Bu yaz serin mi geçiyor yoksa bir bana mı öyle geliyor
bilmiyorum ama yine de Temmuz’un ortasında New York kışına uzanma teklifini
reddetmem mümkün değildi. New York’da kış hala soğuk, kar hala yerde duruyor.
Fakat farkındalık biraz daha artmış durumda. Zaten biraz biraz artması lazım.
New York gibi nüfusun hayli yoğun olduğu bölgelerde panik bir anda başlarsa
vampirlerden çok insanlar, birbirlerini öldürür. Aynı senaryoyu hele İstanbul
için hiç düşünemiyorum. Mesela Cihangir’de yaşayanlar öyle bir durumda çabalamasınlar
bile. Efendi efendi oturup The Strain vampirlerinin kamışı takmalarını
beklesinler.
Biz New York’a geri dönelim diyeceğim ama dönemiyoruz.
Şahane bir Romen köyüyle açıldık. Ortam öyle güzeldi ki hani yemeğim suyum verilse
bir ömür yaşarım. Nine hikayeleri de on numara. İlk dakikadan Sardu hikayesiyle
Master’in nereden nasıl geldiğini öğrenmek diziye tekrar bağlanmama sebep oldu.
Hakkında o kadar çok soru işareti vardı ki hikaye ile aramıza set örüyordu. İyi
bir yazar olarak Del Toro durumu görmüş ve müdahale etmiş. Yine de koskoca
Master’in adını Jusef koymak biraz manidar olmuş. Jusef Jusef hani...
Bastonu tadacan!...
Nihayet New York’a dönebildik. Hani bir yabancı dizi sever
olarak eğilip toprağını öpeceğim ama ağzıma The Strain solucanı kaçar diye
çekiniyorum. Bizim İhtiyar hala formda, hala takık... Aklı olan adamın asla
girmeyeceği yerlere inatla gidiyor. Bir ceylan ürkekliği var üzerinde ama onu asla
daha derine inmekten alıkoymuyor. Çünkü bıkmış. Bir ömür süren bu hikayenin
öyle veya böyle artık bitmesini istiyor. Bıkmış bir insanı asla durduramazsın!
Durdular... Geçen sezon insanları kurtaran anti vampir, vampir timi İhtiyarı
iki saniyede paket etti. Lafa gelince harika, cesaret desen 10 okka ama icraattan
çok kötü çakıyor İhtiyar.
Tanıştırayım anti vampir, vampir takımının başındaki
vampirin adı Vaun. Sayın site editörümüz, “cümle içerisinde bir kelime iki kere
geçiyorsa bir yanlışlık vardır” demişti. Bu iddiasıyla onu başbaşa bırakırken
biz tekrar İhtiyara dönelim. Vaun ve tayfası İhtiyarı geçen sezon finalinde
gördüğümüz diğer üç kadim yaratığa götürmüşler. Bir anlaşma sağlandı ama
İhtiyarın bu anlaşmaya uyacağını pek sanmıyorum. Anlaşmaya göre İhtiyar onlardan
biri olan Jusef’i (ki toplamda 7 kişiymiş bunlar) bulduğunda yerini haber
verecek, diğer üç kadim vampir de İhtiyar’ın yaşamasına izin verecek. Nasıl da kibir
dolu bir anlaşma ama... Bu, binlerce yıldır yaşamış olmanın getirdiği bir
kibir. Aksi olsaydı komik olurdu. Bir de kitap muhabbeti döndü ki üçlü
kadimlerin bu kadar tedirgin olması meselenin daha da ilerleyeceğini
gösteriyor. Son olarak kadimlerin beslenmelerini görerek de aslında ne kadar
iğrenç insanlar olduklarına bir kez daha şahit olduk.
Merhaba ben Ephrahim. Bulunduğum mekanda Alman asıllı birinin tel örgülerle oynaması beni rahatsız etmiyor.
Ayrık otu Ephrahim yine formundaydı. Şu takıma bir türlü
ayak uyduramadı. Hani tamam başta ufak çatışmalar olmalı ama bir sezon süren ve
hala devam eden çatışma olur mu yahu? Şimdi de kür bulacakmış. Düştüler
laboratuvar yollarına. Laboratuvarda klasik bir vampir saldırısı ve geri
püskürtme sahnesi izledik ama ilgimi çeken detay Dr. Nora Martinez’in o kadar
olay olmasına rağmen hala kısa da olsa topuklu ayakkabıdan vazgeçmemiş
olmasıydı. Daha önce bu tür yapımlarda hiç görmediğim şekilde vampirlerde kan
dolaşımının olmadığı gerçeğini dillendirmek gibi şahane bir hamle yap ama
vampir baskını yiyebileceğin mekana topukluyla git. Mevlam bir yerden verip bir
yerden alıyor işte...
Bazı soru işaretleri gitti dedik ama daha bölüm bitmeden yenileri
geldi. Eskiyen bedeninden bıkan Master Jusef’in planını, kör çocuklarla ne
yapacağını, Ephrahim’in zevcesini ne için seçtiğini anlamamıza biraz daha var.
Yaşlı kurt Eldritch konusuna ise hiç girmiyorum. Gelecek bölümlerde ona
fazlasıyla sıra gelecek. Son olarak haberler arasında "Rusya'nın Letonya ve Litvanya'yı topraklarına katması"ndan bahsederek hala Rusya'ya çakışları gülmeme sebep oldu. The Strain yapımcıları 1988'de yaşıyorlar herhalde... Hala o günlerin refleksiyle bugünlerde çakmak komik oluyor. Yapmayın böyle şeyler... Güncel siyasi kriz mi yok yahu? Neyse... Karlı ve soğuk New York günlerinden şimdilik bu
kadar.
Haftaya görüşürüz.