Hızlıca koşarken yere düşsek, kalkarken önce
ellerimize bakarız. Kötü bir rüyadan uyanırken gerçeğe döndüğümüze inanmak için
ellerimize bakarız. Çünkü ellerimiz gerçekliğimizin resmidir. Ellerimiz hayatta
olduğumuzu hatırlatır. Ellerimiz dokunduğumuz günahları anlatır.. Günahkar
insanlar vardır, en kaliteli ceketlere sığınırlar. Bembeyazdır gömlekleri,
lekesizliğini ispatlarcasına.. Birini hatırlattı mı size?
Yhaa oğluşum da burda mıymııış?
Haluk'un sırları ormanda adım başı saçılmış ekmek kırıntıları
gibi. Topladıkça yolu bulacaksın sanıyorsun. Fakat bilmiyorsun ki yolun farklı
karanlıklardan geçip aynı karanlığa çıkıyor. Haluk'un tedavi olması şart.
Geçmişinde çok çektiği ve çektirdiği aşikar. Ancak bizim derdimiz terazinin
hangi kefesinin ağır bastığı.. Görünüşe bakılırsa zulmü acısını aşmış. Ancak bu
Rana için de böyle ilk bakışta. Oysa ki ben Rana'nın en aklı başında karakter
olduğuna inanıyorum. Sevdiğine de düşmanına da kaç adım ilerden bakacağını
bilen, soğukkanlılığını yitirmeyen bir kadın..
Dikkat ettiysen gömleğim gözlerimle aynı renk..
Selin'in
dayak izlerini görmesi Ali ve Selin ilişkisine apayrı bir pencere açacaktır.
Paylaşılan sırlar bağları arttırır. Bu ikilinin uyumu beni diziye çeken en
önemli etkenlerin başında geliyor. Alayları da hüzünleri de gerçek tutkunun
resmini çiziyor. Ali kıskançlıktan delirirken Selin'in hisleri de giderek
yeşeriyor. Bir de her bölümde home party olmasına alıştık ama bir bölümde kaç kez eğlenmeye gidiyorsunuz siz zengin çocuklar? Buna bir dur durak deyin, yaz hep burda kalmayacak..
Ana kokusu parfümü yapılmalı
Ayrıca Selin karakterinin pişmeye başladığının da
altını çizmeliyim. O ayarsız genç kız gitgide halden anlayan, gururunu koruyan
birine dönüşmeye başlıyor. Üstelik artık ses tonu hiç kulak
tırmalamıyor. Güzelliğinin ne kadar göz doldurduğunu da hesaba katarsak
kıskanacağımız çok şey birikti..
Nazlı batırdın, bez getir..
Nazlı karakteri için ise aynı şeyi söylemek zor. Savaş'a destek olma konusundaki tutumu başarılı. Ancak hala Ali ve Selin arasında
yakalanmış kimyayı Savaş ve Nazlı'da göremiyorum.. Savaş bu bölümde bizi
kendine de, acısına da büsbütün inandırdı. Nazlı ise giderek sorunlu hale gelen
ses tonuyla kulak yoruyor. Annesini tanımadığı insanların içinde rezil etmek
bir çeşit 'sert kızın koruma biçimi' midir? Aksine ergenlik sancıları çeken
küçük bir kız izlenimi yarattı bende.. Şayet toparlarsa olayların içine daha
kuvvetli biçimde dahil olabilir. Ancak bu hâliyle sadece kumandanın ses tuşuna
yönelmeme sebep oluyor..
Şu kaleyi de feth'edelim bakışı?
Ali içi en çok doldurulmuş karakterlerden biri. Onu izlemek keyifli.. Bunda cast seçiminin etkisi büyük. Bakışlarıyla anlatabiliyor derdini. Ve ne
kadar zorlarsa zorlasın hedeflediği ölçüde giyemiyor kötülüğü.. Karakterin
kilit noktası tam da burada. Ezilmiş masum yanı bir kenardan fırlıyor. Bize de, olduğu insanla, olmak istediği insan arasındaki amansız savaşı izlemek
düşüyor..
Haluk'un şiddeti kimin ensesinde patladı peki?
Sevilay mı, yoksa köteği hak eden komşu mu? Sevilay'ın gördüğü şeyin başka biri
ya da başka bir şey olduğunu sanıyorum. Komşuya ''Bir daha olmayacak söz''
derken gözlerinden alev fırlatıyordu Haluk.. Bunun bir karşılığı olacaktır.
Ya da belki de tüm bu tahminlerimiz için yaratılmış bir hiledir hepsi, olamaz
mı? Belki Haluk ikisine de gitmemiştir de gitmeye çalışırken başına bir şey
gelmiştir? Zorlu ihtimal gibi dursa da her şey mümkün. Temposu yüksek sahneleri
ve merakımı her bölüm ayakta tutan sırlarıyla Güneşin Kızları güzel bir bölüm
izletti bizlere. Bakalım sırada bizi bütüne götürecek hangi parça var?
Gerisini bekleyip birlikte göreceğiz. Güzel günler.