Yakın mesafeme sivri dişli, keskin bakışlı minik bir
fare bırakın ve atacağım amansız çığlıkların tadını çıkarın. İki hafta önce
apartmanı saran pireler yüzünden bile koltuk tepesinden inmeyen ben en çok da
bu sinsi canlı grubundan korkuyorum.
Bana öyle geliyor ki; devasa bir ayıyla baş edebilirim, ensemden sinsice yaklaşacak
kadar kurnaz değilse eğer. Ama bir böcekle, sürüngenle ve en önemlisi de
farelerle rüyalarımda bile baş edemiyorum. Bu bölüm dudaklarımı kemirerek izlememin
sebebi bu işte.
Yaz durgunluğuna ferahlık getirsin diye başladığım
Zoo, beni tepetaklak attı. En başından beri şikayetçi olduğum şey, hayvan
isyanına hayvan gözüyle bakamamaları oldu. Hayvanları sinsi, katil ve acımasız
gösteren anektodlar bu bölüm itibariyle ayyuka çıktı. Bölümün temposu ve gerilimi heyecan eşiğimi geçti mi?
Kesinlikle. Sahneler daha iyi çekilebilir miydi? Kesssinlikle.
Ay resmen kemirgen bunlar!
Şahane bir konusu var Zoo'nun ama ne oyuncuları buna
yakışacak kadar parlak ne de yönetmen hakkını verecek kadar becerikli.
Jamie'nin dudaklarını büzüp binbir mimik yaparak kurduğu birkaç cümle ve
Chloe'nin kabadayı yürüyüşleri canıma ot tıkadı desem yeridir. Mitch, Abraham
ve Jackson ekseninde izliyorum artık diziyi. Asıl sorun ise yönetmenin
acemiliğinden kaynaklanıyor. Sahneler içi doldurulsa şahane anlar yaşatacak
potansiyeli taşırken, yönetmenin 'usta olmayışı' göze çarpıyor. İnsan keşke
daha iyi oyuncular ve daha iyi bir ekiple çalışılsaymış da böyle güzel bir dizi
unutulmazlar arasına yerleşseymiş diyor. Ama yazı geçirmek için hâlâ yeterli
bir iş olduğunu da söylemeliyim.
Şuraya peynir bıraktım, nasiplensin yavrucaklar...
Farelerin yarattığı panik, 'tehlike uyarısına
inanmayan polis', iş üstünde gırgır yaparken kurban giden işçi gibi klasiklerle
döşenmişti bu bölüm. Keşke fareleri gemide izleme şansımız da olsaydı.
Titanik'in hayvanlı versiyonunu izlemek farklı bir deneyim olabilirdi çünkü.
Bir adada bulunduk ama adanın koşullarını da pek test etme şansımız olmadı.
Zira bölümler genelde iç mekanlarda çekiliyor ama bu tercihin nedenini
anlayabilmiş değilim. Eğer mesele iç mekanların kapalı atmosferinin gerilimi
artıracağı düşüncesiyse, kesinlikle yanılıyorlar. Çok geniş alanlarda çekilip
korkudan baygınlık geçirten yapımlar dünya listelerinde mevcut.
This is survivooooor!
Bizim ekip ada yollarına düşünce Mitch de minnak yavrusuna koştu. Bölümde en lezzetli olan sahneler de Mitch ve kızıyla
olanlardı aslında. Bir babanın yıllarca görmediği kızına getirdiği ilk hediyenin
trafik cezası olması çok tatlı bir dokunuştu. Çünkü kızının doğumunda almış o
cezayı ve o da tatlı bir anı olarak saklamış. Billy Burke'ün oyunculuğunu
tartışamıyorum bile, sahneleri kısa olsa da beni kendine inandırmayı daima
başarıyor. Sen yine çık gel profesör...
Fareleri de şimdilik atlattığımıza göre sıra atlara
geçecek gibi görünüyor. Gözleri oyulan at konusundan hazırlıklıydık zaten
mutasyon geçirecek olan atlara. Ama ben keşke sırada böcekler olsa diyorum. Özenli
bir bölüm hikayesi ve çekimlerle değme filmlere taş çıkartabilirler çünkü.
Şimdilik Mitch'in ihanete ne kadar yakın olduğunu daha çok merak ediyorum
tabii. Mitch koklatır ama asla teslim etmez anne hücreyi. Umarım yanılmam...
Güzel günler.