İyi ki varsın Yaman Koper!
Malum final denince felaket senaryoları içimizden geçiyor. Şu mutlu fotoğrafı şuraya koyayım da...
Hafta içinde, final söylemleri artık ciddiyete taşınan MedCezir’in 74. bölümü, su gibi aktı geçti, hatta bölüm ne zaman bitti hiç anlayamadım. Korkularımızı ince ince işleyen, kâbuslarımızı adeta Inception gibi bilinçaltımızdan gerçeğe taşıyan ve tescilli kötümüz Orkun’un her taşın altından zafer kahkahalarıyla fırladığı bir bölüm olmuş. Ha, bir elin parmakları kadar kalan şu son bölümlerde, gönül elbette isterdi ki, MedCezir’in 74. bölümü dramıyla göğsümüzü daraltsın, eğlencesiyle kahkahalar attırsın, şaşırtmacasıyla yüzümüze tokatlar çarpsın. Ama artık son bölümlerini saydığımız, en sevdiğim ve bittiğinde çok özleyeceğim dizim MedCezir için olumsuz bir şey yazmayı içim hiç elvermiyor sevgili okuyucu!
 
Korkularınız sadece kabuslarda kalsın...
 
Fragmanda bizi avlayan Orkun’un ateşlediği silah, Mira’yı vurdu. Olay damdan düşercesine gerçekleşince, rahatça “rüyadır o rüya” dedik. Yaman’ın rüyası çıktı. Olur, kabul. Mira’ya bir şey olmasın da, varsın fragmanlar bizi avlasın, o durumdayız artık. Peki Yaman’ın rüya içinde rüya gördüğünü tahmin etmemize rağmen, Yaman o rüyadan da uyanıncaya kadar nefes alamayan kaç kişiyiz?
 
Standart bir MedCezir izleyicisinin sıradan bir kabusu! 
 
Yaman’cım tatlım hepimiz seninle aynı hislere sahibiz. Mira senin nasıl sevdiceğinse bizim de gözümüzün bebeği… Şu düğün, ameliyat filan oluncaya kadar, onu bir kutuya koyup, etrafını pamuklarla sarmalayasım var. Yaman tatlım iyi dayanıyor, hani Orkun’un oltasına falan gelmesine kızıyoruz ama, işi hiç kolay değil. Mira’nın durumu hassaslaştıkça, Yaman’ın paranoyalar içinde olması, psikolojisinin bozulması, Orkun’un bu oltalarına av olması son derece normal. Taş değil ya, kahraman da olsa Yaman tatlım da insan sonuçta! Taş değil demişken, taş taş bu arada ya! Çağatay Ulusoy gün geçtikçe parlayıp ışık saçmıyor mu yahu!
 
Hem çileden çıkarıp hem de eğlendiren bir kötü olmak, işte sana bu yakışıyor Orkun!
 
Hani şaka kutuları vardır. Kapağını açınca içinden aniden bir palyaço fırlar gürültüyle, korkutur. Orkun artık iyice o kıvamda! Her taşın altında bir Orkun. Yaman’ı çıldırtmak için zekâsını kullanmaya karar verdi sonunda. Ne yalan söyleyeyim, öfkesiyle kendi kendini yiyip saçmalayan Orkun’dansa, şu anki pis oyunlar içindeki Orkun’u tercih ediyorum. Ha çileden çıkarıyor, orası ayrı. Herkesten teker teker intikam almak için liste yapıp, isimlerin yanına birer birer tik atıyor şu ara. Henüz final tahminlerimi açıklamıyorum, hatta hiç açıklamam belki ama, Orkun’dan efsane bir final bekliyorum, o kadarını söyleyebilirim.
 
Mert'e kıyamayan gözlerle bakan bir Eylül var, benim durumumu Hale temsil ediyor.
 
