Tanrı'nın her şeyi belli ölçülerle yarattığı
söylenir. Bazen gerçekten de böyledir. Sayılar, uzunluklar, ağırlıklar ve
mesafeler.. Belli mevsimlerin kabuğunda evrilip duran bir dünyanın içinde
yaşamaktayız. Güneşin uzaklığının verdiği güvenle işlerimize koyuluyoruz.
Geceleri sabah olacağına dair kesin bilgimizle rahat uykulara dalıyoruz. Peki
ya ölçüsüz ve anlaşılamaz değişimler? Her şeye nasıl bu kadar çabuk inanıyoruz?
Bize anlatılan evren kurallarına kendi gözlerimizle gördüğümüz için mi bu kadar
teslim oluyoruz? Yoksa kendimizi güvenin sıcak ve huzurlu kollarına bırakmak
daha kolay geldiği için mi?
Dondurduklarımızı sıcak suda bekletip çözüyoruz piliç gibi.....
Ethan yardım getirmek için kaçtığı Wayward Pines'a
kendi adımlarıyla tıpış tıpış dönmek zorunda kaldı. Pilcher onu bir şekilde
ikna etti, bizi de aynı yöntemle ikna etmeye kararlı belli ki. Pilcher önceki yaşamında yaşadığı kompleksli zamanların acısını kurduğu tuhaf ve devasa bir deney yoluyla insanlardan çıkarıyor olabilir mi? Bence mümkün. Fazla mı
paranoya yapıyorum bilmem ama hâlâ mantığa oturtamadığım şeyler var. Ki
amaçlanan şey de tam olarak bu, ne güzel..
Theresa'nın küt saçları kalp ben
Abby'ler neden Ethan'ın kaçmak için kullandığı
kayalıkları kullanarak Wayward'a giremiyor? Belki de her şeye karşı donanımlı
olan bu mutantlar aslında 'her şeye' karşı yeterli değildir. Bunun bir şekilde
açıklanması şart. Tabii planlanan, kısa süre içinde Wayward Pines'a dalmaları
değilse.. Ya da belki Theresa'nın bulduğu dosya aradığımız 'tavşan deliği' olabilir. Oradan ne çıkacağı ise hiç belli olmaz. Kurtuluş ya da ölüm. Biz ölüm ihtimalini dışarda tutalım aman.. Benim dondurmacı şeriften sonra en sinir olduğum karakter ise askıntı emlakçı. Sen sadece yılışma uzmanı bir gayrımenkul danışmanı değilsin dostum, o kadarını anlayacak kadar çok şey gördük bu kasabada..
Her plan önce maketiyle başlar..
Yıl olmuş dört bin bilmem kaç, sen hâlâ ulaşımda helikopter
mi kullanıyorsun diye sorarlar adama. Yine de bunun insanların devasa gelişmiş
aletleri bir anda görüp çıldırmamaları ya da en basit tabiriyle sorgulamamaları
için geliştirilmiş bir taktik olduğunu düşünebiliriz. Fakat insanlara gerçeğin
açıklanmasında yaşananan büyük talanı henüz çözebilmiş değiliz. Burda yine aynı
soru çıkıyor karşımıza. İnsanların kaçmayı denediği ve hatta başardığı
yollardan geçmeyi Abby'ler nasıl denemiyor?
Gülümsemede inciyiz, şeytanlıkta birinciyiz
Theresa'nın Kate'in uyarılarına kulak vermeyi
öğrenmesi farz oldu artık. Ancak kadınlık güdülerini ve gururunu kenara
bırakması zaman alacak. O zamandan sonra da dostluk elini uzatmak için epey geç
olacak gibi.. Kate ve eşinin hazırladığı düzenek devasa boyuttaki çitleri
yıkmaya yetecek mi, inanması zor. Ancak bu zamana kadar saklanmış ve bir
şekilde bu kadar üstünde çalışılmış bir aletse şayet, belki de her şey
mümkündür.
''Buraya ince bir çul serelim kışın yer çeker valla'' duruşu
Şimdi nur topu gibi yeni bir kaçış yolumuz var
artık. 33. arsa kendi içinde bir bilinmezlik taşıyor. Peter duvara yazdığı yazıdan ziyade bu arazinin gizemini çözdüğü için infaz edilmiş olabilir. Ethan tüm düzeneği görüp Pilcher'a bütünüyle inanmaya başladı ancak olur
da çit yıkılırsa belki de bu kaçış yolu herkesin kurtuluşu olacak. Pilcher
kaçırdığı insanları kurtardığını anlatıp vicdanının sesini sustursa da
insanların seçim yapma haklarını elinden aldığı için hala çıldırmış gözüyle
bakıyorum ben ona. Şimdi asıl mesele çitin yıkılma ihtimali.. Çit yıkılırsa
içerdekileri dışardan kim koruyacak? Daha da önemlisi, içerdekileri
içerdekilerden kim kurtaracak?
Güzel günler.