Öncelikle
herkesin geçmiş bayramı mübarek olsun arkadaşlar. Bayram tatili
ve yıllık izni birleştiren ben bilgisayar ve internetten epey
uzağım. Güzel Köylü’nün çekildiği yerleri geziyorum
ailemle. Bölümü izlemem ve yorum yapmam epey zor oldu. Gecikme
için kusura bakmayın lütfen.
Geçtiğimiz
hafta Mesude hastaneye kaldırılmıştı ve Kemal’den haber almaya
çalışıyordu. Sonunda doğumu yaptı. Allah bağışlasın nur
topu gibi kerata. Ama babası ortalıkta yok.
Hepsi benim yüzümden...
Eylül kardeşi
için kendine yapılanı sineye çekti. Kardeşini babasız, annesini
kocasız bıraktı diye kendini suçlamaya başladı. Tüm
samimiyetiyle annesine yardım etmeye çalıştı ama iyilikten maraz
doğdu. Neriman Hanım’ın da dediği gibi Mesude resmen Eylül’ü
hizmet etmesi için eve çağırdı. O pişman anne rolü oturmamıştı
üstüne. Ha, belki gel kızım artık benimle kal dese, inanırdım.
Ama ne dedi hanımefendi? “Kemal Abi’n gelinceye kadar.” Yani
diyor ki o gelince sana ihtiyacım yok, ne halin varsa gör.
Eylül yine kıyamadı annesine kabul etti eve gitmeyi. Hastanedeki
kadın sayesinde Eylül’ün Kemal’e bir şey yaptığından
şüphelenen Mesude ile hayatının yüzleşmesini yaşadı. Bölüm
başlığının sebebi bu… Mesude Eylül’e yaptığını çok
çabuk unuttu. Evet, kızını bırakmak kolay değildi. Ama kızının
orada neler yaşayacağını hiç düşünmedi. En azından kocasını
düşündüğü kadar düşünmedi. Çocukların tek sığınağı
ana babalarıdır. Ana baba kaya gibi dimdik duracak ki çocuğun
arkasında çocuk eğilip bükülmesin. Hayata meydan okuyabilsin.
Eylül’ün dediği gibi Mesude Eylül’e anne olmasın. Hatta bana
kalırsa hiçbirine olmasın. Ben onda dimdik duracak cesaretin
gölgesini bile göremedim çünkü.
Geçen yaz ne yaptığını biliyorum. By Bir Dost!
Geçen haftaki
yazımda Kemal’in ölmediğini düşünüyorum demiştim. Hala öyle
düşünüyorum maalesef. Bölümü izlerken yurdun önüne tehdit
yazısını yazabilecek olan kişileri (Güney, Defne, Nazan…)
bir bir eledim çünkü. Ayrıca bilekliği olay yerinden alabilecek
ve Eylül’e “Kemal Abi’ni özledin mi?” diye not
bırakabilecek başka biri gelmiyor aklıma.
Eylül’ün
Kemal’i bıçaklamak için kullandığı bıçak yine ortaya çıktı.
İnsan bir hata yaptığında mutlaka karşısına çıkıyor. Yanlış
anlaşılma olmasın. Hata gidip polise anlatmamak… Tacizi
anlatmadı, adam durmadı. Bıçakladı. Yine tacize devam etti bu
sefer işler iyice çığırından çıktı. Olay belki kar
tanesiydi. Çığ olup üzerilerine düştü. Gerçi annesi inanmamış
kıza polise nasıl güvensin denebilir. Arkadaşlarının
konuşmayacağına nasıl güveniyorsa öyle…
Seni bir yerden çıkaracağım ama...
Cemre’nin
kızlarla kurduğu dostluk hoşuma gitse bile geçiş çok hızlı
oldu. Eylül’ün ağzından kaçırdıklarını toparlamak için bu
kadar çabuk yalan söylemesi, kızları korumaya çalışması filan
bu kadar çabuk olmamalıydı. Bu kız daha geçen bölüm sınavda
bildiklerini yazmayacak kadar umursamazdı. Ne oldu da bir anda
birbirimize güvenmemiz lazım tiratları atmaya başladı? Geçiş
süreçleri biraz daha yavaş olmalı ki ekran başında bizler
kabullenebilelim.
Nazan Hanım,
Nazan Hanım… Kocası boşanmak isteyince aldı bezi eline priz
temizlemeye girişti. Demek ki neymiş zengin de olsan fakir de olsan
depresyonun belirtileri aynıymış. Temizlik ve alışveriş… Bu
kadına sinir olsam bile hiç kimse aldatılmayı hak etmez. Tevfik
baştan boşanacaktı. Nazan’ın kötü olması aldatılmayı hak
ettiği anlamına gelmiyor çünkü.
Feride’de bu
bölüm kendimi buldum biraz. Babasından korkmadığını söylerken
ciddiydi. Onun korkusu babasını üzmek veya hayal kırıklığına
uğratmak. Kendimden biliyorum işi. Gerçi sonunda Toprak’ın da
katkısıyla toparladı durumu. Babasına Vedat’ın onu aldattığını
ve ayrıldıklarını söyledi. Böylelikle Vedat olayı sonsuza dek
kapanmıştır umarım.
Bu arada aldatan
erkeklere bir çift lafım var. Yaptığınız öküzlüğü
karınızın yaptığını düşünün. Eğer hala hata yapmış
canım diyebiliyorsanız öyle çıkın o kadının karşısına.
Çünkü aldatmanın kadını erkeği olmaz. Yani erkek yapınca hata
kadın yapınca günah olmuyor bu işler.
Son olarak Özgür
Çevik’i elinde gitarla görünce aklıma Akademi Türkiye geldi.
Barış Akarsu ile yaptıkları düetler. Mekânın cennet olsun
Barış Akarsu. Hep kalbimizde hep gitardan dökülen notalarla
aramızdasın.
İyi veya kötü
yorum yaparsanız sevinirim. Haftaya görüşmek üzere.