Bu haftaya kadar izlediğim ve sevmediğim tek bölümdü. Dizi
nerede başladı nerede bitti hiç anlamadım. Kırgın Çiçekler’i izlerken hop
oturup hop kalkarım normalde. Şimdi ne olacak, anneler çocuklarını daha ne
kadar kıracak diye beklerken dayanamayıp çoğu zaman bitsin isterim. Ama
bugün öyle olmadı. Bir iki sahne dışında heyecanlanmadım. Bittiği zaman ise ne
olduğunu anlamadım. Doğal olarak ne yazacağımı da tam bilmiyorum. Bir yerden
başlamak lazım yine de. Eh, hadi o zaman.
Sedat Bey (Kerem Kupacı) hala konuk oyuncu olarak
gösteriliyor. Diziden çıkacak mı yoksa devam mı edecek henüz belli değil. Boşanma
davası muhabbeti açılınca diziden ayrılacak mı diye düşünmedim değil. Okuyanlar
hatırlar Sedat diziye ilk girdiğinde ürkütücü bir havası olduğunu yazmıştım.
Sakin görünse de korkutucu bir havası vardı. Banu’ya hiçbir şey bilmiyormuş
gibi davranmasının tek nedeni Kader’den ilik alıp, Derin’i tedavi ettirip
arkasına bakmadan gitmek. Yani bir nevi köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyor.
Yalnız Banu Hanım'ın daha zeki olduğunu düşünürdüm. 21. Yüzyıl'da okumadan
evrak imzalamak mı kaldı Allah aşkına?
Yine mi isyan yeter ama ya!
Banu demişken ekürisi Neriman Hanım'a değinmemek olmaz.
Geçen Hafta Banu'nun ağzının payını verdiğinde “Helal olsun.” demiştim. Bu
haftada Banu'nun vicdansızlığını tokat gibi vurdu yüzüne. Öyle ki Banu kendini
savunamadı bile. Bence Neriman Hanım Kader'e yaptıkları için pişman oldu. Zaten
en başından beri Kader’i annesinden daha çok düşünüyordu. Pişmanlığını telafi
etmeye çalışması iyi güzel hoşta yaptıklarının bir bedeli olmalı. (Yazan yine
Haluk moduna bağladı. Şaka bir yana bedel kelimesi artık Güneşin Kızlarını
çağrıştırıyor bana.) Sonuçta usulsüz bir sürü iş yaptı. Çocukları canından
bezdirdi. Yurda yapılan bağışlara göz koydu, altınları çaldı. Daha unuttuklarım
vardır belki. Şimdi bize "Bakın pişman oldu zaten." deyip bunları unutturmaya
çalışmasınlar lütfen. Hayatta hep kötüler kazanmasın.
Ana kız balkon konuşmasında...
Kader'e kızdığım çok zaman oldu. Anne humması geçirip her
şeyi gözden çıkardığı zamanlarda özellikle… Kızım senin gururun yok mu? Annenin
nasıl bir kadın olduğunu görmüyor musun? Gibi sorular aldı başını gitti. Ama en
çokta annesi için Songül'ü ezip geçtiğinde içim acırdı. Sokakta ağladığı zaman
yanına gelen kadına dedi ya “Kardeşimi arayalım.” diye bende “Sonunda…” dedim.
Aile sadece kan bağı ile kurulmuyor. Doğurmakla ana olunmuyor. O beş küçük
yürek öyle sahip çıkıyor ki birbirine çoktan aile oldular aslında. Kader çatıya
çıktığında atlamayacağını biliyordum ama nasıl ineceği konusunda net bir fikrim
yoktu. Songül'e kıyamaz iner diye düşünmüştüm. Banu Hanım'ın çatıya çıkmasını
hele bende atlarım demesini beklemiyordum. Ha, inandın mı diye sorarsanız;
hayır inanmadım. Çünkü ben hala Kader için değil Kader ölürse Derin ne olacak
diye endişelendiğini düşünüyorum.
Kemal Kuaför emrinize amade. Kesim 20, boya 50.
Yazımı senaristler okuyor mu bilmiyorum ama (ego tavan)
okuyorlarsa çok teşekkürler. Sonunda Mesude'nin saçlarını boyadınız. Hayır,
Derya Artemel gerçekte çok güzel bir kadın o saç baş olmuyordu. Ama boyayı
yapan kişinin Kemal olması komikti. Tabi biz Kemal’den gülemeyecek kadar çok
nefret etmeseydik. Mesude'nin Banu ile kapışması ise tam anlamıyla
trajikomikti. İkisi de söylediklerinde haklıydı. Biri kızını un çuvalları
arasına atacak kadar vicdansız diğeri çocuğuna inanmayıp kocasını koruyacak
kadar aciz. Bunu trajikomik yapan da bu zaten… İkisi de birbirinden beterken
kendilerinin daha iyi anne olduğunu iddia etmeleri en komik komedi filminden
daha komikti. Bu cümle çok komikli oldu ama komik olmadı sanırım. Neyse nerede
kalmıştım? Mesude'nin hapse girmesi ise hiçbir hukukçuya danışmadan dizi
çektiklerinin kanıtı resmen. Artık çek veya senet yüzünden hapis cezası yok.
Ancak taahhüt verir yerine getirmezsen hapis söz konusu oluyor. Yani bugün
ihtar yarın hapis diye bir şey yok. Bende meslek büyüklerimden öğrendim. Hem
bir tanıdığın başında böyle bir dert vardı hem de dizide denk geldi iyi oldu.
Her ne kadar hukuk öğrencisi de olsam bu konuyu net bilmiyordum çünkü. Eğer
danıştığım kişilerden okuyanlar varsa yanlış anlamasınlar ben dizi için
sormamıştım. Bunu da belirttikten sonra yazıma devam ediyorum.

Güya evlenmek istiyor. Hani yüzük hani?
Eylül’ün fedakar kız olayından sıkıldım artık. Anladık
annesinden bir türlü vazgeçemiyor da hapisten çıkarmak için Nazan Hanım'a
gitmek nedir? Her zaman yanında olan Serkan'ı seni yetimhaneye bırakan annen
için gözden çıkarmak nedir? Yani şimdi sizce Eylül fedakarlık mı yaptı? Bence
hayır… Sadece kendini ortaya attığı ile kaldı. Mesude o parayı verenin de Kemal
olduğunu düşünecek bir süre. Fragmanda Nazan Hanım ile konuşmalarına bakılırsa
öğrenmesi çok uzun sürmeyecek ama bir süre “Kemal’im komadı beni oralarda.”
diye ortalarda dolaşması olası. Serkan bu ilişkinin fedakar tarafı. Ailesine
rağmen vazgeçmiyor Eylül’den. Bu olaydan da kurtulurlarsa Serkan sayesinde olur
herhalde.
Güzel bakan adamlar listesine aday. Bir Selim Serez olmasa da...
Bir de neyden sıkıldın derseniz? Hastane sahnelerinden
sıkıldım. Önce Cemre sonra Tevfik bugün Defne… Biraz ara verin artık. Defne'nin
Gökhan’a kafayı takmış olmasının tek iyi tarafı olabilir o da Cemre’yi ihbar
etmemiş olması. Defne gelip olayları karıştırmadan önce Cemre ve Gökhan
arasında bir şeyler başlamak üzereydi. Birlikte yemeğe çıktıklarında Cemre'nin
utanması, bu durumun Gökhan’ın hoşuna gitmesi gibi… Ama ben hala Gökhan’ın
Cemre’yi anlamadığını düşünüyorum. Cemre'nin hala eskisi gibi burnu havada biri
olduğunu düşünüyor ve Cemre'nin kendisini anlatması için şans vermiyor. Hani
Emine Hanım'ın dediği gibi balık ekmek yeseler, sahilde yürüseler, birbirlerini
kırmadan dinlemeye çalışsalar çok daha güzel olur bence. Gerçi bir süre Defne
aralarında sorun olacak sanırım. Zamanında Eylül’ün Cemre ve Serkan'a yaptığı
gibi Cemre’de Gökhan ve Defne'nin arasından çekilmesi gerektiğini düşünecek.
Hele ki Defne babasını yeni kaybetmişken üzülmesin diye kendini hiçe sayacak
sanırım. Hani bir izleyici olarak bu sahneler uzasın istemiyorum ama o uzamasın
bu uzamasın bu dizi nasıl devam edecek sonra? O yüzden sesimi çıkarmıyorum bu
kez. Bekleyelim bakalım.

Geliyor beş kardeş.
Cemre ve Gökhan’a değinmişken atarlı giderli çiftimize
değinmeden olmaz. Güney Serkan'ın yaratıcı ol sözünü iyi anlamış. Havai fişek
gösterisi iyi fikirdi. Songül’ün bu duruma bağırıp çağırmak yerine mutlu olması
iyi olmuş. Çünkü fazla atar aşık usandırabilir. Güney’in yemek ısmarlayamadığı
için poğaça getirmesi peki? Yalnız orada Songül’ün bunları hizmetçiye mi
yaptırdın demesi biraz fazla geldi bana. Yani bu çocuk zengin onu da geçtim
erkeklerin mutfağa girmedikleri de bir gerçek. Demiyorum ki sevgilin var diye
komple değiş ama biraz uyumlu davranabilir. Güney Songül'ü anlamak için elinden
geleni yapıyor. Songül’de biraz onu anlamaya çalışmalı. İlişkilerini tamamen
Songül’ün istediklerinin üzerine kuramazlar sonuçta. Ayrıca Songül’cüm madem
bir adam için değişmek istemiyorsun (azıcık bile) Güney’in senin için tamamen
değişmesini beklemek biraz haksızlık olmuyor mu tatlım? Birazcık empati fazla
bir şey istemiyoruz gerçekten bak. :) Bir de Güney Nazan Hanım'a "Annemler biliyor ceza aldığımı." dedi ya annesiyle babası nasıl tepki verdi biz de görsek tadından yenmez hani.

Ya kapı ya telefon kurtuluş yok size gençler...
Feride ve Toprak çifti oldu. Hem de çok tatlı oldular.
Feride'nin Toprak'a eşlik ettiği sahnede seçilen müzik söz bakımından oldukça
anlamlıydı ama iki sevgili için farklı bir şey seçilemez miydi? Hani Özgür
Çevik’in daha güzel söylediği birçok şarkı var çünkü. Feride bu bölüm saflığın
sınırını zorlayan bir diğer karakterdi. Daha geçen bölümün sonunda Neriman
Hanım'a esip gürlüyordu basit bir telefon ile kandırıldığına inandı. Hatta
Neriman Hanım'a acımaya başladı. Bence Toprak Neriman Hanım'ı Feride’den daha
iyi tanımış. Bir de Feride'nin soruşturması ne oldu? Bölüm başında kızlar
inşallah gitmez filan diye gevelediler ama ses çıkmadı sonra. Feride'nin
gitmediği kesinleşse de kızlarda rahatlasa biz de.
Beğenmediğin bölümle ilgili bu kadar yazdıysan bir de
beğensen ne olacaktı diyen varsa haklısınız arkadaşlar. Yazmaya başlarken
başlığa karar vermem bile bir saat sürdü ama sonra ne olduysa kelimeler akmaya
başladı. Haftaya daha güzel bir bölümde görüşmek üzere… Kendinize iyi bakın.
Yorumlarınızı esirgemezseniz sevinirim.
Sevgiler…