Sezon finalinin arifesindeyiz.
60.Bölüm ile, bayram sevinci yaşayacağım bir finale göz diktim. Evet
heyecanlıyım. Kaygılarım yok mu? Elbette ki var. İki sezon boyunca bazı
heveslerimi kursağımda bırakan bu hikaye, bunu tek bölümde nasıl yapacak diye
düşünmüyor değilim. Ama inanın şaşırmayı ve etkilenmeyi o kadar çok istiyorum ki...
Bu hikayeyi tekrara iten,
izleyiciyi oyalanma duygusuyla başbaşa bırakan tek neden; sırların ortaya
çıkmasıyla hikayenin biteceğine olan takıntılı inanç. Hep yazdım, bu hikaye o
sırların ortaya çıkmasıyla çökmez, çökemez. Akışı değişir, rotasını farklı
hikayelere çevirir ve mis gibi de ilerler. İçi boş bir ısrarla bu fikrimi
sayıklamadım tabii ki. Bir izleyici olarak, olası hikayelere örnekler verip, bu bitmek
bilmeyen ısrardan vazgeçilmesi gerektiğini sıklıkla hatırlattım.
Hikayenin bu uzayan tavrı,
bu sebeple tadı kaçan dili, son haftalarda izleyicisini küçük düşürüyor
farkında mısınız? Başından beri hikayeyi takip eden kemik izleyici bu usluptan
fazlasıyla yoruldu.
Umudumuzdun...Yusuf Ağa’nın katili
Nuran’dır. Nuran da artık yok. Bedel ödemesi gereken insan öldü diye bu
cinayeti bu saatten sonra suçsuz birine yüklemek olmaz. Mehmet Emir veya Hülya
bu cinayetten sorumlu olamaz, olmamalı. Hikayenin ve izleyicinin bunu
kaldıracak gücü yok. İki sezon boyunca da bu mesele çözülmediği için ve
uzatıldığı için de, susan insanlar ziyadesiyle kalabalıklaştı. Hatta bu sessiz
kalan kalabalığa başrol oyuncusunu bulaştırmak da büyük hataydı. Bahar’ın
değeri izleyici nezdinde azaldı. Bahar’ın cinayeti öğrendikten sonra yaşadığı o
hezeyanlar inandırıcıydı. Hatta ben hikaye evrilecek diye de pek umutlanmıştım. Ama
sonrasında yine her şey unutuldu. Bahar bir daha bu konu ile ilgili vicdanıyla
hesaplaşmadı.
Bu aşk seni senden etti
Salih akıllı adam. Elinde
koz olarak kullanacağı malzeme kalmasına dikkat eden biri. Yusuf Ağa’yı
müştemilatın bahçesine gömdüğünü düşünmüyordum başlangıçta. Bir tehdit unsuru
olarak kullanmak üzere öyle davrandığını sanıyordum. Mücella’ya olan aşkından
dolayı, Yusuf Ağa’yı bir mezarlığa gömdüğünü, hatta mezar taşı yaptırdığı bile
geldi aklıma. Ta ki Sultan’la konağa gelene kadar. Ama ne bileyim, orada içime
sinmeyen bir şey var. Bence Yusuf Ağa’yı konağın başka yerine gömmüş olabilir.
Küllerinden doğacaksın, biliyorum...
Hülya’nın bahçeyi
kazması bir kriz olarak yorumlanıp, hastanede kalma süresi uzatılırsa biraz canım
sıkılacak onu söyleyeyim. Ceset bulunsun, suç ortakları tutuklansın ne var
bunda? Yeni sezona zaman atlamasıyla başlarsınız. Suçlular cezasını çekip
çıkmış olur o arada. Senaryoda çare mi yok? Elinizi korkak alıştırmayın derim
Sizden ricam; Yusuf Ağa
olayını ve Bahar’ın bir Atahan olduğunu duyup, herkesin şaşkın gözlerle
birbirine 10 dakika baktığı bir sahne ile bitirmeyin sezonu ne olur? Son bölüm
ile şu iki sezon boyunca taşıdığınız yükü bir atın üstünüzden ve tortularını temizleyin.
Yepyeni bir düğüm atarak bitirin bu seneyi.
"İntikam soğuk, bazen ara sıcaktır"
Önce Bahar’ın itibarını
geri verin. Bilip susan, sevip terkeden, işe girip çıkan, evi terkedip duran
Bahar’a bir rota çizin. Bahar’ın gerçekleri öğrenmesiyle ve bu aldatılmışlık duygusunun
ruhunda yarattığı tahribatla dönüşümünü yeniden kurgulayın. Sonrasında da iki
kızkardeşin ait oldukları hayatta var olma mücadelesini izleyelim. Bu hikaye
yeni sezonda, beş yıl sonrasını gösteren bir sahne ile bile başlayabilir
mesela. Atahan konağının merdivenlerinden ağır ağır inen bir Bahar Atahan,
arkasından ona “anne” diye seslenen bir çocuk sahnesi geliyor gözümün önüne. Sonra
günümüze dönüp başlarsınız anlatmaya. İzleyici çocuğun kimden olduğunu en az 10
bölüm merak eder. 25 değil ama! Hapis görmüş, içerideyken öfkesini besleyip
büyütmüş Efsun, paranın değil, intikamın peşine düşsün. Yani demem o ki;
sırların açığa çıkması bu hikayenin sonu değildir. Cesur olun.
Kumaşı iyi bu oyuncu
kadrosuyla, omurgası sağlam bu hikaye ile her şey olur, her şey. Dörtnala koşar
gider.
Heyecanla sezon finalini
bekliyorum. Hepinizin emeğine sağlık.