Quinlan
Yazının sonuna saklamak yerine en başında söyleyeyim, neffffis bir bölümdü... Quinlan karakterini düşünenden de onay verenden de Allah razı olsun. Diziye resmen birkaç basamak birden atlattı. 

Geçen bölüm gariban babası olarak bahsettiğim strigoinin adıymış Quinlan. Bir kadim olmasa da asla sıradan bir strigoi değil. Tam bir melez. Yani iki türün de en iyi yanlarını kendinde birleştirmiş. Güneşte yürüyebilmesi ve gördüğümüz kadarıyla kana olan direnci bundan kaynaklı. Strigoilerin üreme organları düştüğüne göre herhalde Quinlan anne karnındayken dönüştü. Ya da sadece masterin cinsel uzvu var ki bu ayrımcılık Eichorst'u bile isyan noktasına getirir. Nasıl olursa olsun Quinlan gibi bir tane varsa başkaları da olabilir. Bu tarz sürprizlere açık olalım.


Strigoilerden iki kat tiksiniyorum!

Aslında daha önce de melez bir vampir tanımıştık. Ona Blade diyorlardı ve o da gün ışığından etkilenmiyordu. Tabi Quinlan'dan çok daha karizmatikti ama zaten Del Toro artık ne yaşamışsa vampirleri alabildiğine iğrenç göstermek için muazzam bir çaba içerisinde. Mesela Quinlan The Vampire Diaries'e gelseydi öyle bir cast çalışması yapılırdı ki daha ilk göründüğü sahnede yüz binlerce genç kız aşık olurdu. The Strain'deki haliyle bazı facebook arkadaşlarım bile ondan daha yakışıklı.

Kendisinden bahsederken gariban babası demiştik ya, yok anam babam yok. Bu vampirlerin en iyisinde bile gram insanlık yok. Nereden baksan iki bin yaşında var. Adam insanları anlamak için Gladyatör olmuş.  Bu nasıl bir psikopatlık? Belki kana direnci var ama belli ki kansız bir çözüme çok uzak. Melez bir strigoi olarak Master'e kafa tutacak kadar güçlü ve hızlıyken insanları arenalarda öldürmek gerçekten büyük karaktersizlik.

Ayrıca söylemeden geçemeyeceğim, tamam gladyatör olması ilginç bir hikayeydi ama kapıda kalkanlarını çıkartmasıyla verilmek istenen mesaj nedir? Madem çıkartacaksın niye giyiyorsun? Havan kime?  Romalılar da uyanık tabii bu kadar iyi dövüşen birini alıp hemen komutan yapmışlar. The Strain kocca imparatorluğun tüm gücünü ona bağladı. Bir de eklediler, o zamandan bu yana balkanlar ve civarında dolanıyormuş. İşte bunu takdir ettim. Güzel, yeşil ve serin yerler. Oralarda dört bin yıl da geçer...


Gözlerim bile güzel değil, abv...

Ben size diyeyim Kanuni'nin Viyana'yı düşürememesinde de kesin Quinlan'ın parmağı vardır. Zaten son zamanlarda enteresan şekilde  doğaüstü varlıklar konusunda Osmanlı adı sıkça geçiyor. Çeşitli yapımlarda şekil değiştirenlerin Osmanlı saflarında savaştığından da bahsedildi, Dracula'yı psikopata bağlatanın Osmanlı olduğundan da bahsedildi.

Ne yalan söyleyeyim adam cidden iyi savaşıyor. Tamam Spartacus olmasa da Gannicus - Spartacus ikilisi her türlü indirir onu ama yine de muazzam bir savaşçı. Kimsenin baş edemediği örümcek çocukları kolayca temizledi ki izlerken ağzım açık kaldı. Fakat o kılıç ne Allah aşkına? Master kendine beden ve adam bulup içerisinde bulunduğu yüzyılı kavramaya çalışırken Quinlan hala kemik saplı kılıç kullanıyor. Master'de bu vizyon, onlarda bu sığlık olduktan sonra Master daha çoook kan emikler. Yine de Abraham belki Quinlan'ı biraz yontar. Ne de olsa kısacık hayatında Master konusunda Quinlan'dan çok daha fazlasını başardı. Akça pakça dedem benim yaaa.

Ephraim içmekten neredeyse evin yolunu bulamıyordu. Daha önceki yorumlarımda da söylemiştim alkol problemi olan bir başrol çekici olsa True Detective ikinci sezonu büyük sükse yapardı. Üstelik sarhoşluğu son derece sevimsizmiş. Kaç bölümdür Zach'a saydırıyoruz. Tam Zach toparladı bu sefer de babası başladı. Bunlarda antipatik olmak asla sona ermeyen bir lanet galiba. İlla biri antipatik olacak. Bir de kafayı bozmuş Eldritch'i öldürecekmiş. Sen önce düz çizgide yürümeyi becer. 


Bu ilişki nereye gidiyor...

Kader galiba Vasiliy'e hiç gülmeyecek.. Resmen dünyanın düzeni değişti ama adamın kaderi değişmiyor. Tamam Dutch ile güldüler eğlendiler ama büyük ihtimal şimdilik buraya kadar. Nikki'yi bulmaları emiklenmesi hariç başına gelebilecek en kötü şeydi. Üstelik bu üçlü gönül işlerinde belli ki Vasiliy hayli tecrübesiz ve Nikki, Vasiliy'den daha güzel. Vasiliy'nin huzursuz tavırları, pasif agresif baskısı Dutch'ı Nikki'ye itmekten başka hiçbir işe yaramaz. Yalnız Nikki de az anasının gözü değil. Hiçbir şey demiyor ve Vasiliy'nin kendisi yerine işleri halletmesini izliyor. Dutch'ın yiyeceği bir sonraki kazığa kadar Vasiliy'e rahat uyku yok. Ha ondan sonra da Dutch'ı affeder mi? Ben olsam etmem.

Ortalık o kadar karıştı ki bu sezon hiç bitmesin istiyorum! Fakat her güzel şey gibi The Strain'in de sezon finali gelecek. (yazar burada sadece sezon finali olan şeyleri güzel bulduğunu anlatmak istiyor.) O vakte kadar umarım her hafta aldığımız keyif katlanarak artar. Şu ana kadar Amerikalıların deyimiyle "so far so good.."

Haftaya görüşürüz...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER