Acı çeken, üzülen
ve sürünen erkekleri izlemek bana ve hemcinslerime neden bu kadar
keyif veriyor bilmiyorum ama Ömer'in bu hallerini izlemek için
geçen haftadan beri resmen gün saydık. Sonunda istediğimize de
fazlasıyla kavuştuğumuzu düşünüyorum. Birini sevdiğimizi
anlamak için illa kaybetmemiz gerekiyor demek ki. Ömer de Defne'nin
yokluğunda -ki 24 saat bile geçmedi- bunun farkına varmasa bile onu özlediğini, yokluğunu hissettiğini bize fazlasıyla belli
etti. Ömer gibi, hayatına herkesi almayan birinin Defne'ye bu kadar
çabuk alışması olacak güzel şeylerin habercisi. Zaten bölümün
geneli de bana göre bir ön provaydı.
İftar'da ezanın okunmasın beklerken biz. (Temsili)
Neriman Yenge
açıkçası beni biraz şaşırttı. Ben onun Defne'yi hırsızlıkla
suçlayacağını hiç düşünmezdim. Aksine, destek olacağını sanmıştım; yanılmışım. Defne her ne kadar hatalı olan taraf olsa da bu
suçlama çok ağırdı. Zaten kızı "Güzel değilsin, alaturkasın,
bir havan yok..." diye ezip duruyorlar. Yani Neriman'ın çirkin'i Defne
gibiyse, güzellik çıtası Adriana Lima, Miranda Kerr falan
herhalde. Tamam, sonradan olayı halletti ama söz ağızdan bir kere
çıkıyor maalesef ve kolay kolay da unutulmuyor. Neriman Sultan'ın
kredisi bizde sonsuz ama yine de olmadı, yakışmadı. Neyse ki
Necmi Amca günü kurtardı. Bu bölüm tebrikler ona gidiyor.
Hem Mr. Darcy, hem Mr. Grey. İkisi bir arada!Defne'nin Ömer'in
ayağına kadar gitmesini takdir ettim. Yaptığı büyük
sorumsuzluktu, kabul edelim ama hırsızlık ağır bir itham oldu.
Onun da tüm derdi Ömer'e kendini anlatabilmekti zaten. "Sevdiğin insanlar gerçeği bilsin yeter." diyerek inceden bir mesajı da verdiler bize. Aldık selamı, sen çok yaşa ekmek arası. Yüzleşme sahnesi çok güzeldi. Gurur yapmadan iki taraf da derdini
anlattı, özürler dilendi. Olay çok uzamadan tatlıya bağlandı.
Ama benim küçük bir sıkıntım var bu sahneyle ilgili: Ömer ve
Defne'nin asansör sahnesi niye pat diye kesildi? Kızın o kadar peşinden koştu, asansör kapılarını açtı, özür diledi... Bari
ne cevap aldı, onu görseydik. Ben Defne affetmedi, gurur yaptı ''oh
oh güzel sürün Ömer!'' diye sevinirken birden hoop ters köşeye
düştük. Bu bölüm sahneler arası kopukluk biraz göze battı.
Hop kardeşleyiz, hop şirkette, anneanne falan derken kafalar
karıştı. Neyse ki bölüm çok güzeldi de göze fazla batmadı, aman dikkat!
Arabası kabağa dönüşen Kül Kedisi:(
Ah Defne ah! Sen ne
işlerin içine girdin böyle? Akıl veren çok ama asıl konuşulması
gerekenler hiç konuşulmuyor. Bir kadın için, anne eksikliği çok
zor olmalı. Gençliğini yaşayamamış; aşkı, o heyecanı
tadamadan üzerine bir ailenin sorumluluğu yüklenmiş, aşkı
bilmeyen kızdan, bir adamı kendine aşık etmesi bekleniyor. Ömer'le
bir çok ortak noktaları var aslında. Anne eksikliği, yaşama
mücadelesi vermeleri, aşkı tadamamış olmaları, küçük yaşta
büyük sorumluluklar almaları onları hep bir araya çeken
detaylar. Ama işte tek sorun hissettikleri şeye bir ad
verememeleri. Kendilerini düşünmeyi o kadar uzun süre önce
bırakmışlar ki, hislerini hep geri plana atıp
önemsizleştiriyorlar. Ta ki o patlama anına kadar. Ben bu
patlamanın yakın gelecekte olacağına inanıyorum. Şu an içlerine
atma ve inkar evresindeler. Ömer, Defne'ye göre birkaç adım daha
önde sadece. Dolmaları ve taşmaları yakındır. Hele ki bu bölüm
fragman niyetine tadımlık bir ilişki yaşamışken.
