Yusuf ise tam bir
muamma benim için. Gönül’le rastlaşması sıradan bir tesadüf mü yoksa ince
hesapların oyunu mu oldukça merak ediyorum. Tanışmaları biraz fazla
tesadüfe dayansa da belki de gösterilenden çok farklıdır gerçek olan. Engin
Öztürk’ün kendini ciddi anlamda gösterebileceği bir karaktere can vermesini o
kadar istiyorum ki. Ay hadi inşallah!
Karakterleri anlatırken ne kişilik özelliklerini abartarak vurgulamayı, ne de onları bir
sır küpü haline getirmeyi seçmeleri bana göre büyük bir artı. Nefes almak gibi
doğal, saat gibi tıkır tıkır -kim kimdir, ne yapar, ne eder- öğrenmeye
başladık. Ve karakterlerle tanıştırırken yarattıkları gerilimi çok sevdim.
Tekin’i gördükçe içi ürpermeyen var mı? Peki ya Gönül için endişelenmeyen?

Gönül: Şimdi koşmaya başlasam karşıya kaç saatte geçerim acaba?
Ve gelelim yazmak
için yanıp tutuştuğum kısma… Sizce de Gökçe Bahadır ve Onur Saylak’ın enerjileri
muazzam değil mi? İkisinin mutlu mesut günlerinden sahneler izlemeyi de
isterim, Tekin siyaha uzanmadan attıkları kahkahaların tadı damağımda kaldı. Çünkü birlikte muh-te-şem görünüyorlar! Gerçi tam nazar değmesin diyeceğim,
Tekin’in gerçek yüzü geliyor aklıma ama yine de şahaneler yahu!
Hatırla Gönül su gibi akan bir ilk bölümle ekrana geldi. Zaman nasıl geçti, bölüm
sonu nasıl geldi anlamadım; ‘yerli dizi yersiz uzun’ diye kıvranmadan bir
bölümü tamamlayabilmek ne güzelmiş.
Böyle bakma Tekin, böyle bakma...4 ay sonraya
Jülide ve Ahmet’in hikayesine uzanana kadar neler neler olacak kim bilir?
Hesaplaşmalar, kavgalar, kalp kırıklıkları, hüzünler, mutluluklar her şey için
sabırsızlanıyorum. Emeği geçen herkese tekrar tekrar teşekkürler... Büyük bir heyecanla yeni bölümü bekliyorum. Peki siz
Hatırla
Gönül hakkında neler düşünüyorsunuz?
Aydınlık günlerde görüşmek dileğiyle…