimli ve de partnerini iyi taşıyan bir oyuncu. Aynı zamanda kamera arkasında enerjisini tümüyle işine adayan güler yüzlü ve samimi bir ekibimiz var.
 
● No: 309 setine dair aklına ilk gelen en eğlenceli olay, anın nedir?
Tek bir olaydan değil de genel bir durumdan bahsetmek gerekirse, o an orada olsanız en az bizim kadar sizin de güleceğiniz birçok şey yaşanıyor. Çok keyifli bir set ortamımız var. Bu sebeple oyun esnasında bile gülme krizleri yaşadığımızı itiraf edebilirim.
 
● Dizideki favori sahnen hangisi?
İlk bölümde Lale’nin yanlış masaya oturup sarhoş olduğu ve Onur’la geçirdiği o gece.
 
● Bazen bir sahnedeki performansınızı beğenmeyip yönetmene iletebiliyorsunuz. Ancak o anki performansın yönetmeni tatmin ettiyse tekrar alınmayabiliyor. No: 309’da böyle bir şey yaşadın mı? Hangi sahneyi tekrar çekmek isterdin?
Oyunumu oynadıktan sonra ‘’kestik’’ denildiği anda yönetmenimiz için yeterli ise üzerine çok fazla düşünmemeye çalışırım. Bu da yönetmen ile aranızdaki güvene dayalı bir durum. Tekrar edilmesi gerektiğini düşünüyorsa buna uyarım.
 
● Sana göre iyi bir dizinin formülü nedir? Nasıl bir proje seni ilk görüşte âşık eder?
İyi bir senaryo ile başlayıp doğru oyunculuklarla devam eden ve tabii ki güçlü bir kamera arkası ekibi.
 
● İyi oyuncuyu nasıl tanımlarsın?
İyi oyuncu bana göre anda kalarak rolünü en gerçekçi haliyle izleyiciye sunabilendir. Önce oyuncunun kendini role inandırması gerekiyor. Bunu başarabildikten sonra izleyiciye istediğini vermiş oluyorsunuz.
 
● Sana Bir Sır Vereceğim’den sonra bir anda hayatımızda Demet Özdemir fenomeni oldu. Kraliçe arı misali seni takip eden kitleyi katlayarak yoluna devam ediyorsun. Bu ilgiyi nasıl yorumluyorsun, neye bağlıyorsun?
Bu ilgi ilk projemden başlayarak devam eden ve beni çok mutlu eden bir durum. Onları hayran kitlesi değil de ailemden biriymişlercesine yakın görüyorum. Bu enerjiyi hissettiklerini ve bu sebeple bu kadar bağlı olduklarına inanıyorum. İyi ki varlar!
 
● Oyunculuk ne zaman ve nasıl kanına girdi?
18 yaşındayken kamera arkasında görev alan birkaç arkadaşımın yönlendirmesiyle oldu diyebilirim. Önce oyunculuk yapmak isteyip istemediğimi düşünürken birden eğitim almaya karar verdim ve hızlıca çalışmalara başladım. İki yıl devam eden bir öğrenim sürecim oldu. Sonrasında Sana Bir Sır Vereceğim projesiyle oyunculuğa adım attım.
 
● Oyunculuk motivasyonun nedir?
Aslında setteyken kendimi bir çocuk gibi hissediyorum; evcilik misali. İnsan oyun oynamaktan sıkılır mı hiç? Keyif aldığım için motivasyonum hep üst seviyede oluyor.  
 
● Bugüne kadar oyunculuğuna dair aldığın, seni en duygulandıran yorum nedir?
Annemin “Kızım seni izlemek bana gurur veriyor” demesi beni en duygulandıran ve en özel yorum oldu.
 
● Televizyon sektörü her geçen gün daha da zorlaşıyor. Bugünkü koşulları ve durumu nasıl değerlendiriyorsun?
Dizi süreleri, uzun çalışma saatleri, İstanbul'un zorlu trafiği ve kaosu çok zor. Pozitif kalmak için çaba gösteriyorum ama en büyük üzüntüm kamera arkası ekibi için. Oyuncunun sahnesi bittikten sonra dinlenebilme imkânı olabiliyor ancak kamera arkası ekip hiç durmadan çalışmak zorunda. Bu sebeple dizi sürelerinin daha normale inmesi en büyük isteğim.
 
● Gelelim Demet Özdemir’e; malum bu hayatta üzerimize hep etiketler yapıştırılıyor. Seni anlatan anahtar kelimeler neler?
Aslında beni anlatan tek bir şey yok. Çok fazla duygu değişimi yaşıyorum ve çok yönlü, çeşitli biriyim. Her renk var bende, her duyguyu biraz barındırıyorum.
 
● Geçmişte dönersek nasıl bir ailede büyüdün?
Babam mizaç olarak biraz sert bir yapıya sahip, annem ise yumuşacıktır. Ablam bana karşı inanılmaz özverili, abim ise bir erkek çocuğuna göre fazla anlayışlı ve duygusal. Çocukluğum fazlasıyla hareketli ve güzel geçti. 
 
● Repo gününü nasıl değerlendirirsin? Set olsun olmasın her gün mutlaka uyduğun bir rutinin var mı?
Seti unutmak ve kendime dönmek zaman alıyor ama kendi sağlığım için bunu yapmak zorundayım. Herkes gibi arkadaşlarımla vakit geçirip hem bedenimi hem zihnimi dinlendirmeye çalışıyorum.
 
● Oyunculuğa dair hedeflerin ve hayallerin neler?
Hayalim özgürce, iyi bir hikâyeyle sinema filminde yer almak. Daha iyi bir anı olabilir mi?
 
● Rüya filmim diyebileceğin bir işte başroldesin. Yönetmen, partner ve rol; seçim senin. Aklına ilk olarak nasıl bir film geliyor?
Yönetmen Reha Erdem veya Emin Alper olurdu. Kesinlikle Sumru Yavrucuk ile sinema filmi çekmek isterim. Karakter ise çok yönlü olur ve çok duygu değişimi olan, psikolojisi üzerinde çalışabileceğim bir karakteri oynayabilirim. 
 
● Son olarak RaniniTV okurlarına neler söylemek istersin?
RaniniTV yazarları ve okurlarına öncelikle çok teşekkür etmek isterim. Bu röportaj vesilesiyle güzel bir fotoğraf çekimi ve sohbet gerçekleştirdik. Güzel bir gün geçirdik. Umarım keyif alırlar. Herkese sevgiler. 


 
KISA KISA
Son zamanlarda seni en çok etkileyen film:
Gone Girl
 
En son izlediğin film:
Allied
 
Tüm zamanların en iyi filmi veya canın sıkıldıkça açıp defalarca izleyebileceğin film:
Ghost
 
Her daim seni ağlatan film:
Ghost
 
İlk aldığın albüm:
Lana Del Rey - Dark Paradise 
 
En son izlediğin tiyatro oyunu:
Shirley
 
En son okuduğun roman:
Alfonso Signorini – Marilyn: Aşk... Ölene Dek
 
İzlediğin yabancı diziler:
Black Mirror 
 
Hayatında “başardım” dedirten an:
İlk dizimin bölüm sonu anı 
 
Kimin hayatını canlandırmak isterdin:
Afife Jale ve Piraye 
 
Oyunculuğa veda etmeden önce yapmam gereken...
Müzikalde oynamak 
 
Seyahat etmeyi en çok istediğin şehir / ülke:
Norveç
 
Seyahat etmeyi en sevdiğin şehir / ülke:
Kaş

Hayata bakış açını anlatan bir söz:
Para hırsı aptallar içindir.
 
*

Fotoğraflar: Emre Yunusoğlu
Styling: Oğuzhan Erdoğan
Styling Asistanları: Feray Bektaş & Eylem Yıldız
Saç: İbrahim Zengin (No21 Hair Design Studio)
Makyaj: Hamiyet Akpınar
Mekân: 10 Karaköy İstanbul (Sıla Koçak’a teşekkür ederiz)
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER