Çok güçlü kadınlar tanıdım. Ama onların en güçlüsü
babaannemdi. Hâlâ öyle aslında. Onu çok sevdiğim için değil, yıkıntıların
arasından ayağa kalkmayı her zaman bildiği için. Onun için gün, 24 saat
değildir. Sözlüğünde çaresizlik diye bir kavram yazmaz. Her şeye yetmeye,
herkesi anlamaya ve bir yandan da lavaboyu hep cam gibi temiz tutmaya çalışır. Karagül
kadınları ve özellikle Ebru da binlerce çılgın anne ve büyükannenin ortak sureti gibi çizilmiş. E ne diyelim, var olsun güçlü kadınlar!
İşin aslı Karagül hikayesinin yorgunluğunu her bölümde biraz
daha hissediliyor. İlk 40 dakika göz kapaklarımın düştüğünü hissettim. Belli ki
fragmanda sunulan gerilimi yüksek sahneleri beklemeliydik. Bu noktada kimseye
kızmak mümkün değil. Her hafta bir film süresi uzunluğunda üretilen dizi
senaryoları, deli gibi çalışan set ekipleri ve oyuncular... Eleştirmeye yüz
bulamıyorum. Karagül dile kolay dört sezondur yükünü artırarak ilerliyor. Keşke
daha makul şartlara sahip bir düzen olsa da, öyküyü daha temiz ve yalın haliyle
izleme fırsatı bulabilsek. Bu, izlediğim her iş için dilediğim bir şey. Hayat
bayram olsa dileğine denk tabii, farkındayım.
Hayır ağam saçlarım hiçbir zarar görmedi neyse ki.
Kendal dört sezondur aç, farkında mısınız? Her defasında
''Yav bir ağız dadıylan yedirmediniz be!'' diyerek topukladı sofradan. Üstelik
kullandığı maşalar, cast ajansından seçilmiş gibi fakat neylersin ki
işlevsizler. Ayşe için yolladığı kişi Kasım'la 'tuhaf' bir itiş kakış yaşadı.
Sonra hiçbir şey olmamışçasına jöleli saçlarıyla devam etti yoluna. Yeni bir
Memoli mi doğuyor?
Bakın mesele sinir bozmaksa, Elif ve Deniz bunu bir telkâri
ustasının gümüşü işlemesi gibi özenle icra ediyor. Narin ve Oğuz'un arasında
bir duvar değil Çin Seddi var artık. Fakat işlerin en kritik noktaya ulaştığı
anda bir çıkış yapacaklarını düşünüyorum. Sabri ise iyi yere dükkan açtı, tam
anlamıyla iyi yere. Akan bilgelik şelalesinin altında serin serin yıkanacaktır.
Yani şimdilik küçük cephelerde durum gayet kararında görünüyor.