Gelelim Mert Eylül cephesine. Mert’in, başına gelen kazadan faydalanmak istemesi iyi fikirdi, ancak uygulamada berbattı. Sahte babaanne sızlanmaları içindeki Mert, Eylül’ü ikna etti ama benim de tıpkı Hale gibi içimi baymaktan öteye gidemedi. Diğer taraftan bu bölüm Eylül, Mert’i gerçekten çok sevdiğine inandırdı beni. Ancak seven bir kadın kendiyle bu kadar mücadele eder. Açıkçası Olcay meselesi sonrasında Mert’ten tamamen soğudum. Olay sadece aldatma değil. Geçen bölümün yorumlarında da bayağı tartıştık. Söz konusu ihanet olduğunda, Eylül ilk taşı atacak kadar günahsız değil elbette. Ancak beni Mert’ten asıl soğutan, onun henüz kendisini tanımayan halleri, refleksleriyle aldığı kararları… 
Sedefi paniklemede çok iyi ama dram yaratmada kıyıda sessizce ağladığı için çok zayıf!
 
Selim’in Mert’in kazası sonrası girdiği ruh hali çok gerçekti, bayıldım, göz yaşartıcıydı. Serez’lerin şimdilik tek kadını olan Sedef, kadınsal paniklemelerde ne kadar başarılıysa, dram yaratmada o kadar vasat. Dramlar Selim’den soruluyor doğal olarak. Sedef’e de onu toparlamak kalıyor. Mert’in kazası, Yaman’ın doğum günü derken Sedef’ciğimin, Kaan Mavideniz’in serin sularında oynaşan tatlı su balığı haline fırsat kalmadı. Bu kadar uzamış olmasından yana çok soğusam da Sed-Sel cephesi nasıl final yapacak çok merak ediyorum.
 
"Orkun'a avlandım, evet! Çünkü Yaman Koper'den klonlanmak bunu gerektirir."
 
Selim’in ilerleme konusunda feyz alması gereken kişi ise Aras. Aras atarlanmalarıyla, tavrı ve tarzıyla tam bir Yaman klonu yalnız. Şikâyetçi miyim? Yoo, kesinlikle seviyorum. Tuğçe’yle hızlıca ilerlemesi çok tatlı. Yaman ekolünden geliyor olmasının bir diğer kanıtı da kafası aşkla meşgulken, Orkun’a av olması.
 
Kaydın ilk saniyelerindeki Mira'nın aşk dolu bakışları kalp ben
 
Gelelim Mira’nın harika organizasyonu Yaman’ın doğum günü partisine. Manevi değeri olan hediyeler hazırlama konusunda Mira muhteşem gerçekten. Sadece seven bir kadın böyle güzel bir hediye planlayabilir. Mira’cığım stiliyle NarlıÇeşme’ye iyice adapte olsa da ruhu Altınkoy’lu. Hastalığı ile ilgili her şeyi hala geçiştirmeye devam ediyor. Hastalığına odaklanıp vesveselere kapılmayı reddediyor ama bu, farkındalığını azaltmıyor. Yaman’ın korkularını adı gibi biliyor, hatta çok daha fazlasını yaşıyor kendi içinde. Ama tüm bunlarla içini karartmıyor, hayata tutunma şeklinin arkasında sonuna kadar duruyor, işte zor olan bu.

Yeni gelin gibi tetikte olmak varsa yeni damat gibi ayık olmak da var!

Sude’nin hamilelik elbisesine bayılsam da düğün konusundaki fikirlerine elbette iyi niyetle bakamıyorum. Ancak Yaman’la Mira’nın düğününün renksiz, sıradan olmasına da içim elvermiyor. Aslında ameliyat öncesi sade bir nikâhla ailesi arasından bir eğlence, ameliyat sonrasında da aşklarının efsaneliğine yakışır masalsı bir düğün olsa, çok yerinde olmaz mı, siz ne dersiniz?
 

Aşkıyla, doğrularıyla, dürüstlüğüyle ve elbette kahramanlıklarıyla, aşka ilham veren Yaman Koper! Gerçekten iyi ki varsın!
 


Beceriksizliğiyle, bataklığıyla, ama yine de kibarlığıyla kıyamadığımız Faruk! Sen olmasaydın daha mı iyi olurdu acaba?
 
 


 

 


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER