Zaman biz
fark etmeden nasıl da hızlıca akıp gidiyor değil mi? Sanki daha geçen hafta Dilara ve Cihan, Cansu için ayrılmaktan vazgeçmişti. Daha geçen ay 12. bölümü yorumluyordum. Halbuki aylar geçti üstünden ve biz bu hafta 40. bölümü geride
bıraktık. Dile kolay tam 40 haftadır Gürpınar ve Gülpınar aileleriyle bir aradayız.
Bu süreçte birçok sınavdan geçtik, Gürpınarların zirveye çıkışına da çöküşüne
de şahitlik ettik. Açıkçası Cihan ve Dilara’nın boşanacağına hiç
inanmıyordum. Daha doğrusu Dilara’nın sorunsuz bir şekilde ilk mahkemede
boşanmasını beklemiyorum. Bu konuya yazının ilerleyen kısımlarında değineceğim
ama öncelikle Hazal’dan bahsetmek istiyorum.
40. bölümün
başından sonuna kadar kulaklarımda hep Işın Karaca’nın “Yetinmeyi bilir misin?”
şarkısı dönüp durdu.
“Yetinmeyi bilir misin? Sana verdiği
kadarıyla hayatın. Hoş, bilsen de bilmesen de yara bere içinde bu yollardan
geçeceksin…”
Hazal bu
bölüm Dilara’ya hazırladığı defterle aslında iç dünyasında neler yaşadığını tüm
gerçekliğiyle hem biz seyircilere hem de Dilara’ya gösterdi. O defterde
yazanlar ile benim kalbime dokunmayı başardı. Belki de ilk defa Hazal’ı anlamak
istedim. Ayrıca sanırım bu aralar çok duygusalım. Hazal’ın Dilara’ya "Anne; karnında taşıdığın, doğurduğun ama bir
kere bile kucağına almadan başkasının kollarına verilen kızınım ben.” cümlesi
ile mahvoldum. Anlayacağınız bu defter
bana çok dokundu. Hatta Dilara’dan daha fazla dokunmuş bile olabilir. Ancak
olanların da net bilincindeyim. Duygusallıktan kör olmadım henüz.
Hazal’ın umursamaz tavırlarına, hala
yalıya taşınmak istemesine çok kızıyorum. Hazal hep daha fazlasını isteyen bir
kız. Cihan’ın onu nüfusuna almak istemesi, onun için hapishaneye girmesi hiç
önemli değil. Çünkü onun önüne ne koyarsanız koyun yetinmeyecek. Yalı’da
yaşamaya mı başladı, araba isteyecek. Beğendiği bir ayakkabının siyahını mı
aldınız, bordosunu da isteyecek. Çünkü 17 yıl boyunca bunlardan mahrum kalmış.
Hep istediğinden çok daha azını elde edebilmiş. Peki bunlar şu anki
davranışları için bahane olabilir mi? Bence hayır, elindekilerin kıymetini
bilmeyi öğrenmediği sürece Hazal bu hayatta hep Kaybedenler Kulübü'nün daimi üyesi olarak kalacaktır. Dilara ile arasını düzeltmek istemesi ve o defteri
hazırlamasının en büyük nedeni o yalıya geri dönmek yani şu an bulunduğu
konumdan daha fazlasına sahip olmak. Kendimle çeliştim değil mi? Dedim ya bu
aralar çok duygusalım diye. Hazal’a hem çok kızıyorum hem de çok üzülüyorum…
Lütfen bir
sonraki sayfaya geçiniz.