Kibar adam bir başka
oluyor. Ömer, bu bölüm birçok kişiyi -ben hep hayrandım zaten-
kendine hayran bıraktı. Özür dilemekten çekinmemesi, Defne
ağlarken kıyamaması, Esra'yla konuşurkenki resmi dili. Hangi
birini sayayım bilemiyorum. O kadar küçük şeylere dikkat edip,
basit şeylerle mutlu oluyor ki, Defne'ye bir mıknatıs gibi çekilip aşka düşüşünü izlemekten büyük keyif alıyorum resmen.
Bu bölüm favori
sahnem, kesinlikle mutfaktaki çorba pişirmeydi. Çünkü gerçek
olan buydu. Ne oyun, ne zorunluluk... İçlerinden geldiği gibi
davrandılar. Bu sahnelerin devamını görmeyi çok istiyorum. Zaten
Ömer'in aradığı ilişki de tam olarak bu. Defne ona çook iyi
gelecek.
Yeni ayakkabı alınca ben.:D
Gelelim bölümün
iki kahramanına: Herkes Koray'ı tebrik ediyor ama ben Vedat'ın da
unutulmaması taraftarıyım. Sonuçta ilk olarak ayakkabıları
bulan kişi o. Yasemin şu an için yırtmış gibi görünüyor. Zaten bu olayın ortaya çıkacağını hiç düşünmemiştim.
Bakalım daha ne dertler açacak başımıza. Neriman umarım ileride gerçeği söylemediğine pişman olmaz. Bir de söylemeden geçemeyeceğim, koskoca dünya şirketinde bir tane bile güvenlik kamerası yok mu yani? Herkes elini kolunu sallaya sallaya her yere girip çıkıyor, ayakkabı ortada geziyor. Ömer gibi birine yakışmadı bu ihmalkarlık. Masraftan kaçmayalım piliz, önce güvenlik.
Bilmeyenler için Ömer'in annesinin fotoğrafı dizinin senaristi Meriç Acemi'ye ait. Bir nevi karakterin annesi sayılır. Küçük ama güzel bir detay.
Oyun sahneleri biz izleyenler için adeta kısa bir fragman tadındaydı, tadı damağımızda kaldı. Aşkımlar, canımlar her iki taraf için de havada uçuştu. Ben hiç yadırgadıklarını göremedim bu kelimeleri, ya siz? İçten geliyorsa demek... Annesinin yüzüğünü tereddüt etmeden Defne'ye takan Ömer'e ne desem bilemiyorum. Bu dizide erkek tarafı olduğumu söylemiştim zaten ama iyice oğlan anası olma yolunda hızla ilerliyorum. Öpüşmenin olmamasıysa bölümde sevindiğim bir diğer detaydı. İlk öpüşme oyun için güme gitti zaten, ikincisi artık gerçek olsun.
Kiralık Aşk'ın
4. bölümü de temposundan bir şey kaybetmeden, yine yüzümüzde
güller açtırıp gözümüzü açıp kapayıncaya kadar bitti.
Normalde yerli diziler çok uzun diye şikayet ediyoruz; ama bu dizi
bana haftada bir gün yetmiyor. Buradan yetkililere sesleniyorum, her
gün yayınlayamıyor muyuz bu diziyi? ''Her gün yayınlansa
izlerim.'' diyen bir sürü kişi tanıyorum ve bu gruba ben de dahilim
tabii ki.
Neyse, haftaya Şeker Bayramı'nda tatlış bir
bölümle görüşmek üzere. Fragmana kanıp çok üzmeyin
kendinizi. Güzel şeylerin hep bir bedeli vardır. Bölümde emeği
geçen herkesin emeğine sağlık.
Kitapkurdu
Kiralık Aşk 5. Bölüm Fragmanı
İzleyici bölüm hakkında neler dedi?