İnanç daha ne kadar vahşileşebilir ki?
Bir yandan pençesindeki kehribar sarısı incik boncuk kolyesini parmaklarıyla hareket ettiren yaşlı ejder öbür pençesiyle çenesinin altında hafifçe uzamış tüylerini sıvazlarken sabırsızlığını bir türlü gizleyemiyordu. Saatlerdir yerinde oturan ve hiçbir şey yapmayan yine de karşısında durmaya devam eden genç kara ejderhaya huysuzca hiddetlenerek sordu;

‘La havle! Bu akşama kadar bitirecek misin acaba su tableti kazımayı aptal oğlan? ...aklın nerelerde acaba bugün?’

Balerion bu hafta gerçekten yazmakta zorlanıyordu, yaşantısı yeni bir hal almaya başlamış, karşısına geçen her türlü otoriteye uymaktan ve sözlerini harfiyen uygulamaktan artık bıkmıştı… Ki bu otoriteler, gerek anne babası olsun gerek hocası olsun devamlı üzerine üzerine geliyordu son haftalarda, biraz ferahlamaya, düşünmeye ve uzaklaşmaya ihtiyacı vardı. Etrafına baktı, mağaranın koskoca galerisinin duvarları, sarkıtları ve dikitleri binlerce değişik yaratığın kafataslarıyla kaplıydı, aralarında geçmişin ihtişamını yaşamış kadim ejderhalar da bulunmaktaydı, girinti çıkıntılı karmaşık kemikten yapının ortasındaki iki kara delikten sanki hala bu dünyaya bakıyorlardı.

‘Ulan ne güzel yazmıştım geçen hafta, bu hafta niye yazamıyorum’ diyerek geçen haftadaki kil tabletine bir göz attı. Tablette kadim ve büyülü ejder alfabesiyle yazdıgı kelimeler hala duruyordu, ‘ben bu hocanın ebesini zi....’

‘Sana bir bok öğretemeyeceğiz mi biz deyyus!’ ‘Nerelere daldın yine tembel hayvan!’

‘Hocam çok uzaktan geldim bu hafta, yorgundum, yorgunum!’

‘Yalan söylüyorsun! Daha nereden geldiğini bile bilmiyorsun! Kimsin ki sen?’

‘Çaaaaat!’

Kafasında patlayan incecik sağlam kütükle irkildi Balerion, gözlerini kısmış halde hocasına bakarken yaşlı ejder sopayı ikinci kez bu sefer koluna indirdi, tekrar vurmak için havaya kaldırırken çenesi titriyordu sinirden. Zayıf ve pörsümüş boyun bölgesine odaklandı, bir anda ok gibi saldırarak her biri bir kılıç iriliğindeki dişlerini yaşlı adama geçirdi genç ejder. Zift kıvamındaki kapkara ejder kanı bolca etrafa fışkırırken yaptığının geri dönüşünün olmadığını anlamıştı, bundan sonra artık kimsenin ona kabadayılık taslamasına izin vermeyecekti.

Belki bir bakış bile yeterliyken birini korkutmaya, neden nefsinize hakim olamayıp bu kadar ileri gitmek. Birilerine dayılanmak, kendinden güçsüz birini aşağılamak insanların ne kadar hoşuna gidiyor. Büyümekle de alakası yok bunun, çocuklar bile biraz kalabalıkken, biraz birbirlerinden güç alırken karşılarına çıkan farklı ve güçsüz bireyleri nasıl da ezebiliyorlar canhıraş çığlıklarıyla, zevkten dört köşeyken.

İki ucu keskin bir bıçak olarak inanç, tekil birinin umutsuzluğuna çare olurken, saf ve sevgi dolu istekli bir ölüme gönderebilir o insanı, fakat çoğulculukta dikte edici ve kollamacı bir yapısı vardır, kendinden farklı olanı dişleyen, onu uzaklaştıran, sabırsız ve tekdüze yaşama karşı olanları boğan etkisiyle. Bazılarıysa her iki tarafı da memnun edebilecek zekaya ve iradeye sahip, kendinden bir şeyi kaybetmeden zar atıyor ve ufak bir riskle geleceğini planlıyor, oluşan fırsatı önceden haber alarak ve değerlendirerek.

Balerion, kaçarcasına evinden uzaklara uçarken bir yandan da ne yapabileceğini düşünüyordu. Tek başına kalmıştı ve kendi ırkından sonsuza dek ayrılmıştı artık, ailesini kaybetmişti ve yalnız yaşamaya mahkum olmuştu, geri dönemezdi. Savunma şansı bile tanınmadan suçlu ilan edilmişti ailesi tarafından, o bir sapkındı, o bir inançsızdı, o kafasının dikine giden biriydi, zevk için her şeyi yapabilecek bir yaratık.

Ama en önemlisi herkese yalan söylemişti, ırkı ile arasındaki bağları kopartmaya da en çok bu yardımcı olmuştu, o en büyük günahı işlemişti.

Herkes gücünün yettiği üzerinde hakimiyet kurmak ister, bu ister Sansa’nın gözünü korkutarak Ramsey’i ondan uzaklaştırmak isteyen, kıskançlık içerisinde Myranda olsun, ister kardeşlerine ihanet ettiği için aşağılık Theon’u yanında istemeyen Sansa olsun, ister düğün gecesinde üzerine bindiği eşine zorla tecavüz ederken uzaktan Reek’in olanları izlemesinin keyfini yaşamak isteyen psikopat Ramsey olsun. Fakat asla unutulmaması gereken, güçsüzler yaşadıklarını hep hatırlar ve bir şekilde güç kazanacak kadar ilerleyebilirlerse onlara bunu yaşatanlardan acımasızca ve vahşice öç alırlar.

Bu yüzden ardında hiç kimseyi bırakmamıştı uzaklara uçan Balerion, tüm ailesini, annesini, babasını, kardeşlerini, sülalesini topluca acımasızca katledebilmişti…

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER