Diyosuuun!
"Adil Topal iticiliği" diye bir deyim gelsin istiyorum nadide dilimize ya da "ufuk psikopatlığı" diye. Sonunda beklenen karşılaşma oldu da havada uçuşan kıvılcımları gördük. Artık Bahri Umman ve Adil Topal’ın hikâyelerinin detaylarını öğrenmek istiyorum. Sanırım Adil Topal’ın kötülüğüne adapte olamadım, sadece ve saf kötü olmasının ötesini de görmek istiyorum.

Meltem senin saçının yarısı kazınırken beyninden bir parçayı da mı kaybettin? Adamın Ayşegül’ü kaçırılmış, sen hala "Abiiiğ bana bağırma, inçeem ben!” Ya ne yapacaktı? Bu adam ne etsin nerelere gitsin? Neyse ki Zülfikar’ın kaşlarıyla olan seviyeli ilişkinle beni güldürdün, oradan kurtardın biraz. Meltem ve Zülfikar bro ayağından ne zaman çıkacaklar merak içindeyim. Çünkü henüz bir atraksiyon göremedim ama bu durum asla rahatsız etmiyor, böyle yavaş yavaş çok tatlışlar. Dedem "Beşiktaş" dedin yine on ikiden vurdun. "Takımlar; futbolcular, antrenörler ve yöneticilerden oluşur. Kulüplerin ise felsefesi vardır. Bu yüzden Beşiktaş takım değil kulüptür." +95389938328 diyorum.

Sema’nın hasta olduğu o kadar yüzümüze çarpıldı ki ben Sefa-Sema sahnelerinde bildiğiniz acı çekiyorum. "Durun mutlu olmayın bak çok ağlayacaksınız” demek istiyorum onlara. Ah yine acılar içinde kıvranacağız, hissediyorum. Ama sizin ponçik çoraplarınızla evinizde patlak mısır savaşı yapmanızı sevsinler. Çok şükür dizilerde de ponçik çorap gördük, mutluyuz, gururluyuz!


Tut kolumdan çek götür beni

Sadrettin bi ara baya gitti, Meltem’i götürüyor diye düşünürken içime sular serpen o flashback sahnesi geldi. Sado çok şükür ağzımızın tadını kaçırmadın, teşekkürsün! Ancak bölümde en çok beğendiğim anlardan biri de Bahri Baba’nın Songül’e Thug Life yaşattığı sahnedeki Sado’nun bakışlarıydı. “Dinsizin hakkından imansız gelir”, “Oh, babam sağ olsun” temalı bakışları on numara idi. Yetkililer size sesleniyorum şu Songül’ün önünü alın bi artık. Ya da Ufuk’un eline mi verseydik bilemedim.

Begüm’e kızamıyorum ben artık hatta baya üzülüyorum. İntihar girişimi her ne kadar beni şaşırtmasa da bacaksız Sinan’ın sesini duyup, hayata tutunması derinden etkiledi. Hadi be Begümcüm evladına sarılsan sen de artık. Bıraksan bi Poyraz’ın peşini. Ya da komple doktorunu mu değiştirsen bilemedim ki? Ay Sinan zaten evladım olsa sevmekte zorlanacağım yeni yetme durumlarında. Hadi minik ergenim sen Calliou’lu nevresim takımlı yatağına koş ve orada ağla. Bir de sen babanın hayatını zorlaştırma.

Mete ve Defne ikilisinin ilerde ne işe yarayacaklarını gözümüze gözümüze sokuldu, anladık. Ancak “Nasıl bu kadar mı enerji sömürücü olunur”adlı çalışmayı izliyor gibiyim. Karşılarındaki insanların modunu düşüren karakterler Oscar’ına adaylar benim için.

Yine yine yeniden Pulp Fiction selamını alıyorum, Beşiktaşlılığınla gururLAN’ıyorum, öpüyorum Poyrazcım Karayelcim. Bölüm yine çok heyecanlı bitti, biri üstüme fragman atsın lütfeen!
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER