Dünyadan öğrenmemiz gereken tek bir kural var; haklı
olan güçlü değildir, güçlü olan haklıdır. Belki pırlanta gibi bir kalbin vardır
ancak kimsenin senin niyetini merak edecek kadar vakti yoktur. Vakti bol, sabrı
geniş kılan gücümüzden başka bir şey değildir. Güce önem vermeyen iyi insanlar
mı? Onlar üstüne titrediği her şeyi hızlıca kaybetmeye alıştı çoktan..
İlk gülen dondurma ısmarlar!
Haluk hâlâ aşk mı saplantı mı anlayamadığım bir
duygu sebebiyle Güneş'in tüm düzenini iskambil kulesi gibi dağıttı tek
nefesiyle. Güneş bilmediği bir hayatın içine düştü düşmesine ama evde bir tane
normal insan bulabilene aşk olsun. Yahu bir hanenin her bireyi psikopat olur
mu? Cam masaları yumruğuyla delen bir çocuk, çıldırınca makasla önüne geleni
biçen bir anne ve boğazına kadar sırlara batmış bir baba.. O babanın gizemli ve
katı kız kardeşi, kayıp bir genç kız, yok yere suçlanan genç bir çocuk.. Bu
insanlar birbirini mi bu hâle getirdi yoksa zaten böyle oldukları için mi
birbirlerini buldular merak ediyorum. Hani trafikte en öndeki araç düğümler ya
tüm şeridi, işte o hesap. Bunca kaosu yaratan asıl kişi kim? Güneş güçlü bir kadın. Ancak günahlarından hiç mi hiç utanmayan ve bunları alnının orta yerine kazıyan insanlarla ne kadar başa çıkabilecek bilemeyiz.
Hoş mu şimdi bu?
Güneş'i Evrim Alasya yorumuyla izlemek inanılmaz
keyif veriyor. Nicedir bakışlarıyla derdini anlatabilen bir kadın oyuncuya
rastlamamıştık. Güneş rolü için biçilmiş kaftan kendisi. Kızlarıyla bir başına
kalmış anne profili de senaryo anlamında giderek daha çok oturmaya başladı. Bu
güzel.. Haluk da kendi dalında ibretlik performansını sergiliyor ancak
Sevilay'a bir türlü adapte olamıyorum. Nasıl desem, yüzünde kil maskesi varmış
da milim kıpırdayamıyormuş gibi.. Mimik eksikliği en yükseldiği anda bile duvar
olup suratına çarpıyor sanki.
Gelinliğini görmek de nasip olur inşallah..
Bu bölümün doyuruculuk bakımından dinamik geçtiğini
söyleyebilirim. Geçmişten süzülen anıları, karakterlerin nevrotik yapılarını ve
Güneş'in neyin içine düştüğünü anlamaya başladık. Özellikle diyalogların daha
lezzetli olduğunu hissettim. Hikayenin en ilgi çeken yanı ise karakterlerin
nerdeyse tamamının motivasyonlarının çok güçlü olması. Rana'yı kötü bilirdik de
onu bile haklı kılan geçerli sebepler var aslında. Her hamle bir sonrakini
tetikliyor, akışta ufak tefek tıkanıklıklar olsa da kötü demek mümkün değil.
Bir kilo salak mı daha kaslıdır yoksa bir kilo kaslı mı daha salaktır?
Çiftlerin eşleşmesinde daha şimdiden çok aktif fanların
oluştuğunu söylemek mümkün. Ben Savaş ve Nazlı'nın olayında bir parça buruk
hissediyorum. Zira Nazlı gibi bir kızın, tripcan değil fakat biraz daha çetin
ceviz olmasını bekliyorum. Bize ilk izletilen Nazlı'nın yerinde yeller esiyor.
Savaş onun kalbinin atışını hissettiren ilk kişi belli ki. Ama Nazlı da Nazlı
şimdi.. Adım başı karşısına dikilmesi karaktere oturuyor mu sahiden? Savaş'la
olan dans sahnesini ise beğendim açıkçası. Finalinde Savaş'ın vahşi tavrı saf
duygularımıza kızgın yağ döktü. Bakalım nasıl düzeltecek..
Cıbıl gezmek psikopat çizgime aykırı guys!
Beni asıl heyecanlandıran daha önce de söylediğim
gibi Ali ve Selin çifti. Bu ilişki bir başlarsa ortalık yangın yeri olacak,
benden söylemesi.. Bir de sorum olacak. Biz neden sağlam parti sahneleri
çekemiyoruz? Birkaç vasat afiş asıp yüksek müziği dayayınca bitiyor mu mesele?
Yabancı dizilerin en küçük sahnesinde bile dekora ve hatta figüranlara maksimum
özen gösterilirken bizdeki bu günü kurtarma telaşı çok tatsız.. Bir de Bana
Ellerini Ver parçası eşliğinde Güneş ve Haluk dansı izledik ancak o sahnede
beynim semt pazarına döndü. Çünkü aynı parçayı o kadar çok dizide dinledik ki
otomatik olarak bütün o sahneler zihnimde birbirine karıştı.
Tablo musun mübarek..
Hikayeden beklentim artık sırların bir parmak bal
olup ağzımıza çalınmaması. Tehlikeli bir yerdeyiz, anladık. Sırlar karanlıktan
fısıldıyor, eyvallah. Tüm gizemi çat diye açık edin demiyorum tabii.. Artık elimize
parçaları tutuşturun ki bu karmaşık puzzle tamamlanırken seyirciler olarak bir işe
yaradığımızı hissedelim. Daha çözmemiz gereken çoook mesele var..
Güzel günler.