Zayıflığın ne mükemmel bir şey olduğunu anladığımda
hayatımın 24 senesini geride bırakmıştım çoktan. Birileri size gücün ihtişamını
anlatıp duracak. Sertliği parlatacak da parlatacaklar. Siz onlara kanmayın.
Yeni doğmuş bir bebeğin zayıflığındaki güzelliği bilir misiniz? Peki ya bir
ölünün bedenindeki katı soğukluğu? Kendimizi güçlü kılmaya çalıştıkça
yaralarımızı açıyoruz. Açmayalım...
Bir haftadır fragman sayesinde elimiz böğrümüzde
gezdik. Ali'ye atılan tokat benim içime evlat acısı gibi oturdu, yalan yok. Ama
tam olarak beklediğim tepkiyi gördüm. Ali Selin'le neden bu kadar yakışıyor,
giderek daha iyi anlıyoruz. Acı söz konusu olunca insanlığını kapatmak onların
ruhunda var. Şalteri indiriyorlar ve iş bitiyor!
Kaybettiğin adama dön de bir bak istedim!
Gömlek-kot ikilisi Hande Erçel'de müthiş durmuş,
söylemeden edemeyeceğim. Benim bu kızın güzelliğine hayran olmadan izleyebileceğim bir bölüm olmayacak mı? Ali'nin umursamazlığı tansiyonumuzu yükseltti ama kafada şişe patlatma finaliyle
birkaç şey de anlattı bize. Ali babasına çok benziyor, sinirlendiğinde dünya
kararıyor onun için. Ama Ali Selin'e de çok benziyor, çünkü acıyla baş etme
biçimleri birebir aynı. Bunu bilen Selin Ali'nin peşinde kuyruk olmakla en
mantıklı davranışı gösterdi aslında.
Gözleri aşka gülen taze söğüt dalısın...
Nazlı'nın duygulu hallerine giderek daha fazla
ikna olmaya başladım. Bir yanda annesinin ona inanmaması, bir yanda babasına olan
özlemi ve diğer yanda Haluk kişisi! Burcu Özberk'in sesindeki minik tırmalayıcı
tavır yerini rayına oturmuş bir üsluba bıraktı. Savaş'la olan uyumlarını da
seviyorum. Savaş her ne kadar onun hayalini kursa da gönlünün bir köşesinden
Melisa'yı atamıyor ve bu ilerde başımıza iş açacak gibi geliyor bana.
Güneş uyuyan güzel misali derin bir rüya halindeydi.
Nihayet o da uyandı ve Haluk'un maskesinin ardındaki canavarı gördü. Güneş
karakterinin Haluk'a karşı beslediği koşulsuz güven karakterde çatırdamalara
sebep olmuştu. Neyse ki bu bölümde onun hiç de aptal bir kadın olmadığını
hatırlamamızı sağladılar. Önceki hallerine de ''İnsanız, hata yaparız'' diyerek
anlayış göstermeyi seçiyorum.
Bana manyak mı dedi? Manyak mı dedi bana? Dedi mi bana manyak? BEDEL IS COMING!
Senaristlerimizin ellerine sağlık, zira yazın
ortasında böylesine seyir keyfi yüksek bir iş çıkarıp her hafta merakımızı
tazelemek zor iş. Çekimlerin güzelliği de ayrı bir yazının konusu. Ama asıl
büyük alkışı Emre Kınay için istiyorum ben! Rolünde böylesine devleşen, nitekli
bir oyuncu izlemeyeli epey zaman olmuştu. Haluk rolü için başka kim uygun
olurdu sorusuna kendi içimde cevap bulamıyorum artık. Gülüşü, jestleri ve
imajıyla o kanlı canlı bir Haluk kişisi! İşin tuhaf tarafı Ali de her yönüyle
(gülüşü dahil) ona benzerken içimize ince bir şüphe tohumu ekildi. Ali'nin
Haluk'un oğlu olmama ihtimalini her ihtimale karşı bir kenarda tutmak
istiyorum...
Ben Ali'ye üzülüyorum. Ben Ali'ye çok üzülüyorum. En büyük korkum gülerken bile gözlerinde hüzün olan insanlardan biri olmaktır. İşte
Ali'de tam olarak bunu görüyorum. Annesinin onu korumak için bir anlık hırsla parlayıp söndüğünü
görünce daha da sızladı içim. Herkes kendi amaçlarının peşinde savruluyor. Selin aşkının ise Ali'yi yeniden doğuracağını biliyorum. Çünkü daha gidilecek çok yol var be
Ali... Aşk, eşyaları bir kenara bırakıp insana tutunmaktır. Aşk, Tanrı'nın ölü
gözlerimize sunduğu en güzel manzaradır.
Rana'yı bu hafta kendimize yakın bulduğumuz bir
gerçek. Ama onun da karanlık yanları olduğunu söylemekte ısrarcıyım. Rana'nın
Melisa ile bağlantısının altından klasik bir 'kaynana sendromu' çıkacağını
sanmıyorum. Ama Melisa'nın iyi biri olmadığını biliyorum. Birinin iyi mi kötü
mü olduğuna karar veremiyorsanız besbelli kötüdür o. Efendim, ne dediniz? Didem
mi? Büyük öpüşme finalinden sonra Didem'den bahsetmek bile hata olur. Güzelliği
Ali'yi sonsuza kadar etkileyemezdi. Ama Emre ile ilgili ciddi kaygılarım var.
Selin'e olan ilgisi giderek aşka dönüşüyor ve Ali'yle olan yakınlaşmasını
öğrendiğinde burdan büyük bir patlama çıkacak, benden söylemesi...
Ellerini çekip alma benden...
Bu hafta fragmandan yoksun halde ekrana öylece bakakaldık. Elimize tutuşturdular Selin'in ansızın gidişini ve biz
tahminleri bile zorlayamıyoruz. Zamana zaman tanımalıyız sanırım. Gençlerin ilan-ı
aşkları patladı, zaman bizi kendimize getirecektir. Mizahı, romantizmi, tadı
tuzu yerinde bir bölüm oldu. Bakalım Haluk Sevilay'ın evine neden gitti? Ben
şiddet amaçlı olduğunu hiç sanmıyorum. Güneş'e olan kızgınlığını onu aldatarak
söndürür mü? İnanırım. Neticede Haluk bu... Bedel ödetmeden hayatına devam
edemiyor. Siz neler düşünüyorsunuz, yorumlarınızı bekliyorum.
Gerisini birlikte göreceğiz. Güzel günler.