Umut heves gibidir; bir görünür bir kaybolur ama hep oradadır...
Hani bazı insanlar vardır. Kendileri ne yaparsa yapsın karşısındakinin ona iyi davranmasını bekleyen bu bölümde Kemal ve Defne aynı bu insanlar gibiydi. Ya arkadaşım, sen bu kızı taciz etmişsin, kızı kardeşiyle annesiyle tehdit etmişsin; yok bir de neymiş sevgili nasıl yaparmış, naz yapmayacakmış. Oldu canım başka? Şiddeti desteklemiyorum ama hukukta bir kavram vardır meşru müdafaa diye bu yüzden Eylül haklıydı. Defne ise Cemre'ye takmış, yok onlarla nasıl akadaş olurmuş! Arkadaş, sen nasıl bencil bir insansın ya? Sen kızı yalnız bırak, yanına oturmasına bile izin verme sonra yeni arkadaşlar edindi diye kriz geçirip intikam almaya çalış. Zeytinyağı misali üste çıkmak bu olsa gerek. Bu arada değinmeden geçemeyeceğim bu sezon dizilerde Defne ismini kullanmak ne kadar popüler oldu?

Nazan Hanımı her sahnesinde daha ne yapacak diye bekliyorum anlayın ne kadar çabuk bezdiğimi. Veda Yurtsever'i "Fatmagül'ün Suçu Ne" dizisinden hatırlıyorum. Canlandırdığı karakteri severdim. Kızına sahip çıkmasını, gerçekleri öğrenince Fatmagül'e destek vermesini. Nasıl bağdaştırmışsam bu dizide kötü karakter olduğunu hala kabullenemedim. (Harika oyunculuk sergilemesine rağmen.) Belki de bu yüzden çabuk bezdim. Defne'nin kopya çekmesinden çok yakalanma ihtimaline köpürmesine ise şaşırmadım. Baştan beri böyle bir profil çizilmişti. Zaten onlar ana kız ortalığı karıştırır. Serkan ise her zaman toparlar.


Arkadaşlık...

Ama yardım etmeyi bu kadar kolay kabul etmesi, soğukkanlı davranması şaşırttı. Sonuçta bu çocuk da diğerlerinin arasında büyüdü. Bu kadar kolay her şeyden nasıl vazgeçebilir? Karakterin altı biraz doldurulsa iyi olur. Ben bu Serkan'ın profiline kafayı taktım illa bir hata bulacağım. Bu bölümde yazıların hep sağ taraftan akmasına takıldım karşı tarafın cevaplarının soldan ve beyaz kutucukla akması gerekmiyor muydu? Bir de niye hep Eylül'ün hesabı açık başka işin gücün yok mu yavrum senin?

Kızlar tokat yedikçe ben de yemiş gibi hissediyorum. Güçlü duygular uyandırıyor dizi bende. İsyan sırasında ben de orada olmak, Neriman'ın karşısında efelenmek istedim. Ben olsam şöyle yapardım böyle yapardım diye kurup durdum kafamda. Gerçekten yetimhaneler bu kadar kötü mü? Evet, 5 yıldızlı otel olmadığının ben de farkındayım ama sağlam tuvaletin olmaması, yüzüne bakılmayacak yemekler... Buraların denetleniyor olması gerekmez mi, insan bu kadar çaresiz olabilir mi? Dünyaya adaletiyle, insanlığıyla nam salan insanların torunları olan bizler ne ara bu kadar bencil olduk?


Seninle aşk oyunu oynayalım mı tatlı kıs?

Günün sorusu ise: Kemal öldü mü? Fragmana da dayanarak ölmediğini düşünüyorum. Bence başına vurulunca kan kaybının etkisiyle nabzı yavaşladı. Dizinin devamı için ölmesinin erken olduğunu düşünüyorum açıkcası ve diğer karakterlerden herhangi birinin olayı gördüğünü düşünmüyorum. Yurdun dışından biri olması mantıklı değil o saatte ne yapıyorlardı orada ? Meral veya Nazan olması da fragmandan sonra saçma gelmeye başladı. Sokaktan geçen birisi yapmış olsa daha çok inanırım sanırım. Tesadüflere inanmam çünkü.

Son olarak İrem hakkında ne düşüneceğimi şaşırdım ama bölüm arasında nefes almamız için iyi olmuştu, olayları sindirebilecek kadar vakit vermişlerdi. Yüzsüzlük konusundaysa onun gibisi bir daha gelir mi şüpheliyim. Feride ve Toprak'ın sevgili rolü yapmasını ise bu yaz iki dizide daha benzer bir aşk oyunu izlediğimden dolayı olsa gerek yine yaratıcı bulmadım ama, eğlenceliydi.

Haftaya görüşmek üzere...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER