Tüm yollar düz değil Fatih..
Hayatta sadece siyahlar ya da beyazlar yok, griler de var Fatih. O yüzden koyduğun hedefe doğru ilerlerken, dümdüz gidebilmek adına önüne çıkan her şeyi ezip geçmene gerek yok. İnsan zaman zaman durup bekleyebilmeyi de yeri geldiğinde yönünü değiştirip, önündeki engellerin etrafından dolaşabilmeyi de bilmeli. Ve en önemlisi, kimse mükemmel değil, olmak zorunda da değil...

"Bana da yeriniz var mı?"
Açık konuşmak gerekirse, ben Selin'in iki arada kalan kişi olarak, Şekercizadeler ile Fatih'in arasındaki köprü vazifesini göreceğini düşünüyordum. Ancak Selin'in Fatih'in saflarına bu denli katılması da güzel olmadı değil hani. Ama buradan ne çıkacağını tam olarak kestiremiyorum. Şahsi fikrim ise şu; Selin'in Zeynep ve Fatih'in içine bu kadar karışması sadece tek bir şeye hizmet edebilir. Günün birinde Zeynep ile Fatih takıştıkları zaman, Selin'in Zeynep'i haksız görerek araya girmesine ve bu sebeple de Selin ile Zeynep arasında hır çıkmasına. Ha tabii bu uzun soluklu bir düşünce, Selin iki hafta sonra birden eve dönerse onu bilemeyeceğim...

"Kalın bu evde, birbirinizi yemeye devam edin!"
Fatih'in ardından Selin'in de ailesine sırt çevirmesine, Zeynep'in kayıtsız kalamamasını anlayabiliyorum. Ama insan biraz kendini bilmeli değil mi? Zeynep her ne kadar iyi niyetle Şekercizadeler Konağı'na gitmiş olsa da yine her şeyi berbat etmeyi başardı...

Mukaddes'i kafadan geçiyorum zaten, ama karşında Fehmi ve Gülsüm hanım da var. İnsan biraz ya, bir parça saygılı olur. Ama kime neyi anlatıyoruz? Zeynep sırf istediği hemen olmadı diye, Gülsüm ile Fehmi koşarak boynuna atlamadı diye, tüm yaşananlara rağmen bugüne kadar şahsına tek bir kötü söz söylemeyen bu insanlara da sataşmaktan alıkoyamadı kendini. Direk dikenlerini çıkarıp yaşlı başlı insanlara laf sokma hakkını kendinde gördü. Yahu insanlar onca olay yaşamış, şok üstüne şok geçirmiş. Bir izin ver, bir dur da önce yaşadıklarını hazmetsinler. Ama olmaz, hangi hadsiz fani Zeynep hanımın sözünün üstüne söz söyleyebilir ki? Zeynep saldırmaya başlayınca, Fehmi'nin o an yaşadığı şaşkınlığı ve takındığı mimikleri, bir gözünüzün önüne getirin. Adam resmen artık bu kadarına inanamadı. Peki, ya sonuç? Kendisinin bin beteri olan Mukaddes de haliyle bu aşağılamalara karşı koyamadı ve Zeynep'e şamarı indirdi...

Bugüne kadar Mukaddes hakkında neler yazdığım ve davranışları hakkında nasıl düşüncelere sahip olduğum hepinizin malumu, ancak bu sefer tek suçlu o değil. Evet, şiddet kullanması tabii ki kabul edilemez lâkin Zeynep'in o söylediklerine bir cevap verilmesi de gerekliydi... Tabii ben bunu, Gülsüm hanımın asaletine zeval getirmeden kuracağı iki kelimeyle yapmasını tercih ederdim, böylece Zeynep'in de belki utanma kavramıyla tanıştığını görürdük. Ama o zaman da aradaki problem bu kadar yükselemezdi ve Fatih'in tüm gemileri yakması için bir sebebi olmazdı. Yani bu konunun işlenişi için seçilen yolun mantığını anlayabiliyorum...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER