Bu bölüm de heyecan ile ekran karşısına oturdum. Altı
sezon, teoriler üreterek Lost izleyen
biri olarak, uçak kazaları sonrası başlayan yeni bölümler beni hep
heyecanlandırır. Uçak kazası sonrasında neler yaşandığını göremeden ekibimizin
ülkenin pek çok yerine dağıldığını ve birbirleri ile iletişimlerini kopardığını
gördük. Bir an ıssız bir adaya düştüler ve orada birbirlerini yemek zorunda
kaldılar da aralarına fesat girdi diye sandığım doğrudur. Çünkü dizi olaylar
arası bağlantıları seyirciye aktarmada cimri olduğu için neler yaşandı da
ekibin her bir üyesi yeni bir hayata başlamış anlaşılmadı.
'Jackson bensiz işleri batırmasa bari?' by Abe
Jackson, babası gibi inzivaya çekilip, video günlük
tutarak kazada kaybettikleri tedaviyi yeniden bulmaya çalışırken, anlıyoruz ki,
tüm dünyada hayvanların hâkimiyeti artmış. Dahası askeri operasyonlar başlamış. Dizi
ilk başladığından beri beklediğim şey bu idi. Ancak dizi hayvanların durumunu
zombi salgını gibi verdiği için hayvanların “haklı” isyanı yerine, insanları
tehlikeye atan saldırılarla karşı karşıya kaldık. Bu saldırıların altı iyi
doldurulamadı ve bilimsel repliklerle etkili desteklenemedi. Bu nedenle, sokakta
sarman kedi görüp korkan Jackson’ı görünce, ekran karşısında anca kahkaha
atabildim. Bunu Sinem Ülbeği
bir yazısında çok iyi özetlemişti: Okul basan kedilerde ümidi kesmeliydik!
Miyav Team
Maymunlar
Cehennemi filmindeki gibi bir isyan görseydik, Jackson ve
ekibinin karşı duruşunu kabul edebilirdim. Ancak ortada bir isyan yok.
Saldırıların nedenleri az çok biliyoruz. Bu noktada, dizi olayları Reiden Global’ın
“Nuh Projesi” ile yine de güzel bağladı. Yaşanan her şey aslında küresel
sermayenin daha fazla kar elde etme planı imiş. Nedir? Tüm hayvanları öldürüp,
enfeksiyon bulaşmamış hayvanlara yeni bir hormon enjekte edilerek yeniden
dünyada türlerinin devamını sağlamak. Bu plan işler mi bilemedim ama emin
olduğum bir şey var Reiden Global’ın CEO’sunda Tanrı Kompleksi olmalı. Yoksa
böyle bir plandan nasıl kar edilebilir ki?