Soğuk bir New York gününün daha keyfini çıkartırken derin
donduruculu nakliye kamyonundan inen sırım gibi bir strigoi bütün ambiyansı
bozdu ve beni dizinin içine çekti. Strigoi’nin giyimine bakılırsa kadimlerin
askerlerinden biri gibi duruyordu ama tipine bakılırsa bir kadim de olabilir.
Zira ondaki dudak yapısını bir de Master Sardu’da görmüştük ve boyun kısmında da
desen vardı. Sıradan bir asker strigoi için fazlasıyla marjinaldi. Ayrıca
insanlarla çalışması da garipti. Yine de adamı sevdim. Gariban babası çıktı.
Hoş dilencinin o ekonomide, o kamyonu beş bin dolara bile okutması imkansız ama
olsun. Az önce bir strigoiye gariban babası mı dedim ben?...
Ranini.tv’yi sıkı takip edenler hatırlayacaktır. Daha bir
kaç gün önce Lucifer dizisi hakkında bir ilk bakış yazısı yazmıştım. Eph’in
Washington’da soluğu Lucifer dizisinin yıldızı Tom Ellis’in evinin önünde
alması gerçekten bir tesadüf mü? Yoksa bu şeytanın başka bir oyunu mu? Eph,
şeytanla kucaklaştığını biliyor mu? Hepsi gelecek 40 dakika içinde cevabını
bulacaktı. Zira IMDb’den baktım sadece bir bölüm konuk olmuş.
Eph ile uzun uzun konuştular. Eph sanırım durumun
vehametinden ve bulduğu çözümden bahsetti. Tom Ellis de işlerin öyle kolay
olmayacağını söyleyip bir başkasından yardım istedi. Yardım için gelen kadın
şimdilik hevesli görünüyor ama The Strain evreninde kimseye, özellikle de
yetkili abi ve ablalara güvenemeyiz...
Abi aslında maaşı sodexo'su falan çok iyiydi de ben çok özgür ruhluyum anlıyo musun..
Fitzwilliam nihayet ekiple tanıştı. Başta aralarında belli
bir mesafenin olması doğal ama belli ki kısa sürede kaynaşacaklar. Nitekim
çoktan ortak planlara başladılar bile... Fitzwilliam anlattı İhtiyar ve Vasiliy
şaşırdı, daha da anlattı onlar daha da şaşırdı. Bilmedikleri ne çok şey varmış.
Mücadelenin rengi değişecek gibi görünüyor.
Sinirlerimin bozulması için Eph’in küçük oğlanı görmem
yetiyor. Yüzü o kadar asık ki bir bulldog yavrusu onu babası sanabilir. Nihayet
birileriyle insan gibi konuştu ve insani reaksiyonlar gösterdi. Hiçbir
sevimsizin bu kadar kapris yapmaya hakkı olmamalı. Zulümdür bu!
Strigoilerin ümüğünden solucan söken Gus’ı tekrar eski film
yıldızının yanında görünce şaşırmadım desem yalan olur. Bunlar ne ara aynı
odada konuşacak aşamaya geldiler ki? Gus herkes gibi bir ünlü görünce nefes
almadan konuşmaya başladı ki hani adam “kapa çeneni” demese ben diyecektim.
Erkek adam o kadar konuşmaz oooğlum!...
Gus, film yıldızı ve tatlı kıs paketi alıp dışarı çıktıklarında
ne yapacaklarını merakla bekledim. Bir eve yemek siparişi götürdüklerini
görünce ağzım açık kaldı. Şu dizide intihar eden vampirler bile gördüm ama
hiçbiri beni bu kadar şaşırtmadı. Tabii ki apartman koridorunda strigoiler ile
karşılaşıp yırttılar ama sırf strigoi aksiyonu vermek için de bu kadar
zorlanmaz ki be kardeşim...
Gariban babası Strigoi soluğu kadimlerin huzurunda aldı.
Demek ki bir kadim değil. Fakat özel bir strigoi olduğunu anlayabiliyoruz. Uzun
uzun nutuk çekti. Kah kadimlerin damarına bastı, kah hoşlarına gidecek şeyler
söyledi. Belli ki Master Sardu’nun peşinden gidecek. The Strain evreni gittikçe
renkleniyor. Sardu için çember daralıyor ama benim tanıdığım Sardu bunu
izlemekle yetinmez. Beklenmedik bir yerden çemberi kırmayı deneyecektir.
Farkındaysanız bölüm buraya kadar oldukça sıkıcı geldi.
Polis memuru devriye arabasıyla Zach ve Nora’yı bırakırken bir strigoi ezdiğinde
de aynı sıkıcılıkta devam ediyordu ama kenarda Zach’ın annesini ve örümcek çocukları
görünce resmen ter attım. Bu hamleyi bekliyorduk ama yine de erken oldu yahu.
Ekonomik durumunuz müsait değilse çocuklarınızı kilisenin kreşine bırakabilirsiniz.
Kilisede geçen her an The Strain adının hakkını verdi ama
Fitzwilliam’a olanlarla beni üzdü. Bu kadar erken veda etmemeliydi. Yine de
örümcek çocukların verebilecekleri potansiyel hasarı göz önünde bulundurursak
onlardan minimum iki tanesini indirmek büyük bir kazanç. Asıl büyük kazanç ise
sevimsizin annesinin ne hale geldiğini görmesiydi. Hala ben anneme gideceğim
diyorsa salın gitsin. Antipatik şey!
Bölüm boyunca Eph’in işleri o kadar yolunda gitti ki bu
kadarı filmlerde bile olmazdı. Seks bile yaptı. Her hızlı çıkışın sert bir
inişi vardır. Eldritch’in adamları politik olarak önünü kesemeyince bulletik
olarak önlerini kesmeye karar vermiş. Eph yine yalnız ve bu defa yaralı da...
Dediğim gibi tek çözüm şehrin farklı noktalarına sürekli hastalıklı strigoiler
bırakmak. New York’a nasıl dönecek bilmem ama dönerse kendi işini kendi görmeye
başlayacaktır.
Kısa süre önce Master Sardu’nun bedenini değiştirmek
istediğini öğrenmiştik. Finali de onunla yaptık. Şahsen ben yeni bir beden
seçecek olsam genç bir sporcunun bedenini isterdim. Sardu gitti rock yıldızı,
muhtemelen uyuşturucu ve alkol bağımlısı birinin bedenini seçti. Adam bu işleri
hiç bilmiyor.
Nasıl yhaaa benim yerime şu keşi mi seçtin?! Benim ondan neyim eksik! Bolivar kim köpek ki Master olacak!!!
Eichorst bile daha iyi seçimdi ki herif yıllarca umutla
beklemiş. Kendi işleri için de Bolivar’ı seçmiş. Kime niyet kime kısmet. Yalnız
dikkatimi çeken şey yıllar içinde Master’in solucanları epey azalmış. Sardu’yu
seçtiğinde herifi solucana boğmuştu. Şimdi o kadar kalmamış. Böyle giderse bi
100 seneye sizlere ömür...
Farkındaysanız bu bölüm yorumum geçmiş beş bölüm yorumumdan
farklı oldu. Zira akşama işim vardı ve geceyi bekleyemezdim. “Neredeyse olmayan
İngilizce'm ile ne dediklerini hiç anlamadan bir bölüm yazsam nasıl olur acaba?”
diye merak etmeye başlayınca da olanlar oldu. Belki diğerleri kadar iyi olmadı
ama yazıya gelen yorumlarda ve facebook, twitter paylaşımlarında bir azalma
beklemiyorum. İlginç bir deneyimdi. Ben sevdim. İnşallah Ranini kızmaz da arada
yine yaparız.
Haftaya görüşürüz...