Geçen pazar akşamı Bana Artık Hicran De’nin ikinci bölümünü izlerken “16 yıl önceyi izliyorsak bu styling
doğru mu? Telefonlar tamam ama dekor ve kostümden şüpheliyim.” diye bir tweet
atmıştım. Birkaç dakika sonra, dizinin dekor ve tasarımından
sorumlu Dilek Pınarcı Başak “Keşke
98'i bir inceleyip öyle yorum yapsanız? Her detaya cevap verebilirim, buyrun.” diye cevap verdi. Konuşmaya başladık. Dilek Pınarcı Başak, alçak gönüllü olmasının yanı sıra, oldukça duyarlı nazik, samimi ve kendini dahi sertçe eleştirebilecek
kadar mesleğine saygı duyan biri.
Sektörün imkânları, mesleğin incelikleri ve gözden kaçanlar yani 'hata'ların
nelere sebep olabileceğine kadar konuştuk. Sohbetimizi bir röportaja çevirmek istediğimi söylediğimde de sıcak karşıladı ve birazdan okuyacağınız bu röportaj ortaya çıkmış oldu. Röportaja hazırlanırken Dilek Pınarcı Başak hakkında google'da searrch yaptım. Adını tarattıktan sonra da uzunca bir
süre ekrandan gözlerimi alamadım. Sayamayacağım kadar çok ve önemli projede sanat yönetmenliğini ve dekor/tasarım sorumluluğunu üstlenmiş. Platoların
o sevimsiz duruşuna hayat vermiş. Meğer bilmeden, yaptığı işleri ayıla-bayıla
izlemişim. Ne demişler, dünya büyük, Twitter küçük!
Dilek Pınarcı Başak dizi setinde yani iş başında..
● Sanat yönetmenliği ne demektir?
Sanat yönetmeni dekor-kostüm tasarımcıdır. Yapacağı tv dizisi ya da filmin dekor, mekân seçimi, mekânın düzenlenmesi, gerekli aksesuarların temini ve tüm çevre düzenlemesi tamamıyla sanat yönetmeninin ve ekibinin sorumluluğu altındadır. Aslında kostüm, saç, makyaj da sanat yönetmeninin sorumluluğu altına girer ama bu genelde kavgaya neden olduğu için çok uygulanmamaktadır. :) Sanat yönetmeni ışık da bilmelidir, dekor tasarımı yapılırken doğru ışığın yapılabilmesi için gerekli imkânı sağlamalıdır.
● Dekor tasarımını kısaca açar mısınız?
Bir projenin içinde dekor olması gerektiğinde,
mesela Pera'yı, Moda'yı, İzmir'i döneme göre yeniden kurmak gerekebilir işte o zaman devreye dekorcular giriyor.
Bana Artık Hicran De, Sinan ev dekoru
● “Mobilya mağazam var.” demiştiniz. Peki, bu mobilya ve
dekor/tasarım sevdası nereden geliyor?
Evet, mobilya mağazam vardı
ama 1998-2000 yılına arasındaydı. Ancak 98 krizi ve 99 depremi beni
de pes ettirdi, tekrar setlere döndüm. Piyasamızdaki istikrarsızlıklar yüzünden o dönem ikinci bir iş arayışına girmiştim. Eğitimime en yakın işmobilya
tasarımıydı, o nedenle bu alana yönlendim ama ticaret pek bize göre değilmiş.
:)" style="font-weight:bold;font-size:small">
● Projeleri kabul ederken dikkat
ettiğiniz kriter var mı?
1993’ten beri sanat
yönetmenliği yapıyorum. Genelde hep aynı yapım şirketleriyle çalışıyorum. En
çok çalıştığım yapımcı Birol Güven.
İkimiz de aynı zamanda piyasaya girdik ve 20 yıldır her projeyi beraber
yapıyoruz. Birol’un yapılarında olmayı seviyorum. Çünkü karşısındaki insana
güvenen, onun bu işi bildiğine inanan ve çok müdahale etmeyen bir yapımcıdır
Birol. Süreç Film Ali Gündoğdu ve Mehmet Yiğit Alp de çalışmayı sevdiğim yapımcılardır. Özetle iş seçerken tek kriterim var; sevdiğim işlerde, sevdiğim insanlarla çalışıyorum.
Bilmeyenler için inşaat alanı gibi görünen yer tamamlandığında sevdiğimiz hikayelerin kahramanları yaşayacak.
● Çalışmak
istediğiniz yönetmenler var mı?
Çalışmayı istemediğim
yönetmenler olduğu kesin de, çalışmayı istediğim özel biri yok. Herkesle çalışabilirim, birbirimizin
mesleğine saygı duyduğumuz sürece…
● Sihirli Annem, Bez Bebek, En İyi Arkadaşım gibi birçok fantastik kurgu klasmanında listelenecek dizilerin (genel) sanat yönetmenliğini ve dekor tasarımını yaparken hangi akımlardan etkilendiniz da da herhangi bir projeyi örnek aldınız?
Bugüne kadar hiçbir
projeden etkilenerek tasarım yapmadım. Hikayenin briefini alırım ve kendi hayal dünyamda oluşanları uygularım. Bu anlamda makarsak Mint'in mottosu olan 'Made in Turkey' hepimizi
kapsıyor. Hatta şöyle diyeyim etkilenmemek için sit-com izlemiyorum. Fantastik işlere gelince o işler bizde pek de 'fantastik' olmuyor. Genelde kültürümüzde olmadığı için yabancı kültürlerdeki mimariden, ikon ve sembollerden etkilenilerek yapılıyor dolayısıyla da olabildiğince özgün işler çıkıyor. Bir Harry Potter
yapma ihtimalimiz olmadığı için çok zorlanıyorum.
TRT 1'de yayınlanan Seksenler dizisinin afişi
● 2013 yılında 4. Antalya Televizyon Ödülleri’nde Seksenler dizisiyle 'En İyi Sanat Yönetmeni Adayı' gösterilmiştiniz.
Haberi öğrendiğiniz zamanki ilk düşüncenizi merak ediyorum. Ne hissettiniz?
Haberi 90’lar setindeyken Birol Güven söyledi. Beklediğim
bir şeydi çünkü genelde dönem dizilerini aday gösteriyorlardı. Ancak ödül Harem’e verildi. Ne diyim, bence her şey
gibi ödül törenlerimiz de acayip…
● Bu işi yapmak için okullu olmak şart mı? Üniversitede bu alanı seçecek olanlar için tavsiyeniz
nedir?
Kesinlikle! Bence yarım bir
meslek olamaz. Eğitiminiz yoksa bu meslekte yarım kaldınız demektir. Bana 500 metrekare bir plato verip "Al bu projeyi hayal et, senaryoya
uygun bir şekilde dekor ve kostümünü tasarla" dediklerinde, o projeyi anahtar
teslim her detayına kadar yapıp çekime hazır hale getirebiliyorsam bu benim
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Sahne ve Görüntü Sanatları, Dekor-Kostüm Tasarımı
mezunu olduğum içindir.
● Bana Artık Hicran
De nasıl geldi? Hikâye sizi nereden yakaladı?
Süreç Film
uzun zamandır çalıştığım bir yapım firması olduğu için geldi. İki yıl
genel sanat yönetmenliğini yaptım Süreç Film'in. Bunun dışında dönem olması etkiledi. Zaten dramalarda dönem ya da dekor olduğu zaman, içinde olmak
istiyorum genelde ya da eğlenceli ise mesela Romantik Komedi filmi ve Kaçak
Gelinler, renkli, pırıl pırıl bir
dünya yaratmak çok keyifliydi.
Bana Artık Hicran De, dizide kullanılan 1998 yılını temsil eden teknolojik araçlardan biri
● Bana Artık Hicran De'nin hikayesinin geçtiği dönemin dekor tasarımı ve sanat yönetimi açısından bakıldığında handikabı var mı?
Çok handikabı var, çünkü çok
yakın bir dönem. Hâlâ insanlar şu anda yani gerçek hayatta 90’lardan kalma mobilyalarını
kullanıyorlar ve bu durum onlarda 70-80’lerdeki gibi görsel bir fark yaratmıyor.
Kardeşim bile telefon açıp, “Niye eski telefon kullanıyor bunlar?” diye
sordu. Çünkü Hicran’nın evi gibi (tamamen baştan yaratıldı o ev) günümüzün bütün
mahalle dizilerinde var. Oysa o eşyalar 98’den de eski dönem ama hâlâ
kullanıldığı için anlaşılmıyor. Özellikle 60’lı yıllardan kalma sokaklar da aynı duruyor. Herkesin bildiği yerler, mesela Moda sokakları.. Bütün
binalar 60-70 yapımı. Mahalle çekilen yerler de keza, öyle olunca 98’i anlatan
özellikli bir şey koyamıyoruz. Ancak ileride 2014’ü anlatmak kolayca olacak. Kentsel
dönüşüm işimize yarayacak.
● Bütçe konusu sanat yönetmenliği ve dekor tasarımı için önemli mi?
Sanat bütçeleri ne yazık ki hiçbir zaman istediğimizi yapapabileceğimiz kadar geniş bütçeler
olmuyor. Ama asgari müşterekte buluşup işi kotarıyoruz. Tabii ki yüksek bütçeli işler her
zaman farklı oluyor. Çok daha içimize sinen işler çıkarabiyoruz.
Dilek Pınarcı Başak'ın dekorasyonunu yaptığı mekanlardan biri.
● Son olarak söylemek istediğiniz bir
şey var mı?
Son olarak şunu söylemek isterim, işimi çok
severek yaptım ve yapıyorum. Aslında her açıdan büyük bir sorumluluk isteyen zor bir iş yapıyoruz.
Bir ay gibi kısa sürelerde projelerin her şeyini anahtar teslim yapabilmek, yayına
yetiştirebilmek ve verilen bütçenin içine sığmak çok büyük bir sorumluluk.
Her projede (dekorlu) 60 kişinin (marangoz ekibi, demir, boya ekibi, elektrik,
ressam ekibi) tüm bu ekipleri çalıştırmak, sanat ekibini çalıştırmak ve bu ekiplerin
hepsiyle pazarlık yapıp yapımcıyla anlaştığı bütçeye uymak gerekiyor. Her şey bittiğinde de hem
yapımcının, hem yönetmenin, hem de seyircinin seveceği, beğeneceği bir iş
çıkarmak ve yayına yetiştirmek üstelik de Twitter’dan gelecek yorumlara göğüs germek var. Rahat nefes yok anlayacağınız. Böyle bir iş sevilmeden yapılamaz.
● Vakit ayırdığınız için kendim ve raninitv adına çok teşekkür ederim.
Size de ben teşekkür ederim,
iyi ki tanıştık ve bu röportajı yaptık, başarılar...
Aslı Enver hakkında yazılmış bir diğer yazıyı okumak ister misiniz?