İçimizdeki düşman sonun başlangıcı olacak...

Chester’s Mill tarihindeki en maceralı dört haftayı kapsayan 39 bölümden sonra, öküz (Kubbe) öldü, ortaklık bozuldu. Sezon finalinden yalnızca bir bölüm önce CBS’den gelen açıklamayla Under the Dome’un sona ereceğini öğrenmiştik. Yani aslında bir nevi, Kubbe’nin ortadan kalkacağına dair spoiler’ı resmi olarak yedik. Haliyle final bölümü boyunca asıl sorulması gereken soru “Ne olacak?” değil de, “Nasıl olacak?” idi. İyisiyle kötüsüyle üç sezonu geride bırakan Under the Dome, gayet de ucu açık bir şekilde sonlandı. Hemen değil ama belki bir gün “After the Dome” diye yeni bir diziyle karşılaşırsak, hiç şaşırmayalım.

“İçimizdeki Düşman” jeneriğe de gönderme yapan, final için güzel bir isim seçimiydi. Fakat finalin ilk yarısı oyalamaktan başka bir işe yaramadı. Kendi kendini Dawn olarak adlandıran Eva görünümlü sosyopat Yeni Kraliçe, görevine gayet başarılı hamlelerle başladı. Direniş üyelerini yakalayıp hapsetmek daha önce nasıl Christine’in aklına gelmemiş, değil mi? Kinship’in sayısal üstünlüğünden olsa gerek, baya da kolay yakalandılar oysa ki. Neyse ki, içimizde Joe gibi pazarlık yapmayı bilen süper zeki bir ergen var. Julia ve Big Jim hariç, herkesi hemencecik kurtaran Joe daha finalin ilk dakikalarında kahramanlık unvanına emin adımlarla ilerlemeye başladı. Öte yandan, ailemizin köpeği Indy’nin tasmasında taşıdığı anahtar sayesinde – Big Jim gerçekten ileri görüşlü bir adam – ve biraz da ilk defa karşılaştığımız Kyle’ın aptallığı neticesinde Big Jim ve Julia da kurtuldu. Teşekkürler Indy’cim.


Seni ben amcamın ol diye mi sevdim?
 
Under the Dome’un muhtemelen en işlevsiz karakteri Sam ve en sinir bozucu karakteri Junior arasındaki kız kavgası gerçekten görülmeye değerdi. İnanın kimin Alfa olacağı seyircinin umurunda değildi. Zaten dördüncü sezon diye bir şey olmayacak, Alfa olsanız ne olur? Junior’ın amcası Sam’i paslı demirle öldürmesi bir yana dursun, Big Jim'in biricik oğlu Junior’ı öldürmek zorunda kalması, vallahi kimsenin gözlerini doldurmadı. Bana sorarsanız, çok da beklenmedik bir gelişme değildi. Junior’ın bu kafayla üç sezon yaşaması zaten mucizeydi. Bir gün ölürse de, ölümünün babasının elinden olması mevzuya ekstra drama katmaktan başka bir amaca hizmet edemezdi.
 

Seni unutmayacağız koca yürekli küçük adam...

Velhasılıkelam beklenen oldu; Kubbe ortadan kalktı. Minik ses mühendisi Joe’nun tüm çabaları sağ olsun da kimse 8. notayı falan hesaba katmamıştı tabii. Ne yalan söyleyeyim, bu kısım bana biraz uydurma geldi. Tamam, yumurtanın yerini dolduracak bir objeye ihtiyaç vardı, onu biliyoruz. Ama ne bileyim onun radyo vericisi olması falan gerekmiyor muydu? Herhangi bir müzik bilgim yok sadece meraktan soruyorum. Kinship şarkısı/ıslığı 8 nota mı? Gerçekten mi? Yoksa son dakika mı aklınıza geldi? “Dört El” ve pembe yıldızlar mevzuları hatırlanır gibi yapılarak Norrie’nin 8. nota olmasına karar verildi. Tabii Joe boş durur mu, sadece dört haftadır tanıdığı hayatının aşkı için kendini feda etti. Seni unutmayacağız koca yürekli küçük adam...


I'm sexy and I know it!
 
Gelelim finalin biraz daha mantıklı diğer yarısına... Joe’nun kendini feda etmesi neticesinde Kubbe ortadan kalkınca, askerler hemen Chester’s Mill’de belirdi. Kubbe’nin ortadan kalkacağını ordu nereden biliyordu yahu? Pentagon da CBS’nin spoiler’ını mı yedi acaba? Neyse, giderayak çok sorgulamayacağım. “What happens in Chester’s Mill stays in Chester’s Mill” mottosuyla harekete geçen ordu, Kinship üyelerini gerçek bir tedavi bulana kadar soğuk hava deposuna istifledi. Direniş üyeleri ise yalan beyanda bulunmaya zorlanarak özgürlüklerine kavuştu. Yani tahmin edeceğiniz üzere, Amerika Birleşik Devletleri uzaylılara dair hiçbir bilgiyi halka açıklamak istemiyordu. Şahsen bu kısmın pek hayal ürünü olduğuna inanmıyorum; gerçeklik payı var. Neyse ne, Kinship, uzaylılar, Kraliçe, yumurta falan hiçbiri yok; Chester’s Mill’de dört hafta boyunca yaşananlar Aktaion Energy’nin ters giden sıradan bir deneyinden başka bir şey değil. Uyan halkım uyan...
 
Big Jim ve Junior dışında babalar ve evlatlar çekişmesinin bir diğer ayağını Barbie ve Dawn arasında yaşadık. Ne mutlu ki bu çekişme de ölümle sonuçlandı. Kazanan? Her zaman babalar! Annesine korkutucu derecede benzeyen, yarı uzaylı Yeni Kraliçe Dawn’ın “Babacığım, çok korkuyorum, seni seviyorum.” tufasına gelmeyen Barbie, kendini de kızını da uçurumdan aşağı salıverdi. Neyse ki, Julia’nın aşk dolu feryatları sonuç verdi de Barbie zincire tutunarak kendini kurtardı. Barbie finalde ölemez miydi? Çok mümkün bir şekilde ölebilirdi ama herhalde kıyamadılar kerataya.
 

Oooo kafası yeni geldi!

Klasik bir bağlama hikayesi olarak kahramanlarımızın Kubbe’nin ortadan kalkmasından bir sene sonraki hayatlarına da şahit olduk. Tabii ki onca olaydan sonra travma yaşayan tek kişi sorunlu ergen Norrie’ydi. Daha dün silah tutmayı öğrenen Norrie, saçlarını koyu bir renge boyatıp kendine orduda yer buldu. Big Jim, yaptığı pazarlık neticesinde çok istediği kahraman unvanına kavuşmakla kalmayıp, bir de saygıdeğer kongre üyesi James Rennie Sr. olmayı başardı. Julia ve Barbie macera dolu bir hayatı seçip motosikletleriyle kendilerini yollara vurdu. Hunter, Ulusal Güvenlik Ajansı için çalışırken, sevdiceği Lily de kendine saygıdeğer kongre üyesinin yanında bir iş buldu. Buraya kadar her şey gerçekten de kusursuz, mutlu son... Fakat bilin bakalım ne oldu? Kraliçe Dawn bir takım uzaylı güçleri sayesinde uçurumdan düşmesine rağmen ölmemiş, üstüne bir de öğretmen olmuş! Yeni jenerasyonun beynini yıkayabilecek daha iyi bir meslek şahsen ben bilmiyorum. Tabii ki o yavrucaklara da tarlada, bayırda yeni yumurta bulmak fen bilgisi dersi projesi oldu. İşte biten dizinin hikayesinde açık kapı bırakmak diye ben buna derim! “After the Dome” teklifimi siz bir düşünün...


Sen çok yaşa Indy! 

En azından “İçimizdeki Düşman” bizi her bölüm karşılaştığımız bir takım absürtlüklerden mahrum bırakmadı. Mesela, kireçlenen Kubbe’nin altında oksijensiz kalarak ölmek üzere olan Barbie’nin Dr. Bloom’u gömeceğim diye bir ton oksijen ve enerji harcaması gibi... Mesela, Big Jim ve Julia’nın daha önce dizide tek bir repliği bile bulunmayan uzaylı muhafızı geçmek için boşa zaman harcaması gibi... Ya da Joe’nun ametist çemberinde önceden ne yapacağını her nasılsa biliyor olması gibi... En beteri de Dawn’ın zalim ve kötü olmasının sebebini babası Barbie’nin içindeki karanlığa bağladığı o gösteri... Aman her zamanki gibi işte. En azından köpek hala yaşıyor.
 
Veda etmeden önce son bir sözüm tabii ki var: Üç senelik Under the Dome serüveni bize ne mi öğretti? Her zaman bir Kubbe ve bir yumurta vardır. Ve her zaman bu ikisi yüzünden paramparça olacak bir kasaba bulunur...
 
Hoşçakalın...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER