Ortalık fena karışmış. Öyle böyle değil çok kötü karışmış. Anlaşılan o ki her iki taraftan da kayıplar var ve deli infazlar dönmüş. Özellikle cam silenlerin yaptığı infaza bayıldım. Bu tür sahneleri zaman zaman izleriz ve her defasında etkileyici olur. Bu, kaç bölümdür beklediğimiz savaşın ta kendisi. Üstelik beklediğimin aksine sadece Fargo çevresinde yaşanan bir savaş değil. Gerhardt hanedanlığı savaşı Kansas City’e kadar götürmüş. Verilmek istenen mesaj net, “sadece kendimizi savunmayız sizi de indirebiliriz.” Bence bu Gerhardtların yutamayacakları bir lokma ama en azından çiğneyebilirler…
Her savaşta olduğu gibi sürekli birileri ölürken bir yandan da cenazeler kalkar. Gerhardt hanedanlığında da cenaze vardı. Rye ve Otto’nun cenazesi… Anne Gerhardt ve Simone saldırıdan sağ kurtulmuş ama Otto’yu vurmuşlar. Hala kimse Simone’den şüphelenmiyor zira kimse o kadar aptal olabileceğini düşünmüyor. Yine susması gereken yerde konuştu ve bu sefer Anne Gerhardt’dan tokadı yedi. Hak etti mi? Bence etti. Yine ergen tripleriyle savaşın ortasında çekip gitti. Kime gitti? Kendisi de içindeyken evini tarayan adama gitti. Simone resmen asap bozuyor. İnşallah ölür.
Kara kalpaklı, koca yürekli kadın.
Tek bir 15 dakikada bir sürü şey oldu ama en ilginç haberleri polisten aldık. Ed ve Peggy kirişi kırmış, tutabilene aşk olsun. Ed o koşuyla soluğu kim bilir nerde aldı. Üstelik Dodd da kayıp. Yanlarında mı götürdüler, bir yere mi gömdüler hiçbir tahminim yok. Bu sayko çiftten her şey beklenir. Polis, Anne Gerhardt’ı sorguya aldı ama tek bir cevabı yetti, “istesem de durduramam. oğullarım çok şey kaybetti ve çok gururlular…”
Hani cam siliciler bir odayı taramıştı ya… İşte o infaz Milligan’ın da ipini çekmiş olabilir. Amerika’da zenci olmak bugün hala zordur ama yıllar önce Orta Amerika’da zenci olmak… İşte bu başlı başına bir uğraştır. Odada ölen adam, Kansas City mafyası içerisinde Milligan’ın arkasında duran tek kişiymiş. Dolayısıyla emirler değişti. Ya iki gün içinde Gerhardtları parçalayacak ya da yeni bir infazcı yollayacaklar.
Şikayet var çok ses çıkartıyormuşsunuz!
Simone meğer Milligan’a hesap sormaya gitmiş. Aptal taşra kızı işte... Milligan’la yatıyor diye her söylediğini yapacak sanıyor. Milligan’ın ise güzel bir fikri vardı. Madem iki gün kalmış, şantaj için kullanılacak bir Gerhardt’dan daha iyi ne olabilir? Fakat Milligan için işler bir kere kötüye döndü ya artık aksine çevirmek biraz zor. Lou bastı odayı.
Simone gerçekten şanslı bir kız. Polis onu tüm o pislikten çıkartırken hala polise direnmeye kalktı ya ben daha başka bir şey demiyorum. Ne var kolundan tutsa ne var?! Gerhardtlardan nefret ediyor ama Gerhardt adından aldığı yetkiye dayanarak bir polisin kasıklarına vurabiliyor ve atarlanıyor “öleceksem öleyim!” Akacak kan damarda durmuyor işte…
Biz asansörde Simone’nin tribini izlerken yukarıda neler olduğunu çok merak ediyordum ama hiçbir şey olmamış. Hatta silahlar kılıfına girmiş. Lou git dedi ama gariban entel Milligan nereye gitsin? Kansas City’de muhtemelen onu......