Herkesin içinde beslediği bir deli var. Sonsuz
uykulara yatırsak da onu, gün geliyor en olmadık yerde dışa vuruyor
kendini. Gül bahçelerinde koşmak istiyor, akacak kanlara aldırmadan. O
delinin iplerini salabilsek, sınırsızca çıldırabilsek her şey daha güzel olacak
belki. Gerçeklerden ne kadar kaçsak da onlar ensemizden yakalıyor bizi. Belki
de saklanmanın en iyi yolu bize bakan gözlere iyice yaklaşmaktır. Ne de olsa
göz önünde olan şeyleri görmemekte ustadır herkes... Olsun varsın! Çünkü ayağımıza
takılan dikenler, güllere yaklaştığımızın habercisidir.
Ne demek dolapta kalan son karpuz dilimini yedim!
Haluk, Güneş'e büyük itirafı yapınca ne olacağını
merak etmiştim. Kendini kurtarmak için tehdit edildiğini söylemesi şaşırtmadı
pek. Asıl şaşırtan Güneş'in Nazlı'ya olan güvensizliği. Nazlı fevri ve hırçın
bir kız ama halüsinasyonların esiri değil. Güneş gibi bir eğitimci bir çocuğun
gerçekten yalan söyleyip söylemediğini anlayabilecek kadar deneyime sahip
olmalı. Sahneler ilerleyince anladık ki Güneş aslında Nazlı'ya değil kendine bağırıyormuş. Zafer'in sevgili, koca ve baba olarak çok 'kötü' bir seçim olmasından ya da kötü anıları canlandırmasından dolayı yaşadığı pişmanlığı Nazlı'ya öfke olarak kusmuş. Yeniden hayatını alt üst edeceğini hepimizden önce anladı çünkü Güneş.
Azcık ışık pls...
Ben, Nazlı'nın yalancılıkla itham edilmesi
konusundaki tepkisine hak veriyorum. Geldiği günden beri bir şeyler iddia
ediyor ve o şeylerin üzeri örtülüyor. Ama halının altına süpürdün diye, gerçek
gerçekliğini yitirmiyor. Genel olarak tepki verme biçimi ise hâlâ rahatsız edici.
''Bıyakın işte ağlıycaağğğm'' diyen küçük bir kız çocuğu gibi davranıyor. Hani
nerdeyse annesi biberonu eline alıp sakinleştirecek. Nazlı hakkında oluşan ilk
intibamız sert ve güçlü bir kız olduğuydu. O çelik bilek öyle çabuk büküldü ki,
hayretler içinde izliyorum.
Kuş öldü beybi!
Haluk, Rana'nın foyasını ortaya çıkardı ve kozunu
masaya yatırdı. Ama Rana'nın oğlundan çabucak vazgeçmesi hayal kırıklığına
uğratmadı beni. Çünkü biliyorum ki kafasında bir plan var ve sadece zaman
kazanıyor. O ve Nazlı varken Savaş'ın hastane köşelerinde çürümesi imkansız.
Haluk ve Savaş'ın kavga sahnesi ise bana göre çok gerçekti. Berk Atan'ın
boynundan fırlayan damarı, kıpkırmızı kesilen yüzü ve öfke kusan gözleri
eşsizdi. Emre Kınay'ı böyle keskin bir rolde izlemek de çok hoşuma gidiyor. Onu
aslında komedilere yakıştırdığımı daha önce de söylemiştim. Ama Güneşin Kızları
sayesinde gördük ki, her rolü sırtlayabilecek kadar deneyimli bir oyuncu o.
Sen şu surata bir baksana, umursayacak ifade var mı bende?
Selin'in duygularını inkar edişi, içindeki acıyı kahkahalarla bastırışı ne kadar da tanıdık. Acıyla ağlayarak baş edemiyorsak, onu yok sayarız. Sen yoksun. Bana duvarları yumruklatamazsın, beni yerden yere vuramazsın. Acı, sen benim için hiçbir şeysin! Ali ve Selin... Size ne söylesem az! Çok kızıyorum
çok! İki insan birlikte bu kadar güzel görünmemeli, çıldırıyoruz. Özellikle
artık yakınlaştıklarını görmek kalbimizin yerini hatırlatıyor. Ali'nin Selin için havuza atlaması büyük şövalyelikti kabul etmeliyiz. İnce bir mesajı vardı. Emre bu ilişkide cızırtı
yapacaktır illa ki ama ben onu geçerli bir tehdit olarak göremiyorum. Asıl
korku aşk patladığında Haluk'un devreye girmesiyle başlayacak. İşin içine bir çift mavi göz girince çok şey
değişir be Selin. Gel Emre'nin çerezlik duygularından vazgeç de Ali'nin gözlerindeki
tutkuya bakma cesareti bul. Başından beri Selin'in Emre'ye ilgisi yalnızca el üstünde
tutulma hissiyle alakalı. Ali ona ne kadar ilgili ve nazik yaklaşırsa
karşılığını o kadar derinden görecektir. Selin kendi deyimiyle 'fazlalık gibi
hissetmeden' yaşamaktan başka bir şey istemiyor çünkü.
Giden arabanın arkasından koşan bir çift bacak ve
soluğu tükenince ardından bakakalan bir çift nemli göz klişedir Türk
dizilerinde. Nazlı o klişenin hakkını en iyi şekilde verdi. Bölüm boyunca ona
gerçekten yakın hissettiğim tek anı yaşatmayı başardı. Şimdi bir de Ahmet var. Bakalım hangi kardeşinin yanında olacak. Geçmişten gelen bilinmezliklerin ortasında daha çok şeyi birlikte çözeceğiz.
Çözümü bulmak Savaş'sız olmaz, döneceğine inanıyorum. Siz neler düşünüyorsunuz?
Yorumlarınızı bekliyorum.
Güzel günler.